Ah şu aşk… Her yaşta zor, öyle değil mi? Hele ki, acısı daha da zor. Biz yetişkinler için belki yaşamlarımızda geçmiş örnekleri olduğundan dolayı aşk acısı ile başa çıkması biraz daha kolay görünse de ilk kez karşılaşan genç kalpler için dayanması güç. Ergenlik dönemi, çocukların hayatlarında önemli bir evre ve bu evrede pek çok değişimi bir arada yaşıyorlar. Ne yazık ki, ilk kalp kırıklıkları da hemen hemen bu zamana denk geliyor. Aşk güzel şey olsa da, karşılıksızsa ya da bir nedenden ötürü yarım kaldıysa genç kalplerin bu sancı ile baş etmesi zor olabiliyor. Dolayısıyla, her konuda çocuklarının yanında olan ebeveynlerine bu konuda da önemli bir görev düşüyor. İşte genç aşıkların ilk kalp kırıklıklarına yaklaşırken dikkat etmeniz gerekenler:
Konuşmak için aceleci davranmayın
Bir anne veya baba olarak çocuğunuz bir kalp sancısı ile baş ederken hiçbir şey olmamış gibi kenarda beklemek ya da bir şey yapmadan, konuşmadan durmak dünyanın en zor işlerinden biri olabilir -ki bu konuda çok haklısınız-. Ancak, kendi deneyimlerinizden yola çıkarak biraz da olsa müdahale etme dürtünüzü kontrol altına alabilirsiniz. Şöyle düşünün; canınızı sıkan, sizi üzen, hayal kırıklığına uğratan bir şey yaşadığınızda bunu hemen birileri ile konuşmaya hazır oluyor musunuz? Muhtemelen hayır… Çünkü ilk önce kendi içinizde anlamlandırmaya, konuyu sindirmeye ihtiyacınız var.
Aynı şekilde, küçük Romeo veya Juliet’iniz de buna ihtiyaç duyuyor. Bırakın, önce o ne hissettiğini bir anlasın, neler yaşadığını özümsesin, duygularını anlamlandırsın, sonra konuşmak için hazır olduğunda zaten size gelecektir. Gelmezse, o zaman konuşmak isteyip istemediğini sorabilirsiniz. Ama izin verin, önce bir kendini dinlesin, kendi ile, duygularıyla baş başa kalsın. Sonunda sizinle dertleşmek isteyecektir.
İyi bir dinleyici olun
Çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun, her zaman sağlıklı ve etkili bir iletişim sürdürmek için iyi bir dinleyici olmanız gerektiğini aklınızda bulundurun. Evinizin genç aşığı, sizinle dertleşmek için geldiğinde kalbini kıran kız ya da erkek hakkında muhtemelen aklınızdan onlarca, yüzlerce olumsuz düşünce geçecek. Belki de ‘bırak, boş ver, zaten sana göre değildi’ demek için an kollayacaksınız… Ama bu dürtülerinize de karşı koymanız gerek. Çünkü, zaten kalbi kırık biri ile konuşuyorsunuz, neden onun kalbini bir de siz kırasınız?
İyi bir dinleyici olmayı başardığınızda genç çocuğunuz size kendisini açmak, duygularını anlatmak konusunda çok daha rahat hissedecektir. Ve bu sayede, ona nasıl yardım edebileceğiniz konusunda da seçenekleriniz artacaktır. Ancak, her lafına müdahale eder, onu dinlemeden sadece siz konuşursanız aranızdaki diyalog hiçbir amaca hizmet etmeyecek, üstüne çocuğunuz muhtemelen bir hayal kırıklığı daha yaşayacaktır, çünkü onu dinlememiş, anlamamış ve duygusal ihtiyaçlarına cevap vermemiş olacaksınız. Tüm bunlar yerine, ona anlatması, duygularını, yaşadıklarını paylaşması için alan açabilir, etkili bir dinleyici olarak güçlü bir bağ kurma fırsatını da değerlendirebilirsiniz.
Duygularını küçümsemeyin
‘Gençsin, atlatırsın, bunlar iyi günlerin, daha ne aşklar yaşayacaksınız, karşına kimler çıkacak…’ bu cümleleri belki söylediniz, belki ebeveynlerinizden siz duydunuz. Tamamen iyi niyetli söylemler olduğuna hiç şüphe yok ancak, genç çocuğunuza duygularını küçümsediğinizi hissettirebilir. Sonuçta, yarın bir gün ne olacağını kimse bilmiyor. Evet, karşısına çok seveceği bir başkası çıkabilir ama çıkmayabilir de. Kim bilir…
Belki de gerçekten yaşamak zorunda kalacağı ilk ve son aşk acısı bu olacak. Hele ki ilk kez böylesi bir kalp kırıklığıyla baş etmek zorunda kalıyorsa, bu da geçer, bak daha neler yaşayacaksın gibi söylemler, onun için pek bir şey ifade etmeyecek, aksine onu anlamadığınızı düşündürecektir. Bu nedenle, duygularını küçümseyici söylemlerden kaçının ve hissettiği her şeyin çok kıymetli olduğunu, ona hissettirin.
Hayatın akışında her şeye yer olduğunu anlatın
Çocuğunuzla konuşurken, hayatın içinden anekdotlar paylaşabilir, yaşamın bazen güzelliklerle bazen de zorluklarla dolu uzun bir yolculuk olduğunu anlatabilirsiniz. Kendi gençliğinizden örnekler verebilir, ilk aşk acınızı çekerken tıpkı onun gibi hissettiğinizi, ne yapacağınızı bilemediğinizi ama şimdi tatlı bir gülümseme ile o günleri andığınızı söyleyebilirsiniz. Yaşarken içinden çıkılmaz, çok büyükmüş gibi gelen acı duyguların, ileride tatlı anılara dönüştüğünü ve hayatta her duygunun, her deneyiminin insan olmanın bir parçası olduğunu anlatabilirsiniz.
Kendini bu konuda yalnız hissetmemesi, herkesin benzer duygulardan geçtiğini ve hala geçiyor olduğunu bilmesi bir nebze de olsa, kalbi kırık genç aşığınızın içine su serpebilir. Ya da en azından geleceğe dair umutlarını korumasına yardımcı olabilir. Ancak, bu paylaşımları yaparken yukarıda da belirttiğimiz gibi hislerini ve yaşadığı deneyimi küçümseyici bir dil kullanmamaya gayret edin. Acıların, ayrılıkların, kalp kırıklıklarının sanki yaşamın bir cilvesiymiş gibi hayatlarımızda yer aldığını anlatmayı deneyin.
İyi gelen bir şeyler yapması için teşvik edin
Ayrılık acısı zordur… Ve ilk başlarda hepimiz için ‘hiç geçmeyecekmiş’ gibi gelir. Bu yüzden çocuğunuza iyileşmesi için destek olmaya çalışın. Ona, bu süreçte kendine iyi bakmasının ne kadar önemli olduğunu, ruhunu, kalbini iyileştirmek için iyi gelen bir şeyler yaparak zorlayıcı duygularıyla baş edebileceğini anlatın. Ama bunu çok erken yapmamaya çalışın. Örneğin, iki gün önce ayrıldığı bir kız veya erkek arkadaşı varsa, bugün tüm rutinlerine eksiksiz devam etmesi ya da çeşitli aktivitelere katılması kolay olmayacaktır. Kalbi hala kırıkken ve canı çok acıyorken sizinle alışverişe çıkmak, arkadaşlarıyla sinemaya gitmek ya da kitap okumak istemeyecektir muhtemelen…
O yüzden izin verin önce o aşamaya gelebilmek için kendi dünyasında kalsın, daha sonra daha iyi hissetmesine yardımcı olacak aktiviteler önerebilirsiniz. Yazmanın, doğada zaman geçirmenin, sevdiği insanlarla olmanın iyileştirici gücünden bahsedebilirsiniz. Yeni bir ilgi alanını keşfetmesi ya da farklı hobiler denemesi için teşvik edebilirsiniz. Ama unutmayın, her şey sırayla ve doğru zamanda.
Sabırlı olun
Zaman her şeyin ilacı, öyle değil mi? Hem çocuğunuza hem de yaşadıklarının üstesinden gelmesine yardımcı olması için zaman tanıyın. Belki ağlarken görecek, belki defalarca sizinle dertleşmeye ihtiyacı olduğuna tanıklık edeceksiniz… O yüzden sabırlı olun, acele etmeyin, çocuğunuzu da acele ettirmeyin. Duyguların bir son kullanma tarihi yok, bunu önce siz kabul edin, sonra çocuğunuza ona göre yaklaşın. Onu üzgün gördükçe içinizde bir şeyler cız edebilir ama ‘hadi artık kendine gel, boş ver, unut gitsin, bak geçti gitti…’ gibi söylemlerle genç çocuğunuzu sıkıştırmayın, emin olun o da daha fazla acı çekmek istemiyordur ama duygularına söz geçiremiyordur. Siz de bu süreçte zamana bırakmayı daha fazla pratik edebilir, çocuğunuza rol model olabilirsiniz.
Son olarak; bir diğer önemli konu da olası tehlike durumlarına karşı tetikte olmak. Bazı acılar, kalp sancıları, hayal kırıklıkları, daha derin ve iyileşmesi zor yaralar açabilir. Anksiyete, depresyon, tükenmişlik ve benzeri duygular, genç çocuğunuzu fazlaca yıpratabilir ve bu duygular öyle güçlü hale gelir ki olası tehlikeli durumlara zemin hazırlayabilir. Özellikle ergenlik çağındaki çocuklar için kendine zarar verme eylemleri açısından tetikte olmak önemlidir.
Eğer, çocuğunuzun böyle bir risk altında olduğunu düşünüyorsanız veya birtakım söz ve davranışlarını kendine zarar verebilecek eylemlerin ön çağrısı olduğunu hissediyorsanız, vakit kaybetmeden bir uzmandan destek almalı, okul ile iş birliği yapmalı ve çocuğunuz için en iyisini el birliği ile bulmalısınız.
İlginizi çekebilir: Çocukların değişim süreçleriyle başa çıkmalarını kolaylaştıracak ipuçları