Gelişimin önemli basamaklarından olan ergenlik, en yalın tarifiyle çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemidir. İnsan gelişiminde bir “başkalaşım dönemi” denilebilir. O, artık ne çocuktur ne de yetişkin. Çocukluğa bir vedadır. Yeni bedene ise bir merhabadır.
Ebeveynin, çocuğuyla ilgili sahip olduğu o idealin gerçekleşmeyeceğinin farkına vardığı bir dönemdir. Ebeveynin, biricik çocuğu üzerinde kurduğu idealin kaybının bir yasıdır. Vedalar, merhabalar ve yaslar arasında kalınan belki de bir araftır.
Fizyolojik olgunlaşmayla beraber, ruhsal, duygusal alanlarda farklı gelişim boyutlarının olduğu bir dönem olan ergenlik süreci çoğu zaman fırtınalı ve sancılıdır. Biyolojik, psikolojik, sosyal ve gelişimsel değişimlerle karakterize olan bu dönemin başlangıcını ve ne kadar süreceğini belirlemek oldukça zordur. Kültüre, topluma, yaşam tarzına, ailenin yapısına göre bu süre uzayabilmektedir.
Ergenlik döneminde en sık karşılaşılan sorunlar
Kimlik oluşum sürecine giren ergenin, bilişsel gelişimin hızlanması, dürtüsel gereksinimleri ve duygu yoğunluğunda artış, erken gelişim dönemlerindeki çatışmaların yeniden alevlenmesi, meslek seçimi, karşı cinsle kurulan ilişkiler, anne babadan ayrılma bireyselleşme sürecine geçiş gibi nedenlerle bu döneme özgü pek çok zorluk yaşamaktadır. Bu dönemde ergenin anne babasından ayrılabilmeyi gerçekleştirebilmesi kendi yaşamı üzerinde bir otonomi kurmasına alan açılması önemlidir. Çoğu ambivalans davranışın arkasında, ergenin ebeveynlerinden duygusal olarak ayrılma çabasının getirdiği dinamikler ve çatışmalar yer alır. Ergen bu dönemde kapıyı vurarak çıkıp gitmek yerine kapıyı uygun şekilde kapatıp gerektiğinde yine yavaşça açabilecek şekilde ayrılabilmesi sağlıklı olan dinamiktir.
“Çocuğum odasından çıkmıyor, bizimle eskisi gibi vakit geçirmiyor. Söylediklerimize aksi yanıtlar veriyor, biz nerede hata yaptık?!” Bu cümleler sizin ve aileniz için tanıdık geliyor mu? Ergenlik süreci her aile için böyle olmasa da çoğu kez klinik ortama yansıyan senaryo bu şekilde oluyor. Öyleyse bu süreci yönetilmek için sağlıklı ebeveyn tutumlarına bakalım.
Ergenlik döneminde ebeveyn tutumları nasıl olmalı?
Ergenler kadar aileleri içinde sancılı olan bu dönemde koruyucu önlem niteliğinde gördüğüm önemli noktalar bulunmaktadır.
Çocuğuyla iletişim halinde olduğu anlarda kendi içinde zorlanmalar yaşayan ebeveyn, bunun bir gelişim süreci olduğunu hatırlamalı. Yalnızca ergenliğin ne olduğunu iyice kavrayabilen ebeveynler çocuğuna yaklaşabilir, iletişimlerini sağlıklı bir seviyede tutabilir.
Ebeveyn kendi hayatının değerini çocuğu üzerine yüklemeden, kendi sınırları içinde bilinçli bir şekilde koruyabilmeye özen göstermelidir. Bunun tam tersi durumda, çocuk karşısında bilinçdışı olarak kendine değer vermeyen, hayatta tüm isteklerini çocuğu üzerinden yaşamaya çalışan, kendinden vazgeçmiş, çocuğunun yaşadıkları, başarılarıyla beslenen bir ebeveyn görecektir. Ebeveyn istediği biçimde çocuğundan beslenemediğinde ise kaygılı, mutsuz, öfkeli ve duygu denetimini gerçekleştiremeyecek kadar güçsüzleşen, çaresiz bir modele geçiş yapacaktır. Ebeveynini bu şekilde gören ergen ise ona ne kadar saygı duyabilecek ve ne kadar rol model alabilecektir? Ebeveyn çocuğuna doğru rol model olabilmek ve olumlu yanları içselleştirmelerini bekliyorsa bunu tüm yaşamlarına yansıtmaları gerektiğini unutmamalıdır.
Fizyolojik gelişme ile beraber değişim ve dönüşüm halinde olan çocuğunuzun dış görünüşü hakkında eleştirilerde bulunmaktan sakının. Bedeniyle ilgili olumsuz algılayacak herhangi bir yorumlama çocuğunuzun benlik algısını zedeleyecektir. Eleştirilerinizin kişiliğine veya bedenine yönelik olmadığına, anlattığı olaylar üzerinde olmasına dikkat edin.
Ev içinde alınacak kararlarda ona söz hakkı tanıyın. Bu tutumunuz çocuğunuzun bireyselleşme mücadelesinde, fikirlerine değer verildiğini hissettirecektir.
“Sence nasıl olmalı? Senin fikrin nedir?’” gibi onun görüşünü aldığınızı hissettirecek sorular sormak, duygusal olarak yakınlığınızı koruyacaktır.
Sosyal medya platformlarını takip etmekten çekinmeyin. Özellikle ergenlik döneminde arkadaşlarıyla sosyal medyada vakit geçirmekten keyif alan çocuğunuzun hangi uygulamaları kullandığını, bu uygulamaları kullanma şeklini takip etmek hem ortak bir alanın varlığını geliştirecek hem de olası güvenlik sorunlarına önlem olacaktır.
Çocuğunuzla ilişkinizde meydana gelen çatışmalardan korkmayın. Mühim olan çatışmaların sizin evinizde nasıl çözüme kavuşturulduğudur.
Nasihat vermek yerine aldığı kararlarda yanında olduğunuzu ve ona güvendiğinizi hissettirin. Özerkleşme sürecinde olan çocuğunuzun tavsiyelere değil onu anlayan birinin varlığına ihtiyacı vardır.
Çocuğunuza korkuyla değil, ona güvendiğinizi hissetirecek biçimde iletişim kurun. Aranızdaki bağı güçlendirecektir.
Bir ergen için mahremiyetin ne kadar önemli olduğunu unutmayın. Çocuğunuzun alanına nüfuz etmeden, size ihtiyacı olduğunda kanatlarınızın altına sığınabileceğini ifade etmeniz yeterli olacaktır.
İletişim; Instagram: psikologhazalaslan
İlginizi çekebilir: Eyvah! Çocuğum DEHB’li ne yapmalıyım?