X

Enneagram ile kendini tanı ve potansiyelinin farkına var

Her rolü üstlenmeye çalışıp, her şeyde başarılı olma zorunluluğu hissettiğimiz bir dönemdeyiz. Günün koşuşturmasında pek fark edemiyoruz belki ama arada bir duraklayıp kendimizi, bunalmış bir halde “bu, ben değilim” ya da “bunu kendime neden yapıyorum” derken bulabiliyoruz. İnsan, kapasitesi çok geniş bir varlık, muhakkak. İstediğinde yapamayacağı şey yok. Asıl soru ise her şeyi yapmak zorunda mıyız? Bir ağaç düşünün, bütün meyveleri vermeye çalışıyor. Bizimkisi de o hesap işte.

Onca yükü üstlenmek yerine kendi potansiyelimizin, kendi tarzımızın farkında olarak ilerlemek bizi daha hafif ve huzurlu hissettirecek. Enneagram tam da burada, bu süreci kolaylaştırmak için devreye giriyor.

“Özümüz neydi, motivasyon kaynağımız neydi, hayata hangi pencereden bakıyorduk?” gibi soruların cevaplarını bulmamıza yardımcı oluyor.

Enneagram nedir?

Enneagram, kişilik tiplerini inceleyen bir metodolojidir. İnsanları, hayata bakış açılarına, dünyayı algılayıp değerlendirme ve tepki verme şekillerine göre 9 farklı kişilik tipi üzerinden inceler. İnsanların davranışına değil, davranışlarının altında yatan motivasyon kaynağına odaklanır.

Hızlıca, her bir tipi özetleyelim ve hayatı hangi filtre ile süzdüklerine bakalım:

Tip 1 – Mükemmeliyetçi

Yaptığı her şeyi en doğru şekli ile yapmaya gayret ederler ve çevrelerinden de aynı özenin gösterilmesini beklerler. Detayları görür ve önemserler. Çünkü tip 1’lere göre bir işin eksiksiz olması, detayların es geçilmemesiyle mümkündür. Detaycı ve titiz yaklaşımlarından ötürü çevrelerinde (özellikle aile ve iş hayatında) eleştirellikleri ve ciddiyetleriyle tanınırlar. Hayatta “doğru” ve “yanlışlar” olmak üzere net çizgileri vardır. Siyah ve beyazın sınırını çizerler, gri alanlarda dolaşmak 1’lerin tarzı değildir.

Bir sistem kurup, onun kuralları çerçevesinde uygulamada oldukça iyilerdir. Bir işi, tek başına başlatıp, sürdürüp, bitirirler. Yani “tek kişilik dev kadro” diyebiliriz onlar için. Spontane ve yaratıcı olmak gerektiğinde tip 1’ler biraz zorlanabilirler. Düzeni ve netliği seven 1’ler için, kalıpların dışına çıkmak,  plansız hareket etmek oldukça zor.

Tip 2 – Yardımsever
Tip 2’ler ilişkilere bu kadar önem verdiklerinden, aynı hassasiyeti karşı taraftan da beklerler.

2’ler için, etkileşimde bulundukları kişinin duygularını, derdini, ihtiyacını anlamak ve ona cevap verebilmek oldukça önemli. Yaptıkları her şeyde insan ilişkilerini merkeze koyarlar. İlişkilere bu kadar önem verdiklerinden, aynı hassasiyeti karşı taraftan da beklerler. Bekledikleri ilgi ve özeni göremediklerinde de bunu kişisel algılayabilirler. O sebeple tip 2’ler çevrelerinde sıcaklıkları kadar alınganlıklarıyla da bilinirler. Duygularını, yüzlerinden okunacak kadar dışarıda yaşarlar.

İlişki kurma ve geliştirmede, insanların duygusal mesajlarını okumada oldukça iyi olduklarından insan odaklı işlerde mutlu ve başarılı olurlar. Etkileşim içinde bulunulmayan ortamlarda ise motivasyonları düşeceği için zorlanabilirler. 

Tip 3 – Başarı odaklı

Yaptıkları işlerin başkaları tarafından fark edilmesi ve etki yaratması 3’ler için önemlidir. Sonuç odaklı olduklarından meselelere olan yaklaşımları pratik ve iş bitiricidir. Hedef belirlemek ve rekabet içinde olmak motivasyonlarını canlı tutar. Çevrelerinde işkolik olmalarıyla nam salmışlardır. Fakat kendisine sorsanız bunun işkoliklik değil “yaşamın kendisi” olduğunu söylerler. Zorluklar karşısında hem kendilerini hem de çevrelerindekileri motive ederler. Hızlı ve verimli iş üretilmesi gereken ortamlara kolay uyum sağlarlar. Temkinli hareket edip yavaşlamaktansa, hızlı ilerleyip problem çıktığı zaman çözüme odaklanmayı tercih ederler. Bu sebeple detaylara dikkat edilmesi ve risk analizi yapılması gereken işlerde zorlanabilirler.

Tip 4 – Özgün
Tip 4’ler sıradan bir şeyi farklılaştırma, estetik bir detay katma konusunda oldukça iyilerdir.

Derin duygular, yaratıcılık ve kendini özgün bir şekilde ifade edebilmek 4’leri tanımlayan anahtar kelimeler. Yaptıkları her şeyde anlam ve derinlik ararlar. Popüler olandan uzak dururlar. Giydikleri kıyafetten yaptıkları işe kadar her şeyin kendilerini temsil ettiğini inandıklarından “herkes” gibi olmaktan korkarlar. Duygularını yoğun ve içlerinde yaşarlar. Çevrelerinde “melankolik” olarak tanınırlar. Melankoli, onların yaratıcılığını besleyen en temel  kaynaktır.

Tip 4’ler sıradan bir şeyi farklılaştırma, estetik bir detay katma konusunda oldukça iyilerdir. Bir iş raporunu bile “sıradan” bir formatta hazırlamaya gönülleri el vermez. Standart prosedürlerle hareket etmeleri gerektiğinde zorlanırlar. Farklılıklarını hissedemedikleri ortamlarda bulunmak 4’ler için eziyete dönüşebilir.

Tip 5 – Araştırmacı

Dünya hakkında daha fazlasını bilme ve öğrenme arzusunda olan 5’ler ilgilendikleri konuya odaklanıp, derinlemesine incelemeyi ve o konuda uzmanlaşmayı önemserler. Araştırma motivasyonları edindikleri bilgiyi bir şeye dönüştürmek ya da bir yerde kullanmak değil, sadece bilmektir. Çevrelerinde rasyonellikleriyle bilinirler. Yalnız olmayı, yalnız çalışmayı severler. Duygularını göstermede güçlük yaşayabilirler. En kıymet verdikleri şey bilgi ve zaman olduğundan, bunları paylaşmaktan hoşlanmazlar.

Derinlemesine araştırma imkanı sağlayan ve yalnız çalışabilecekleri işlerde mutlu olurlar. Sosyalleşme gerektiren, içerikten ziyade imaj odaklı işlerde zorlanabilirler.

Tip 6 – Sorgulayıcı
Sorgulayıcılar, süreç hakkında fikir sahibi oldukları, başı ve sonu belli olan işlerde, zihinleri daha rahat olacağından kendilerini iyi hissederler.

6’lar için en temel konu, güvende olup olmadıklarıdır. Bu sebeple yaşayabilecekleri olumsuzluklara, karşılaşabilecekleri tehlikelere odaklanırlar. Oluşabilecek problemleri öngörüp tedbir almak isterler. Bu halleri dışarıdan şüphecilik ya da karamsarlık gibi algılansa da 6’lar için bu doğal bir süreçtir. Sadakat ve bağlılığa çok önem verdiklerinden birine veya bir gruba aidiyet geliştirdikten sonra hayatlarından çıkarmaları zor olur. Prosedürlere, benimsedikleri kurallara bağlıdırlar. Kendi sorumluluklarında olan her şeye dikkatle yaklaşırlar. O sebeple işlerini de titizlikle yapmaya gayret ederler. Ani kararlara, hızlı değişimlere adapte olmakta zorlanabilirler. Süreç hakkında fikir sahibi oldukları, başı ve sonu belli olan işlerde, zihinleri daha rahat olacağından kendilerini iyi hissederler.

Tip 7 – Maceracı

Sosyal, coşkulu ve pozitif yönleriyle tanınan 7’ler, hayatın negatif taraflarını görmeyi reddeder. Onlar için her şey “halledilir” kategorisindedir. Deneyimlemek, hayattaki en büyük arzularıdır. Hayatı spontane ve enerjik bir şekilde yaşamak isterler. Bu halleri, ilişkilerinden yaptıkları işe kadar her şeye yansır. Prosedürlere, kurallara bağlı kalmaları gerektiğinde “sıkışmış” hissedeceklerinden bu tür ortamlardan ve sorumluluklardan kaçmaya yatkındırlar. Kalıplaşmış düşüncelerin dışına çıkabildikleri için çok farklı şeyleri bir araya getirip yaratıcı fikirler üretmede iyilerdir. Heyecanlı ve tez canlı olduklarından bir işi tamamlamadan diğerine atlamaya meyillidirler. Yaratıcılıklarına değer verilen, kalıpların içine sokulmadıkları ortamda mutlu olurlar.

Tip 8 – Meydan okuyan
Meydan okuyan insanlar, kararsızlıktan, belirsizlikten, kısıtlanmaktan ve kontrol edilmekten hoşlanmazlar.

8’lerin hayatta temel olarak odaklandıkları şey “bağımsız olmak”. O sebeple, “muhtaç olmak” en büyük korkuları. Çevrelerinde korumacı ve dominant tavırlarıyla tanınan 8’ler, güçlü olmak ve kontrolü ellerinde bulundurmak isterler. Sahip olduklarını korumak ve bulundukları ortamda adaleti sağlamayı sorumluluk olarak üstlenirler. Kararsızlıktan, belirsizlikten, kısıtlanmaktan ve kontrol edilmekten hoşlanmazlar. Duyguları göstermenin zayıflık olarak  görüleceğini düşündükleri için, hislerini direkt ifade etmek yerine koruyucu tavırlarıyla gösterirler. İnisiyatif alabilecekleri ortamlarda mutlu olurlar.

Tip 9 – Barışçı

9’lar, huzurlu hissetmeye öncelik verdikleri için uyum içinde yaşamaya özen gösterirler. Bu sebeple çatışmadan kaçınırlar. Çatışma çıkmaması için problemleri büyütmekten, çatışma çıkarıcı davranışlarda bulunmaktan ve öfkelerini göstermekten kaçınırlar. Çatışma, anlaşmazlık, zıtlık meydana geldiğinde, kendisinden kaynaklanmasa bile gerginlik yaşarlar. Ortamların “iyi çocuğu” olarak bilinirler. Tekliflere ve önerilere net cevaplar vermek yerine “bakarız, inşallah, fark etmez” gibi orta cevaplar vermeyi tercih ederler. 9’lar iyi bir dinleyici ve arabulucudur. Uzlaşma sağlama, farklı görüşleri bir araya getirme, insanları sakinleştirme ve rahatlama konusunda iyilerdir. “Karar verici” olmaları gereken durumlarda ve ortamlarda zorlanabilirler.

 

İlginizi çekebilir: Kaygılarımız ve nevrozlar: Bilinçaltımız bize neler söylüyor?

Psikolog Zeynep Ozgen: Gözlemlemek mesleğimin, deneyimlemek mizacımın yapı taşı. Hazır zihnim çalışır, dilim iki kelimeyi bir araya getirir, ellerim yazarken, öğrenebildiğim kadar öğrenmek; anlatabildiğim kadar anlatmak istiyorum.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale