X

Endülüs Bölgesi’ne devam: Medeniyetlere ev sahipliği yapmış Cordoba ve yeşil bahçeleriyle Granada

Sevilla’nın yorgunluğunu üzerimizden atıp Endülüs Bölgesi’ni gezmeye devam ediyoruz bu hafta. Sıcağa, flamenkonun hareketli ezgilerine doyamayanlar için Cordoba’nın gördüğümüzde aşina hissedeceğimiz sokaklarını gezmeye başlıyoruz.

Birçok medeniyetin ev sahibi Cordoba

Aşağıda gördüğünüz fotoğrafta üzerinde bulunduğumuz köprü ile başlayalım. Laf aramızda bu köprü üzerinde flamenko ezgilerine kapılıp dans etmişliğim de var… İnanmayanlar buraya tıklayabilir.

Roma Köprüsü / Cordoba

Roma Köprüsü 1. yüzyılda yapımı tamamlanmış olup yıllar içerisinde birçok kez tadilat geçirmiştir. Köprünün özellikle de gece manzarasını yakalamanızı tavsiye ederim, ki fotoğrafta da göreceğiniz gibi muhteşem bir görsel. Ayrıca köprünün manzarasında da şehrin en önemli yapılarından olan La Mezquita ya da diğer adıyla Kurtuba Camii’ni izlemek de mümkün. Eğer manzaranın büyüsünden kendinizi alabilirseniz La Mezquita’ya doğru ilerlemeye başlayabiliriz.

Roma Köprüsü / Cordoba

La Mezquita, Sevilla’da gezdiğimiz Alcazar gibi birçok medeniyete misafirlik yaptığı için Gotik, Arap ve Rönesansın etkilerini taşımaktadır. Bu yapıyı ise benzerlerinden ayıran en önemli özellik, içinde Katolik Kilisesi ve otuz altı tane de şapel bulunmasıdır. Fotoğrafta gördüğünüz kırmızı beyaz sütunlardan yapı içerisinde 1293 adet bulunmaktadır, tahmin edeceğiniz üzere o kadar büyük bir yer ki gezerken hiç bitmeyecek hissi veriyor ve ki zaten hiç bitmesini de istemeyeceksiniz.

La Mazquita, Sevilla’da gezdiğimiz Al Cazar gibi birçok medeniyete misafirlik yaptığı için Gotik, Arap ve Rönesansın etkilerini taşıyor.

La Mezquita içerisinde, misafirlik yaptığı dönemlere ait birçok eseri de barındırmaktadır. Bu eserlerden özellikle de müslümanlara ait olan eserler büyüleyici güzellikleri ile dikkat çekmektedir. Müslümanlara ait yerler ve eserler o kadar fazla ki burada yaşayan müslümanlar yapının tekrar camii olarak kullanılmasını bile istemekteymiş. La Mezquita’dan sonra ise yolumuz bir saraya doğru düşüyor. Sevilla’yı gezerken size söz verdiğim gibi burada da Alcazar’ın Cordoba şubesini gezeceğiz.

La Mazquita içerisinde, misafirlik yaptığı dönemlere ait birçok eseri de barındırıyor.

Cordoba’da yer alan Alcazar her yıl binlerce turisti misafir etmesinin yanı sıra Kristof Kolomb’u  da zamanında misafir etmiş. Alcazar’ın mükemmel bir bahçesi bulunmaktadır ve özenle korunmaktadır.Aslında her ne kadar burası saray olarak geçse de bina kısmı olarak çok fazla yer bulunmamaktadır, alanın büyük kısmını resimde de görünen bahçe kaplamaktadır. Bahçede rengarenk çiçeklerle fotoğraf çekilmek için birçok güzel nokta bulacağınıza söz verebilirim, Instagram için süper bir tercih!

Alcazar / Cordoba

Cordoba’da gezimizi tamamlayıp son durağımız Granada’ya geçmeden önce flamenko ve tapas ile ilgili edindiğim bilgileri de aktarmak isterim. Flamenko her ne kadar İspanya’ya ait bir dans olarak bilinse de, ne bu sınırlarda hapsolmuş ne de yalnızca İspanya kültürü ile beslenmiş. 14. yüzyıldan sonra çingenelerin, Arapların ve Yahudilerin de katkısı ile günümüzdeki şeklini almıştır. Sanat her dönem haksızlıklara, düzensizliklere bir başkaldırı olarak kullanılan en önemli araçtır. Flamenko, çıktığı dönemde zulme uğrayan, birçok yasaklarla sosyal hayatları engellenen halkın kendini ifade etme şeklidir ve bu sanat yüzyıllardır yaşamını sürdürmektedir. Yemek öncesi flamenko dansçılarının sahne aldığı bir mekanda hem dansa hem de sangria’ya doymanız mümkün.

Alcazar / Cordoba

Eğer açsanız bu kısmı okumamanızı ya da hızlıca geçmenizi öneririm, nitekim şimdi lezzetli mi lezzetli konulardan bahsedeceğiz. İspanyolların akşam yemeğini geç yeme alışkanlığı sonucu doğmuş olan “tapas kültürü” ile bu akşamımızı Cordoba’da geçireceğiz. Tapas, deniz mahsüllerinden ya da farklı soslarla bulanmış atıştırmalıklardan oluşmaktadır. Aslında bizim kültürümüzde de meze olarak bilinen kültür ile çok benzerdir. İspanya’nın kültürünün bizim kültürümüz ile benzerliği birçok noktada kendini göstermektedir.

İspanyolların akşam yemeğini geç yeme alışkanlığı sonucu doğmuş olan “tapas kültürü”, Türk yemek kültürüne oldukça benziyor.

E hadi yedik, içtik, eğlendik şimdi biraz dinlenip tekrar yola çıkma zamanı.

Son durağımız Granada!

Granada’da gezmeye hem alışveriş yapıp hem de İstanbul’un Kapalı Çarşı’sı gibi tarihi öneme sahip bir noktası ile güne başlıyoruz. Alcaiceria, daracık sokakları ve yan yana dizilmiş dükkanları ile bize çok tanıdık geliyor elbette. Dükkanlarda hem İspanya’ya özgü eşyalar hem de her yerde görebileceğimiz hediyeliklerden bulunuyor. Buraları gezmişken elbette magnet almadan olmazdı. Bu daracık sokaklarda bir de İspanya’nın o kavurucu sıcağında yürümek gerçekten yorucu bu nedenle sabah erken saatlerde giderseniz çok yoğunluğa denk gelmeden rahatlıkla gezebilirsiniz.

İspanya’nın “kapalı çarşısı” Alcaiceria

Alışverişimizi de tamamladıktan sonra Game of Thrones hayranlarının çok iyi bildiği Al Hambra Sarayı’na doğru ilerliyoruz. O kadar büyüleyici ve masalsı bir mekan ki, fantastik bir dizi olan Game of Trones’a bile sahne olmuş bir yer Al Hambra. Gezeceğiniz her noktası müslümanların bu binanın uzunca zaman sahibi olduğunu hemen anlamanızı sağlıyor. Yapının tüm işçiliği usta bir işçilikle yapıldığını belli ediyor.

Al Hambra, fantastik dizi Game of Thrones’a sahne olmuş bir yer.

Al Hambra içerisindeki bahçelerde her yerde havuzlar ve fıskiyeler yer alıyor ve eğer yaz döneminde buraları geziyorsanız bir nebze serinlemek için size yardımcı olacaklardır. Kristof Kolomb Amerika’yı keşfe çıkmadan önce dönemin kralından izni bu sarayda almıştır.

Al Hambra’nın bahçeleri

Granada’nın da son durağına doğru ilerliyoruz. Endülüs Bölgesi, elbette günlerce gezseniz doyamayacağınız bir bölge ama yeni duraklar için buraya da “elveda” deme zamanı geliyor. O zaman son durağımıza da uğrayalım. Burası Corral del Carbon olarak adlandırılan 14. yüzyılda inşa edilen günümüze kadar ulaşan bir yapıdır. Zamanında kömür deposu olarak kullanılmış, sonraları ise tiyatro gösterilerinin yapıldığı bir sahne olarak görevine devam etmiş. Şimdilerde ise bilgi kısmını turist bilgi ofisi olarak restore edilmiş. Ne yazık ki burası sarayla gibi büyüleyici diyemeceğim ama bunca yıl içerisinde nice hayatları barındırmış bu yapıya da selam vermeden geçmek istemedim.

Corral del Carbon olarak adlandırılan 14. yüzyılda inşa edilen yapı, zamanında kömür deposu olarak kullanılmış, sonraları ise tiyatro gösterilerinin yapıldığı bir sahne olarak görevine devam etmiş.

Yazı, sıcağı severseniz yaz döneminde gezmenizi önereceğim Endülüs Bölgesi, sizi iliklerinize kadar ısıtacak. Eminim buradan ayrılırken aklınızda muhteşem yapılar, damağınızda lezzetli tatlar ve ruhunuzda çalan müziğe eklenmiş yeni tınılar olacak. Endülüs Bölgesi’ne elveda derken yeni rotanın çalışmaları başladı bile. Yollarda karşılaşmak dileğiyle…

İlginizi çekebilir: Ölmeden önce deneyimlemeniz gereken 10 seyahat önerisi

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Ceren Elitas: "Üç kelimeyle kendini anlatır mısın?" sorusu ile sınandığımız zor günlerden geçen biri olmamdan mütevellit kendimi anlatma konusunda antremanlıyım. Ama gel gör ki bu durum, kısıtlamaların sonunda gelen patlamalardandır sanırım, yetmez oldu üç kelime meramımı anlatmama… Mayıs’ta doğduğumdan ayrı bir severim baharı, güneşi, güneşin verdiği enerjiyi… Burcum ikizler:) Tamam tamam aklınızdan geçenleri biliyorum. Evet, dengesizim. Evet, maymun iştahlıyım. Ve evet itici gücüm tutkularım. Gülmeye bayılırım. Hayatta şansa inanmayanlardanım. Varsa iyi şeyler hayatımda bilin ki, elde edene kadar hayat canımı çıkarmıştır; bu sebeple de hayatımdakilerin kıymetini iyi bilirim. Çalışmayı çok severim. Hani öyle ‘pazartesi sendromu’ zırvası benlik değil azizim. Okumak, hobim değil nefes alma biçimim. Gezerim, ülkemi de dünyayı da. Yürümeyi çok severim. Dilim döndüğünce buralardayım.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale