Endişe etmek insanın tüm enerjisini emebilir. Eğer zihnimiz sürekli olarak “ya şöyle olursa” şeklinde en kötü senaryolara kapılıyorsa, bu durum sadece stresli ve kötü değildir, aynı zamanda iç bilgeliğimizi de gölgeler. Bu da herhangi bir anda neye ihtiyacımız olduğunu kavramamız konusunda zorluklar çıkartır. Çocuklar gibi bizim de endişeli zihnimizin şefkate, bilgeliğe, yatışmaya ve yeniden yönlendirilmeye ihtiyacı vardır. Her zaman zihnimizin bizimle olduğunu dikkate alırsak, bunu yapabilecek en iyi kişi yine sizsiniz.
Eğer endişeli zihninizi verimli olarak sakinleştiremiyorsanız, yazdıklarımız yardımcı olabilir.
“Sevgili endişeli zihin”
Zihnin olduğu haliyle düşünmesinin önemli ve geçerli sebepleri vardır ve bunlar arasında en temel olanlardan sizi güvende tutmak ve tehlikeden kaçırmaktır. Beyin geçmişte olmuş olan zor şeyleri her zaman dikkate alır ve bunları geleceği değerlendirmekte kullanır. Ancak bu onun suçu değildir. Zihnimiz, otomatik bir program gibi çalışır ve dolayısıyla programlıdır denilebilir. Bize yardımcı olmak ister ancak bazen hiç bir yardımı dokunmaz ve üstüne bir de sistemimiz üzerinde fazladan stres yaratır.
Şu anda olmayan görünmez senaryoları düşünürsünüz ve bu korkunç senaryolar bedende sanki gerçekten oluyormuş gibi hissettirirler. Fakat örneğin şu anda hiç bir şey olmuyor ve tek yaptığınız bu yazıyı okumak ve nefes almaya devam etmek. Şu anda güvendesiniz ve bunu hissedebiliyor musunuz? Eğer başa çıkmamız gereken zorlu bir durum ortaya çıkarsa, eyleme geçeriz ancak gerçek bir tehlike yokken rahatlamamız gerekir.
Geçmişte kötü şeyler olmuş olabilirler ve gelecekte de bunların olmayacağının bir garantisi yok. Ancak kötü şeyler genellikle bizim onları sandığımız kadar sık şekilde karşımıza çıkmaz. Tamamen güvende, rahat bir yatakta yatarken bile endişe edebilen zihin, her şeyin normal gittiği bir günde bile endişeye kapılabilir. Dünyada zorlu şeylerin olduğu bir gerçektir ancak zorlu şeyler de hayatın bir parçasıdır. Zihin bu zorluklara fazla takılır ancak genellikle herhangi bir yardımı olmaz.
Bu endişe maalesef gerçek ve şu anı kaçırmamıza sebep olur. Zihnimizde oynattığımız görünmez ve kötü filmlere kapıldığımızda, her şeyin tamamen normal olduğu pek çok güzel anı kaçırmaya başlarız. Unutmayın ki bir korku filminde değil, gerçeklikte yaşamak istiyorsunuz. Şu anda ne kadar çok yaşarsak, zorluklar geldiğinde o kadar hazır ve odaklanmış olabiliriz. Siz zorluklar gelmeden onlarla başa çıkmaya hazırlanıyorsanız, tek yaptığınız zor zamanları daha zor yapmaktır. Zihin bu konuda çok çaba gösterir ancak bu işin ucunu biraz kaçırır.
Gerçekten hiç bir şey şu anın dışında gerçekleşmez. Dünya o kadar hızlı hareket ediyor ve o kadar kötü şey oluyor ki endişe çok normal, ancak şu ana odaklanırsanız biraz bilgelik, farkındalık ve şefkat elde edebilirsiniz ve böylece daha açık ve huzurlu düşünme fırsatı elde edebilirsiniz. Eğer ifade etmeniz gereken duygularınız varsa bunları ifade edin ancak endişeler denizinde yüzüp durmanın bir faydası olmayacak. Eğer sakin kalırsanız, içinizdeki bilgeliği dinlemeniz daha kolay olacaktır.
Bu nedenle zihninize bu kadar çok plan ve hazırlık yaptığı için teşekkür edin ancak önümüzdeki yaşamı tam bir keskinlikle tahmin etmenin de olanaksız olduğunu söyleyin. Şu anda gerçek yaşamda olup biten ana odağınızı çevirin:
- Arka arkaya bir kaç sakin nefes alın.
- Altınızdaki yüzeyi fark edin ve onun size verdiği desteğe dikkatinizi verin.
- Şimdi kaslarınızı biraz gevşetin ve rahatlayın. Şu anda ne olup bittiğine bakın.
- Çevrenizdeki sesleri dinleyin.
- Gerçeklikte gelecekten daha çok vakit geçirin. Artık dinlenebilirsiniz ve tekrar ihtiyacınız olduğunda bu adımları da tekrar etmekten çekinmeyin.
Kaynak: psychologytoday
İlginizi çekebilir: Gündelik hayatta mindfulness: Sıradan eylemlerinize farkındalık katın