X

Endişelerini kucaklayarak onları kontrol etmenin 5 yolu

Endişe bir tehditle ya da tehlikeyle karşı karşıya kaldığımızda ya da tehlikeli bir durumun içinde olduğumuzu düşündüğümüzde hissettiğimiz, son derece normal bir duygudur. Hepimiz kendimizi zaman zaman endişeli hissederiz. Örneğin hiç bilmediğimiz bir ülkeye seyahate gittiğimizde ya da önemli bir sunum yapacağımız zaman endişeli hissetmemiz oldukça normaldir. Böyle durumlarda endişe bizi tehlikelerden koruyabilir ya da bizi daha iyi çalışmak için motive edebilir. Bu tip endişelere verimli endişe diyoruz. Mesela göğsümüzde fark ettiğimiz bir değişiklik yüzünden endişelenip doktora gitmemiz verimli endişeye bir örnektir.

Endişe bir tehditle ya da tehlikeyle karşı karşıya kaldığımızda ya da tehlikeli bir durumun içinde olduğumuzu düşündüğümüzde hissettiğimiz, son derece normal bir duygudur.

Verimsiz endişeler ise gelecek odaklı olup, gerçek olmayan, sadece zihnimizde varolan olaylar için şimdiden endişelenmemize yol açarlar. Yine göğüsteki değişiklik örneğinden yola çıkacak olursak, göğsümüzde bir değişiklik fark ettikten sonra, zihnimizde bununla ilgili en kötü senaryoları düşünüp, kendimizi bir endişe girdabının içine sürüklemek verimsiz bir endişedir. Daha doktora gitmedik. Belki ortada korkulacak hiçbir şey yok. Ama zihnimizin içinde doktora çoktan gittik ve doktor bize kötü bir teşhis koydu bile. Verimli endişede eyleme geçip doktordan randevu alırken, verimsiz endişede daha doktora gitmeden, gerçekte neyimiz olduğunu öğrenmeden, düşüncelerimizle kendimizi korkudan paralize bir hale getiririz.

Endişelenmek kontrolün bizde olduğu hissini verir bazen insana. Diyelim çalışmayı çok istediğiniz bir şirkete iş görüşmesine gittiniz. Görüşme bittikten sonra, sizinle mülakat yapan kişinin suratının biraz asık oluşundan yola çıkarak ” ya işe alınmazsam” diye bir endişe belirdi içinizde. İşe alınıp, alınmadığınızı bildirmelerine de bir hafta var. Ve siz bu bir haftayı o iş için endişelenerek geçirdiniz. Endişe zihninize hükmetmeye başladı ve zihninizde durmadan mülakat anlarını oynatıp durdunuz. Mülakatı yapan kişinin yüzünün sizden hoşlanmadığı için asık olduğuna da eminsiniz artık. Endişe içinde geçen günlerden sonra nihayet bir haftanın sonuna geldiniz. Ama o da ne? Görüşmeye gittiğiniz şirketten arandınız ve size işe alındığınızı bildirdiler.

Peki ama kontrol hissi bunun neresinde diye soruyor olabilirsiniz? Siz iş görüşmesi hakkındaki endişelerinizle geleceği kontrol altına almayı istediniz. Evet endişe aslında, geleceği kontrol altına alma isteğiyle ilgili bir duygudur biraz da. Hiç gelmeyecek bir geleceğin zihnimizdeki provasıdır. Endişe her zaman gelecek odaklıdır ve bana soracak olursanız da endişe gerekli olduğu zamanlar haricinde, boşa harcanmış enerjiden başka bir şey değildir. Evet bir haftanızı iş görüşmeniz için endişelenerek geçirdiniz. Oysa bu bir haftayı mülakatın sonucunu sakince bekleyerek de geçirebilirdiniz. Çünkü endişelenip, endişelenmemenizin mülakatın sonucu hakkında hiç bir etkisi yoktu. İnsanlar genelde endişenin kendilerini korudukları gibi bir yanılgı içine düşerler. Ancak bu tip bir endişe size hiçbir şey katmaz, sadece değerli zamanınızı sizden çalar. Bu yüzden de bu tip endişelere verimsiz endişe diyoruz. 

Peki verimsiz endişe duygusu ile başa çıkmak için neler yapabilirsin? 

1. Endişeni kucakla
Endişelenmek kontrolün bizde olduğu hissini verir bazen insana. Diyelim çalışmayı çok istediğiniz bir şirkete iş görüşmesine gittiniz.

Genelde hepimiz bize sıkıntı veren düşüncelerden kaçma eğilimi gösteririz. Bazı psikologlar endişe verici düşüncelere sahip olduğumuzda, o düşünceleri kovmakla ilgili teknikler önermektedirler. Örneğin, bu tekniklerden biri bileğe takılan lastik bir bilekliğin, endişe dolu düşünceler belirdiğinde çekip bırakılmasını salık vermektedir.

Ancak ben bu tip yöntemlerin pek işe yaradığını düşünmüyorum. Birincisi endişelerimizi yönetmek adına bileğimize az da olsa acı vermenin saçma olduğunu düşünüyorum. İkincisi de aklımıza takılan bir düşünceyi kovmaya çalıştıkça, o düşüncenin daha da güçlü bir hale geldiğine inanıyorum.

Zihnimiz bir gökyüzüyse, düşüncelerimiz bulutlardır. Tıpkı gökyüzünde geçip giden bulutlar gibi, düşüncelerin de zihninden geçip giderler. Endişe dolu düşüncelerinden kaçmak yerine onları kabullendiğinde, o tip düşüncelerin senin üzerindeki hükmü azalacaktır. 

Kendini endişeli hissettiğinde, kafanın içine seni rahatsız eden endişe dolu düşünceler dolmaya başladığında hiçbir şey yapmadan sadece düşüncelerini izle. Ve endişelerinden kaçmak yerine onları selamla. Endişe verici düşüncelerinden korkma. Onlar sadece düşünce, sana hiçbir zarar veremezler. Endişemize onu yargılamadan ve de ondan korkmadan yaklaşmayı öğrendiğimizde, endişelerimizin kökenine inmemiz de kolaylaşacaktır. Diyelim topluluk önünde konuşma yapmak bize endişe veriyor. Bu endişemizi korkusuz bir şekilde incelediğimiz zaman, endişemizin altında yatan gerçek duyguya ulaşabiliriz.

2. Anda ol

Yukarıda da belirttiğim gibi endişe gelecek odaklı bir duygudur. Örneğin, evdeyken iş hakkında, işteyken de evimiz hakkında endişelenmemizin nedeni anda kalamamamızdır. Diyelim evdesin ve aklına dün, iş yerinde yaptığın sunum geldi. Sunumdan sonra iş arkadaşların sana hiçbir yorum yapmamışlardı ve sen şimdi evde oturmuş sunumunun yeterince iyi olmadığını ve arkadaşlarının da bu yüzden sana yorum yapmadıklarını düşünmeye başladın. Daha sonra da “ya beni sunum yüzünden kovarlarsa?” diye bir endişe belirmeye başladı içinde. Derin bir nefes al ve ana geri dön. Şu an evindesin. Sunumunu yaptın, bitti. Eğer sunumunun yeterince iyi olmadığına inanıyorsan, bir dahaki sefere daha iyisini nasıl yapabilirsin diye düşün. Ve iş yerindeki insanların zihinlerini okumaktan vazgeç. Belki onlar senin sunumunu gayet iyi buldular. Kovulmaya gelince… Diyelim sunumun gerçekten kötüydü. Sence kötü geçen bir sunum yüzünden kovulma olasılığın yüzde kaç?

Şimdi sunumunu, iş arkadaşlarını ve sunumla ilgili endişelerini bir kenara bırak ve dikkatini tamamen ev ortamına ver. Gidip hiç yapmadığın bir şey yapıp elde bulaşık yıka örneğin. Thich Nhat Hanh’ın The Miracle of Mindfulness: An Introduction to the Practice of Meditation kitabında dediği gibi, bulaşık yıkarken sadece bulaşık yıkamalıyız. Eğer dikkatli yapılırsa bulaşık yıkamak gibi sıradan bir eylem bile zihnimizi dengeleyecek meditatif bir aktivite haline dönüşebilir. Aklına yine sunumun gelirse, birinci önerimi uygula. Endişeni selamla ama anda kalarak bulaşık yıkamaya devam et. 

3. Kademeli olarak gevşe
Bu teknik her bir kas grubunu yaklaşık olarak 5 saniye süreyle germek ve daha sonra aniden bu gerginliği ortadan kaldırmaya dayanır.

Sen de fark etmişsindir. Aynı anda hem sakin hem de endişeli olamazsın. Bir daha kendini endişeli hissettiğinde bu küçük egzersizi yaparak sakinleşmeye ve rahatlamaya ne dersin? Dr. Edmund Jacobson tarafından 1930’lu yıllarda geliştirilen Progresif kas gevşetme tekniği (PKG), kas gerilmesi üzerinde durur ve kasları germeye ve serbest bırakmaya dayanan sistematik bir süreç kullanılarak uygulanır. Bu teknik her bir kas grubunu yaklaşık olarak 5 saniye süreyle germek ve daha sonra aniden bu gerginliği ortadan kaldırmaya dayanır. Eğer geçmişte kas spazmı yaşadıysan, sırtınla veya kaslarınla ilgili problemlerin varsa lütfen doktoruna danışmadan bu uygulamayı yapma.

Sırt üstü yat. Gözlerini kapa ve derin bir nefes al. Şimdi kademeli olarak önce vücudumuzu gereceğiz, sonra da gevşeteceğiz. Hazırsan başlıyoruz. Sağ ayak kaslarını yavaşça kas, yapabildiğin kadar sık ve gevşet. Sonra sağ bacağını sık ve gevşet. Sağ elini sık ve gevşet. Sağ kolunu sık ve gevşet. Gerilme ve gevşeme arasındaki farka dikkat et. Şimdi bu dediklerimin aynılarını sol ayağın, sol bacağın, sol elin ve sol kolun için yap. Daha sonra alnını sık ve gevşet. Yüzünü sık ve gevşet. Omuzlarını kulaklarına doğru getir, sonra gevşet. Tekrar derin bir nefes al. Bütün vücudunu tepeden, tırnağa gevşet. Şu an çok rahatsın. Bütün vücudun gevşemiş halde. 

Şimdi kendini bir güzel plajda hayal et. Güneş seni tatlı tatlı ısıtıyor. Çıplak ayakla sahilde yürüyorsun. Dalgalar hafif hafif ayaklarına çarpıyor. Biraz daha yürüdükten sonra kumun üstünde oturmaya karar veriyorsun. Burası senin güvenli yerin. Kendini endişeli hissettiğin zamanlar buraya gelebilirsin. Şimdi endişelerinin hepsini bir balona koyduğunu düşün. Ve bu balonu gökyüzüne sal ve onun giderek uzaklaştığını hayal et. Plaja bir kez daha baktıktan sonra derin bir nefes al ve yavaş yavaş gözlerini aç. Dilersen bu yazdıklarımı kendi sesinle kaydederek egzersizi o şekilde de yapabilirsin. 

4. Hareket et

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sporu 2005 yılında ruh sağlığını koruyucu önlemler arasına almıştır ve her gün 30 dakika spor yapılmasını önermektedir. WHO’nun bu kararının yanı sıra yapılan araştırmalar spor yapmanın, ve hareket etmenin endişe seviyemizi aşağı çekme konusunda da etkili olduğunu gösteriyor. Bu araştırmalarda özellikle yüzmenin, dans etmenin endişe seviyesini aşağı çekmede yardımcı olduğu gözlemlenmiş. Spor yapmanı engelleyecek herhangi bir sağlık sorunun yoksa sen de hareket ederek endişelerinle başa çıkabilirsin. 

5. Yaşam tarzını gözden geçir
Gün içinde çok fazla kahve tüketiyorsan bu alışkanlığını da gözden geçirmen gerekebilir.

Televizyonda izlediğin filmlere, dizilere dikkat et. Eğer seyrettiklerinin çoğu şiddet içerikliyse kendini endişeli hissetmen o kadar da şaşırtıcı değil. Beynini ve zihnini bu tip şiddet içerikli filmlerle doldurmak istediğine emin misin? Bugünden itibaren seyrettiklerine dikkat etmeye ne dersin? Yine bugünden itibaren dinlediğin müziklere de dikkat et lütfen. Araştırmalar dinlediğimiz müzik türünün duygu durumumuzu etkilediğini gösteriyor. Müzik zevkin ne olursa olsun, gün içinde seni sakinleştiren müzikler de dinlemeyi ihmal etme.  

Bunların yanı sıra eğer gün içinde çok fazla kahve tüketiyorsan bu alışkanlığını da gözden geçirmen gerekebilir. Araştırmalara göre kafein endişe seviyemizin yükselmesine yol açabilir. Kendini endişeli hissettiğin dönemlerde kahve içmeyi azaltıp, eğer hoşlanıyorsan ıhlamur, papatya gibi bitkisel çaylardan istifade etmeyi deneyebilirsin.

Endişe duygusu ve onunla başa çıkma yöntemleri bu yazıya sığamayacak kadar derin konular. Ben sana kendini hafif düzeyde endişeli hissettiğinde işine yarayabilecek bazı yöntemler önerdim. Eğer endişe duygusu hayatını çok fazla etkileyen bir hale geldiyse kendine bir iyilik yap ve işin uzmanlarından psikolojik yardım istemeyi ihmal etme. 

Soruların için bana rsolaker@gmail.com adresinden ulaşabilirsin.

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale