X

Endişelenmeyi durdurmanın 10 etkili yolu

Acaba yarınki sınavdan iyi bir not alabilecek miyim, yıl sonunda istediğim terfiye kavuşabilecek miyim, beklediğim zam oranını yaparlar mı, çocuklarım iyi bir okulu kazanabilecek mi gibi sorularla uzayıp giden bir liste düşünün… Evet, endişeleriniz, daha doğrusu hepimizin endişeleri. Gün içinde zihnimizden binlerce olumsuz düşünce geçiyor, ya öyle olursa ya şöyle olursa diye diye bazen farkında olmadan her şeyin en kötüsüne odaklanıyoruz, gerçekleşme ihtimali çok çok küçük olsa bile. İşte bu endişeli ruh hali içten içe tükenmemize ve sağlığımızı tehlikeye atmamıza neden olabiliyor. Biz de bu yazımızda endişenin ne olduğuna, bize nasıl zarar verdiğine ve onu durdurmak için neler yapabileceğimize uzman görüşlerinden yola çıkarak göz atmak istedik. Siz de kendinizi endişeli ruh halinden kurtarmak, hayata daha canlı, daha pozitif gözlerle bakmak istiyorsanız, bu yazı tam size!

Endişe nedir ve neden bu kadar endişeleniyoruz?

Oxford sözlüğüne göre endişe kelimesi isim olarak; gerçek veya potansiyel sorunlarla ilgili belirsizlik ve kaygı durumu olarak tanımlanıyor. Endişe etmek anlamındaki fiil hali olarak ise kaygıya veya huzursuzluğa izin vermek, zihnin zorlukları, sıkıntıları düşünmesine alan açmak şeklinde karşılık buluyor. Yani, endişelenme halini kontrolsüz bıraktığımızda bu düzensiz bir başa çıkma şekli olarak görülebiliyor. Klinik psikolog Kaitlin Harkness, bu bağlamda endişelenmeyi harekete geçirici bir güç olarak görebileceğimizi belirtiyor ve ekliyor: “İstediğimiz şeye doğru ilerlememiz için bizi yönlendiren stres ve kaygı olmadan nasıl başarabiliriz ki?” Dr. Harkness, endişelenmeyi bir nevi problem çözme tekniği ve ileriyi planlamak için etkili bir yöntem olarak anlatıyor.

Ancak, endişelenmeyi işimize yarayacak bir şekilde kullanabilmek için bir şeye çok dikkat etmemiz gerekiyor, o da: Miktar. Yani, ne kadar endişelendiğimiz, bu kaygıyı yararımıza mı yoksa zararımıza mı kullanacağımız konusunda çok etkili. Eğer, aşırı endişe ile yaşıyorsak ve sürekli endişeli bir düşünce tarzını benimsiyorsak bu durum bırakın sorunlarımızı çözmeye yardımcı olsun, huzurumuzu da alıp götürebilir. Esas mesela kendimizi endişe içindeki zihinsel alandan çıkarıp bunu işe yarayacak bir şey için kullanabilmek.

Peki, neden bu kadar çok endişeleniyoruz? İlk sebebi elbette ki birçoğumuz için olduğu gibi stres. Günlük yaşamın koşturması, iş dünyasındaki rekabet, zorlayıcı sosyal ilişkiler, ailevi problem, geçim sıkıntısı, gelecek kaygısı ve daha pek çok gündelik sebebin yarattığı o kocaman stres topu. İkinci sırada ise belirsizlik. Yarının ne getireceğini kestirememek, geleceğin ürkütücü belirsizliği, önlem alamamak ya da bir şekilde iyinin değil de içten içe kötünün gerçekleşeceğine inanmak, endişeye sebep olan bir diğer kritik durum. Toplum baskısı, sosyal medya etkisi, geçmiş deneyimler ve psikolojik rahatsızlıklar gibi faktörler de endişeyi tetikleyen durumlar arasında. Kısacası, deneyimlediğimiz pek çok duygu ve olay, kısa veya uzun süreli endişe yaşamamıza neden olabiliyor. Bu endişeyi Dr. Harkness’ın da belirttiği gibi lehimize çevirip harekete geçirici bir güç olarak kullanabiliyorsak bu iyiye işaret. Ancak, onun esiri oluyor ve hayatımızı ele geçirmesine izin veriyorsak bu pek de iyi sayılmaz. Çünkü kontrolsüz ve aşırı endişe, sağlığımızı ciddi anlamda tehdit edebilir.

Endişe, sağlığımızı nasıl etkiler?

Endişe, bütüncül sağlığımızı pek çok açıdan etkileyebilir, hem fiziksel hem de zihinsel iyi oluşumuzu tehdit edebilir. Endişe, kısa ve uzun vadede kasların gerilmesine, baş ağrısı, sırt ağrısı gibi fiziksel rahatsızlıklara yol açabilir. Olumsuz duygu ve düşünlerin çoğalmasına, dikkat ve hafıza sorunlarına, kötü alışkanlıkların geliştirilmesine neden olabilir. Öte yandan bağışıklık sistemini zayıflatabilir, sindirim sistemini bozabilir, mide ve bağırsak hastalıklarına zemin hazırlayabilir. Kronik endişe, depresyon, uykusuzluk, sosyal izolasyon, yeme bozuklukları gibi problemlerin açığa çıkmasına da neden olabilir. Ayrıca, zamanla kronik hastalıkların oluşmasına, tansiyon, diyabet, kalp rahatsızlıkları gibi ciddi sorunların çıkmasına da yol açabilir.

Kısacası, yoğun ve sürekli endişe hali vücudun olağan görevlerini yerine getirmesini zorlaştırarak bütüncül işlevlerin bozulmasına neden olabilir. Ayrıca, ünlü doktor Isaac Eliaz’a göre sürekli endişeli bir hal içerisinde olduğumuzda bedenimiz gerçek tehlike ile olası tehdidi algılamakta güçlü çekebilir ve bu da devamlı olarak savaş ya da kaç modunda yaşamamıza neden olabilir. Yani, her an kötü bir şey olacakmış gibi tetikte yaşamamıza yol açabilir. Bu da hem zihinsel hem duygusal hem de fiziksel yüklerimizi artırarak yaşam kalitemizi düşürebilir, sağlığımızı tehdit edebilir.

Endişelenmeyi durdurmanın yolları

1. Duygusal tonunuzu değiştirin

Endişelenmeyi bir türlü durduramıyorsanız, Dr. Harkess’e göre yapabileceğiniz şey, endişelendiğiniz konu etrafındaki tonu değiştirmektir. Örneğin, “Bu toplantı hakkında çok endişeliyim, nasıl gideceğini hiçbir fikrim yok.” demeden önce, bunu farklı bir tonla söylemeyi deneyin, hatta şarkı söyleyerek bunu yapın.

2. Endişe zamanı yaratın

Evet, doğru okudunuz endişe zamanı. Kendinize endişelenmenize izin vermek için zaman oluşturun. Bu saçma görünebilir ancak, Harkess bunun beyin sağlığı açısından daha iyi olduğunu söylüyor. Kendinizi sürekli endişelenmemeye odaklanmak için zorlamak yerine, endişelenerek bu gerçeği kabul etmeniz daha yapıcı bir sürecin başlangıcı olabilir.

3. Kendinize güvenin

Endişelerimizin birçoğu henüz olmamış şeyler hakkındadır ve belki de hiçbir zaman olmayabilirler. Genellikle en kötüsünü bekler, işlerin ters gideceğinden endişeleniriz ve gelecek konusunda kesinlik ve kontrol ihtiyacına sıkı sıkıya bağlı kalırız. Buradaki anahtar nokta Harkess’e göre hayatın bize getirecekleri karşısında kendimize güvenmeye devam etmek. En kötü senaryo gerçekleşse dahi -ki büyük olasılıkla gerçekleşmeyecek- bunun üstesinden gelebilirsiniz.

4. Düşüncelerinizi gözlemlemeyi öğrenin

Harkess’e göre, değiştirmek istediğiniz herhangi zihinsel kalıbın bir parçası, farkındalık veya “gözlemleyici ben” olarak adlandırabileceğiniz bir şeye dokunmaktır. Yani bu, “kendinizi düşünürken, endişelenirken gözlemleyebilen ve bu düşüncelerin sizden farklı olduğunu bilen” kısmınızdır. Bu yeteneğe ne kadar çok dokunabilir ve hatırlayabilirseniz, endişelerinizin o kadar az yoğun olacağını fark edebilirsiniz.

5. Her şeyi kontrol etme ihtiyacını bırakın

Eğer her şeyi kontrol edebilseydik, endişelenecek hiçbir şey olmazdı, evet ama ne yazık ki, her şeyi kontrol edemeyiz ve Harkess’e göre, bu gerçeği kabul etmek endişeyle başa çıkmanın önemli bir parçası. Hayat, kontrolümüzde olmayan milyonlarca olay ve ihtimalle dolu. Bu noktada şunu hatırlayın; değiştirebileceğiniz şeyleri değiştirmek için gereken gücü bulun, değiştiremeyecekleriniz içinse kabul etmek gerektiğinin farkına varın.

6. Hareket edin

Harkess’e göre egzersiz yapmak sizi sadece endişelendiğiniz şeyden uzaklaştırmakla kalmaz, aynı zamanda iyi hissettiren endorfinlerin serbest bırakılmasına da yardımcı olabilir. Bu nedenle endişelenmeye başladığınızı hissettiğinizde yapabileceğiniz en iyi şey hareket etmek. Dışarıya çıkın, açık havada kısa bir yürüyüş yapın, doğayı seyredin, çimlere uzanın, göreceksiniz ki endişenizin şiddeti azalmaya başlayacak.

7. Meditasyon yapın

Meditasyon, düşüncelerinizden kopmanın ve endişesiz özünüzle tekrar bağlantı kurmanın en iyi yollarından biri. Elbette ki bu noktada deneyebileceğiniz pek çok meditasyon türü var. Ancak, Harkess yapraklar meditasyonunu öneriyor. Tek yapmanız gereken, kendinizi bir akarsuyun kenarında otururken hayal etmek ve endişe veren düşüncelerinizi yapraklar yerleştirerek uçup gitmelerini izlemek.

8. Endişeleriniz hakkında günlük tutun

Yazmanın iyileştirici gücünü daha önce pek çok kez ele almıştık. Endişelerle baş etme konusunda da yazmak oldukça etkili bir yöntem. Tıpkı endişelenmek için zaman ayırmanız gibi bu kez de bu zamanı yazmak için kullanmayı deneyin. Size rahatsızlık veren, sizi endişeye sürükleyen ne varsa hepsini özgürce, sansürlemeden yazın.

9. Sevdiğiniz şeyleri yapın

Evet, basit ama etkili. Size iyi gelen ne varsa onu yapın. Kafanızın içinden çıkmanızı sağlayan en sevdiğiniz aktivitelere zaman ayırın; köpeğinizle yürüyüş yapmak veya bir arkadaşınızı aramak olabilir.

10. Mükemmel olmak zorunda olmadığınızı kabul edin

Kimsenin mükemmel olmadığını, olamayacağını ve olmak zorunda olmadığını kabul edin, tabii kendinizin de. Mükemmeliyetçilik, endişe ataklarınızı tetikleyebilir ve zihinsel ve duygusal açıdan çok daha fazla tükenmenize neden olabilir. Yeterince iyi olduğunuzu ve bunun da ‘yeterli’ olduğunu fark edin.

Son olarak yukarıdaki adımlar endişeler konusunda size ilham verici yolları gösterse de her zaman her koşulda herkes için etkili olmayabilir. Bu nedenle eğer uzun süre ve yoğun bir şekilde baş etmekle zorlandığınız endişeli düşüncelerle mücadele ediyorsanız bir profesyonelden destek almanız en iyisi olacaktır.

İlginizi çekebilir: Endişelerini kucaklayarak onları kontrol etmenin 5 yolu

Kaynak: mindbodygreen

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale