X

Patagonya macerası: En son ne zaman kendin için tamamen yeni bir şey denedin?

Bu soru arada bir aklıma gelir, eğer cevabı bulmak için uzun süre düşünüyorsam alarm sinyalleri çalar. Yeni tatlar, yeni insanlar, yeni yollar insana hayat enerjisi katar bence. Yeni bir karar, yeniden doğuş gibidir. Hep açılan yeni beyaz sayfalardan bahsedilir ya, işte o sayfalardır sizin kaderiniz. Ne çizdiğiniz ve çizeceğiniz hepsi size bağlıdır.

İşe veya markete giderken bile farklı yolları deneyen ben, dünyanın bir ucuna giderken de aynı itinayı göstermeye çalıştım. Hayatımda ilk defa dağların arasında günlerce yürüyerek kamp yapacaktım, buzullar görecektim. Şili Patagonyası’ndaki adını devasa üç kule dağdan alan Torres Del Paine Milli Parkı ve Patagonya buzulları için hazırlıklara başladım.

Sahip olduğunuz her şey bir bavula sığmalı; o zaman zihniniz özgür olabilir.

Charles Bukowski’nin bu sözü sırt çantamı hazırlarken referans noktam oldu. Fazlalıkları Şili’de yaşayan arkadaşımın evine bıraksam da çantam 15kg’a ulaştı. Çünkü yol arkadaşım ve ben tüm rotayı kendi çadırımız ve yiyeceklerimizi taşıyacak şekilde planladık.

Patagonya macerası

Torres Del Paine Milli Parkı, dünyada bulunabileceğiniz müstesna yerlerden biri. Her köşesinde ayrı bir manzara güzelliğiyle şaşırtıyor sizi. Parkta ‘O’ ve ‘W’ gibi iki ana rota mevcut. ‘O’ rotası tüm parkı yaklaşık 8-10 günde yürüyerek, başladığınız yerde bitirecek şekilde çiziliyor. Biz de bu rotayı seçerek maceramıza başlıyoruz. Daha ilk dakikalardan Patagonya’nın bize sunduğu manzara karşısında yüzümüzde sevinç gülücükleri ile ilerliyoruz. Fazla konuşmuyoruz, doğa ile baş başa kalabilmek adına arkadaşımla aramızda mesafeler bırakarak yürüyoruz.

Her gün kilometrelerce yol yürüdükten sonra çadır kurup yemek yapmak, sabah erkenden kalkıp çadır toplayıp tekrar yola çıkmak düşündüğümden daha zorlayıcıydı. Kamp alanına varma duygusu ilk gün dinlenmeme yetmişti, ama diğer günler böyle olmayacağı çok açıktı.

Yürüyüşün ilk gününden beri deniz seviyesinden 500 metrelerde seyreden rota, John Gardner dağ geçidi ile kuralları bozuyor. Sabah 5:00’da başladığımız zorlu bir yürüyüş bizi andin ağaç sınırının üzerine, 1241 metreye taşıyor. Hava Patagonya standartlarında güzel ama benim standartlarımda uçmama ramak kaldı diyebileceğim cinsten (70-80 km/s’lik rüzgar sağanakları buralarda normal kabul ediliyor). Çantamın ağırlığına güvensem de faydası yok gibi, rüzgar o kadar sert ki batonlarımı yere saplayarak yürüyorum ve tabii biraz da eğilip yere yakınlaştırıyorum kendimi. Sonra içimden “Neyse ki yağmur veya kar yağmıyor” deyip şükrediyorum. Zihnimi bulutlarla süzülmeye bırakıp yürümeye devam ediyorum.

Çok kötü havalarda feci deneyimler yaşayan insanların hikayeleri aklımızda, tedirgin ve soluk soluğa bir eforun ardından geçidi aşıyoruz. Mükafatımız, Güney Patagonya Buz Sahası’nın muazzam manzarası ile Grey Buzulu oluyor. Soğuğun nedenini işte şimdi anlıyorum!

Hayatımda ilk defa buzul görmenin heyecanı ile ilerliyorum, günlerdir yürümenin dizlerime verdiği ağrı, soğuk ve zorlu kamp şartları, bir anda siliniyor aklımdan.

Bir buzul hikayesi: Grey

Buzullar iklim değişikliğine hemen tepki veren çok hassas oluşumlar. Dolayısıyla küresel ısınmayı izleyen tüm bilim dünyasının gözü kulağı sürekli buzullarda. 

Grey’den kopan ve yüzerek uzaklaşan devasa tabakaya bakarsanız, bir iklim bilimci olmadan da buradaki problemi görebilirsiniz. Grey’in bu büyüklükte bir kaybı önümüzdeki kışlarda yerine koyabilme ihtimali çok düşük. Ayrıca dünya genelinde olduğu gibi, Güney Patagonya’da da buz tabakasının küresel ısınmaya bağlı olarak incelerek hacim kaybetmesi söz konusu.

İnsanoğlu toprak derdinde savaşa dursun, sevgili gezegenimizin geleceği Grey Buzulu’ndan kopan parça gibi eriyerek uzaklaşıyor bizden.

Başladığım yerdeyim

Son gün yürüyüşü bitirip başlangıç noktasına ulaştığımda, hayatımda ilk defa yaptığım bu trekking macerası için kendimi tebrik edip; dağlara bana yol verdikleri, beni korudukları için teşekkür ettim. Sadece belgesellerde rastladığımız o kareleri gözlerimle görmek, uzun zamandır anlamını aradığım kelimeydi benim için: Mutluluk.

Sıradaki buzulumuz: Perito Moreno

Antarktika ve Grönland’dan sonra dünyanın üçüncü büyük buz sahası olan Güney Patagonya, toplamda 48 büyük buzulu besliyor. Bunlardan en meşhuru sayılan Perito Moreno için Puerto Natales’ten Arjantin topraklarında bulunan El Calafate şehrine otobüsle geçiyorum. Burası şirin ufak bir yerleşim, Perito Moreno ziyaretleri vesilesi ile de oldukça turistik. 

Perito Moreno buzulunun hikayesi Grey’den biraz daha farklı. Kendisine ancak ‘görkemli’ sıfatını yakıştırabileceğim bu doğa harikası, her yıl ilerlemeye devam ediyor. Küresel ısınmaya bağlı incelme ve kütle kaybından o da muzdarip, ama en azından yüz ölçümünü kaybetmiyor. 

Aslında buzul dediğin zilyonlarca ton sıkışmış buzun bir nehir gibi yatağında akarak bir göle ya da denize dökülmesi. Bu dökülme noktasına ‘terminus’ deniyor. Terminus, bizler için lunapark gibi bir yer! Buzul son derece dinamik bir oluşum olduğundan, terminusa yeterince yaklaşırsanız gümbürdediğini, çatırdadığını duyabilir ve bir ‘calving’ yani ‘doğurma’ olayına şahit olabilirsiniz. En uçta artık dengesini koruyamayan devasa parçaların koparak suya düşmeleri, bir kez şahit olunca bir daha asla unutamayacağınız bir olay.

Perito Moreno buzulunun gördüğünüz duvarı tam 5 km uzunluğunda. Yüksekliği su kesimi üzerinde 70 m’ye kadar yükseliyor. Su kesiminin altında ise 100m’lik bir derinliği var. İnsanlık tarihini cebinden çıkartan bu kudretli buzulu saatlerce izlemek, dinlemek muazzam.

Şimdi başa dönüp soruyu tekrar soruyorum: “En son ne zaman kendin için tamamen yeni bir şey denedin?” Benim cevabım hazır, ya seninki?

Beni Instagram üzerinden takip edebilirsiniz. 

 

İlginizi çekebilir: Dünyanın öbür ucuna yolculuk: Işınla beni Scotty!

Semanur Aksoy: Üniversite yıllarında birçok AB projesinde görev alarak dünyayı gezmeye başladı. İzmir’de üniversiteyi bitirdikten sonra iş hayatı onu önce Meksika’ya sonra da İstanbul'a götürdü. 2011 yılında yoga ile tanıştı ve bu hayatında bir dönüm noktası oldu. Kurumsal hayatın onun içindeki boşluğu besleyerek büyüttüğü bir dönemde ara verdi ve önce iki ay, daha sonra da yedi ay sırt çantası ile Güney Amerika seyahatine çıktı. Amazonların şifalı bitkileri ile tanıştı; bunun da yoga gibi hayatında olumlu anlamda bir kırılım yarattığını anladı. Yoga yolculuğuna Reiki, Access Bar ve Thai Beden Terapistliği gibi şifalı dokunuşları da ekledi. Mandala tasarımlarını tekstil ile buluşturarak kendi markası Let’s Boho’yu yarattı. Şimdilerde gezgin kimliğinden arta kalan zamanını geçirmek için yerleştiği Fethiye’de, yoga, nefes, meditasyon ve Thai Beden Terapi içerikli bireysel dönüşüm rehberliği ve kendi markasını yaratmak isteyenlere marka danışmanlığı yapmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale