dummy

En son ne zaman kendi kendini dinledin?

En son ne zaman kendi kendini dinledin?

Bu yazım aslında oldukça zorlu bir soru ile başlıyor; “en son ne zaman kendini dinledin?” Bu hafta öyle yoğun bir haftaydı ki benim için ve tabii olup biten, yaşanan, geçen zaman… Yetiştirmeye çalıştıklarım, vermeye çalıştıklarım, oldurmaya çalıştıklarım. Sonra günlük endişeler, stres, üzüntüler, belki çekişmeler, kaygılar…

dummydummy
Yetiştirmeye çalıştıklarım, vermeye çalıştıklarım, oldurmaya çalıştıklarım…

Bir an yalnız kaldığımda geldi bu soru aklıma, “Pınar” diye sordum “en son gerçekten ben ne isterim diye kendine en son ne zaman sordun? Şu an bir dur dediğimde bile “duramayacak” yoğunluğundaki bu insan olarak en son kendi vücuduna kendi kendine ben ne isterim diye ne zaman sordun? Acılarına rağmen her sabah dörtte uyanarak yine de sabah antrenmanı yapan sen, ve bu antrenmanlara dayanmaya çalışan bu beden, ne zaman ona sordun, şu an ne istiyorsun diye?

Bir sabah örneğin bir saat daha fazla uyumak istediğini söylese yine onun dediğini yapacak mıydım? Cevabım ne yazık ki hayırdı… “Neden?” diye sordum çünkü duymuyordum. Duyacak kadar yani ona ayıracak kadar zamanım bile yoktu… Peki, bana verilmiş bu bedene bu kadar acımasızca yaklaşıyorsam benimle olmasını nasıl sağlayabilecektim? Bu tempoya gerçekten ayak uydurmayı, şikayet etmeden gerçekten elimden gelenin en iyisini yapmaya devam etmeyi nasıl gerçekleştirebilecektim? İllaki bedenimi kendimi içimi dinlemek için ayağımın kırılması gibi bir olaya bir “durdurucuya” mı ihtiyacım vardı?

İşte bu yazımda sizlerle birlikte soralım isterim, bizler en son ne zaman kendi kendimizi dinledik? Benim örneğimde durmadan koşuşturan ve durmadan spor aşkıyla oradan oraya savrulan bir karakter görmektesiniz… Bu yine sadece “kendimiz” ile ilişkilendirebileceğimiz bir örnek. Peki, ya çalışan bir anne isek, o zaman kendimizden önce düşündüklerimiz oluyor. Kendimizi dinlemeyi geçtim, kendi kendimize kalmaya bile zaman bulamıyoruz… Ya çalışan bir babaysak, her akşam ödevlere eşlik etmemiz gerekiyor değil mi? Yeri geliyor bazı iş görüşmelerimizi bile gece saat ondan sonraya kaydırıyoruz ki bu sorumluluğumuz her şeyden ve kendimizden de önce geliyor…

Bizler en son ne zaman kendi kendimizi dinledik?

Şimdi soralım istiyorum, kendimizi dinlemedikçe ne yapmaktayız? Aslında kendimiz bize birçok mesajla gelir… Ben hemen birkaç örnekle açıklamaya çalışayım, sabah bir saat daha fazla uyu mesajı, “yoğunsun, uykusuzsun, yapamayacaksın” der.

Bu bedenin “hoş” vakit geçirmeye de ihtiyacı var, biraz durmaya, biraz dinlenmeye, biraz yenilenmeye ve en önemlisi biraz olduğu gibi bırakılmaya (genel olarak bu mesajları kabul ediyor muyum, ne yazık ki hayır ama yine de duymuyor değilim)…

Belki kendi kendimiz şunu söyler; “evet çocukların için saçını süpürge etmektesin fakat senin de bir hayatın var sadece beş dakikalık bir çay keyfi yapmak istiyorum, lütfen bana bunu çok görme…

Bu bedenin “hoş” vakit geçirmeye de ihtiyacı var, biraz durmaya, biraz dinlenmeye, biraz yenilenmeye…

Belki dünyanın en iyi babası olmak için elinden geleni yapıyorsun ama baba olmadan önce gerçekten sen olman gerek, eğer sen sağlıklı değilsen, eğer sen gerektiği kadar kendi dengen için çalışmıyorsan bir çocuğa nasıl dengeli olunur öğretemezsin… Sen kendi kendini muhteşem bir özenle sevmezsen bunun için güzel bir örnek olamazsın… Sen seni kaybedersen, sadece görselde gerçekleştirmeye çalıştığın o “muhteşem” baba karakterine sığamazsın, takılırsın, düşersin ve sonunda ne yazık ki isyan edersin…

Evet, isyan ederiz, “Çok yoruldum, anne ve baba olmaktan çok ama çok yoruldum… Kendime zaman ayıramamaktan çok yoruldum… Sürekli başkasının derdi ile bürünmekten ve en küçük bir konuda bile bu kadar yorulmaktan, emek vermekten çok ama çok yoruldum…” Bu cümleleri gün içerisinde kaç kişiden duymaktayız? Neden duymaktayız?

Ben hemen yanıt vermeye çalışayım, hepimizin ortak noktası “kendi kendimizi” en son ne zaman “gerçekten” dinledik, ne zaman kendi kendimize sadece beş dakikamızı verip kalp atışımızı gerçekten dinledik?

En son ne zaman nasıl nefes aldığımızın sesini duyduk? En son ne zaman gerçekten her şeyi ve herkesi bir yana bırakabildik? Tüm sorumluluklarımızdan bizden dikkat ilgi ve alaka bekleyen tüm işlerimizden ve oluşlarımızdan kurtularak kendi kendimize kalbimize bedenimize ne yapmak istersin diye sorabildik? En son ne zaman bir dakikalığına durup aynada kendi kendimizin gözlerimizin içine bakabildik? Ne gördüğümüze, kaç yaşında olduğumuza, gözlerimizden akan ruhumuzun isteklerine, kısacası kendimiz olmakla en son ne zaman yüzleşebildik?

En son ne zaman nasıl nefes aldığımızın sesini duyduk?

En son ne zaman başkası ne der?” diye düşünmeden bir hafta sonunu kendi kendimize geçirebildik? İçimizi parçalayan ve yok canım deyip de bir kenara attıklarımıza dürüstçe en son ne zaman bakabildik? Bizler en son ne zaman X’ in karısı Y’nin kocası A’nın kız arkadaşı veya B’nin erkek arkadaşı, nişanlısı olmaktan sıyırılıp da “sadece olduğumuz ben” halimizle kendi kendimize kalbimizin ne istediğini sorabildik?

Bugün bu yazımı okuyorsanız, sadece beş dakikanızı ayırmanızı dilerim, kendinize son dönemde sormadığınız kadar içten bir şekilde sorun; ne istiyor? Belki cevabınız bir bardak muhteşem demlenmiş bir çay keyfi olacaktır, belki sadece bir saatlik bir uyku gelecek içinizden belki uzun zamandır aramaya cesaret edemediğiniz bir kişinin sesini duymanızın zamanının geldiğini fısıldayacak size…

Belki daha çok erken hemen telaş yapma bekle diyecek, belki bugünde yaşattığınız geçmişin üzerine korkmadan bir örtü sermenizi ve “yeniye” kucak açmanızı söyleyecek, belki sadece çıkıp yağmurda yürümenizi isteyecek sizden…

Bugün sadece bir dakikalığına bile olsa, kendinizi dinleyin…

 

İlginizi çekebilir: İyisiyle kötüsüyle: “Bugün utanmaktan utanmıyorum!”

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Stressiz yolculuk hazırlığı: Tatil valizinde mutlaka olması gerekenler

Tatil zamanı geldiğinde içimizin coşkusu tavan yapsa da birçoğumuz bu heyecanı baskılayacak bir stresle karşılaşabiliyoruz: O da valiz hazırlama! Kimini hiç strese sokmayan, son gece şipşak hazırlanan tatil valizi, kimileri için günler öncesinden kaygı verici bir hadiseye dönüşebiliyor. “Ne lazım olur acaba” düşüncesiyle fazlaca eşya doldurmak ve hiçbirine tam anlamıyla ihtiyaç duymamak aslında oldukça zorlayıcı bir konu. Oysa anahtar, fazlalıklardan kurtulup gerçekten işe yarayan, hayatı kolaylaştıran ürünleri seçmekte…



Seyahat için gerekli belgeler

Kimlik, ehliyet, yurtdışına seyahat ediyorsanız pasaport, varsa seyahat sağlık sigortası belgeleri, biletler, kısacası yolculuk için gerekli tüm kağıtları ilk iş hazırlayın. Havaalanında sıkıntı yaşamamak veya kimlik/ehliyet gerekli olan yerlerde paniğe kapılmamak için tüm gerekli belgeleri bir yerde toplu tutun. Cüzdanınızı, banka ve kredi kartlarınızı da unutmayın. Bunları herkes bilir diyebilirsiniz ama işler biraz karıştığında canınızın sıkılmaması için biz de ilk madde olarak eklemek istedik.

Yolculuk konforunu artıran eşyalar

Tatil sadece varış noktasıyla değil, yolculukla da başlar… Uzun yola çıkıyorsanız ya da seyahatiniz boyunca konforunuzdan ödün vermek istemiyorsanız boyun yastığı, yolda uyumayı seviyorsanız göz bandı, yol tutuyorsa mide bulantısını önleyecek bir ilaç mutlaka yanınızda bulunmalı. Yolda telefonunuzdan ya da tabletinizden bir şeyler izlemeyi seviyorsanız yanınıza telefon tutuculardan da alabilirsiniz. Ancak hatırlatmaya gerek yok ama biz yine de söyleyelim, şoför sizseniz bu maddeyi es geçebilirsiniz.

Uygun kıyafet, ayakkabı ve aksesuarlar

Tatil boyunca muhtemelen sadece birkaç kere giyeceğiniz veya hiç giymeyeceğiniz kıyafetleri valizinize koymayın. Bunu kolayca yapmak için öncelikle gideceğiniz yerin hava durumunu ve çevresel şartlarını önceden öğrenin. Ardından tatil programınıza bakarak neler giyeceğinizi tek tek tespit edin. Kombinlerinizi önceden yapmak size tatilde de hız ve kolaylık sağlar.

Güneş koruyucuları

Yaz tatilinde en fazla dikkat edilmesi gerekenler konulardan biri de güneş ışınları. Güneşe kendinizi tamamen teslim etmeden önce mutlaka önlemlerinizi alın. Bir yaz tatili valizinin içerisinde mutlaka olması gereken şey, yüksek koruyucu özelliği olan bir güneş kremi. Ve tabii ki şapka ve güneş gözlüğü.

Kişisel bakım ürünleri

Bakım rutininizi sürdürmek, tatilde daha iyi hissetmenizi sağlar. Diş fırçası, diş macunu, şampuan, sabun, vücut losyonu, parfüm, deodorant, ağız suyu, tarak, ped, lif, tırnak makası, cımbız, tıraş-ağda malzemeleri gibi temel hijyen malzemelerini yanınıza almayı unutmayın. Ve tabii ki Yeni Dyson Supersonic r™ Saç Kurutma Makinesi’ni. Tatilde saçlarınızın kabarmasına, nemden ağırlaşmasına ya da oteldeki yetersiz makineyle uğraşmanıza hiç gerek yok.

Dyson Supersonic r™ saç kurutma makinesi, Dyson’ın bugüne kadarki en güçlü ve en hafif saç kurutma makinesi olma özelliği taşıyor. Aynı zamanda, kuaförler için üretilen profesyonel bir saç kurutma makinesi. Yani profesyonel saç şekillendirmesini bu yaz valizinizde sizinle her yere götürebilirsiniz.

Bu yaz saçlarınız elektriklenmesin: Yaz ışıltısı evet, kabarıklık hayır

Yaz aylarında sıcak hava, nem ve hava değişiminden etkilenen saçların kabarmaya ve elektriklenmeye daha meyilli olduğu bir gerçek. Havayı kontrol altına alamazsınız, neyse ki saçlarınızı kontrol altına almak Dyson Supersonic r™ saç kurutma makinesi ile artık daha kolay

Daha pürüzsüz ve daha parlak bir görünüm için elektriklenmeyi %46’ya kadar azaltır*. Hem de aşırı ısı olmadan. Üstelik akıllı başlıkları, makinenize taktığınız anda en son kullandığınız ayarları hatırlayarak ısı ve hız ayarlarını otomatik yapar.

‘Hafiflik’ bu tatil hem valizinizde hem de saçlarınızda

Dyson Supersonic™ saç kurutma makinesinden yüzde 30 daha küçük, yüzde 20 daha hafif ve manevra kabiliyeti daha yüksek olan Dyson Supersonic r™ tatil valizinizde seyahat boy bir saç kurutma makinesi kadar yer kaplarken, elinize aldığınızda kuaför salonu hizmeti sunar. Üstelik aşırı ısı kaynaklı hasar olmadan! Yani, hafiflik bu yaz hem valizde hem de saçlarda.

Hızlı kurutma, daha pürüzsüz ve daha parlak sonuçlar sunan Dyson Supersonic r™ tatil valizinizin vazgeçilmezi olacak. Dahası, uzmanlıkla ayarlanan akıllı başlıklar da en iyi performans için yanınızda. 

Bu yaz tüm kombinlerinizde şıklığınızı tamamlayacak saçlar için tercihiniz profesyonellerin tercihi Dyson Supersonic r™ saç kurutma makinesi olmalı. Hemen tıklayın ve stressiz bir yolculuk için tatil valizinizde mutlaka olması gereken Dyson Supersonic r™ saç kurutma makinesini yakından keşfedin.

*Havayla kurutmaya kıyasla.

Bu yazı Dyson katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp