X

En sevdiğiniz mevsim kişiliğiniz hakkında ne söylüyor?

Yağmur yağarken pencereden süzülen damlaları izlemekten zevk alan ya da kar yağışını çocuksu bir coşkuyla karşılayan bir kış insanı mısınız yoksa enerjisini güneşten alan bir yaz insanı mı? Yılın belirli bir mevsiminin size diğerlerinden daha çekici geldiğini düşünüyor musunuz? Peki, hangi mevsimde kendinizi iyi hissettiğinizin kişilik özelliklerinizle yakından ilişkisinin olabileceğini biliyor muydunuz?

Mevsim tercihlerinin insan psikolojisiyle olan ilişkisini inceleyen sınırlı sayıda araştırma bulunsa da, bilim insanları hava sıcaklığının ve gün ışığına maruz kalınan sürenin ruh halimiz ve davranışlarımız üstünde önemli bir etkisinin olabileceğini ve kişiliğimizle, tercihlerimizle, tutum ve davranışlarımızla ilgili önemli ipuçları barındırabileceğini söylüyor. En sevdiğimiz mevsim o mevsimde yapabildiğimiz aktivitelerin yanı sıra, gün ışığı ve hava sıcaklığı gibi dışsal faktörlerden de önemli derecede etkileniyor. Gelin, kişilik özelliklerinden önce, mevsime göre değişkenlik gösteren bu en önemli iki dışsal faktörlerin davranış ve tutumlarımızı nasıl etkilediğine biraz yakından bakalım. 

Hava sıcaklığı ruh halini ve davranışları nasıl etkiliyor?

İlk bakışta garip gibi görünse de, mevsimlerin ruh halimiz ve modumuz üzerinde güçlü bir etkisinin olduğu uzun zamandır bilinen bir gerçek. Kış aylarında günlerin daha kısa olması nedeniyle yaşanan mevsimsel depresyon ve duygudurum bozuklukları pek çok insanın günlük yaşamını olumsuz etkileyebiliyor.

Mevsimsel değişimlerin en önemli parametrelerinden biri olan hava sıcaklığının karar verme, yargılama ve mantık yürütme becerileri üzerindeki etkisini araştıran, 2014 yılında yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre, sıcak odalarda bulunan kişiler şüphelileri dürtüsel ve öfkeli olarak algılarken; soğuk odalarda bulunan kişilerin şüphelileri soğukkanlı, önceden tasarlanmış suçlar işlemiş kişiler olarak görme olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bu araştırma, hava sıcaklığının diğer insanlar hakkında yaptığımız yorumlar ve yargılar, dolayısıyla da ilişkilerimiz üzerinde etkili olabileceğinin bir kanıtı gibi.

2008 yılında yapılan benzer bir diğer araştırma da, insanların ellerinde sıcak bir içecek tuttuklarında, çevrelerindeki diğerler kişileri sıcak ve cana yakın görme olasılıklarının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Öte yandan, soğuk bir içecek tutmak, katılımcıların başkalarını daha soğuk ve mesafeli olarak algılamasına neden olabiliyor.

Gün ışığı ruh halini ve davranışları nasıl etkiliyor?

Ne kadar gün ışığına maruz kaldığımızın ruh halimiz üzerinde önemli bir etkisinin olduğunu aslında kendimizin ve çevremizdeki insanların deneyimlerinden çok iyi biliyoruz. Çoğumuz aydınlık ve güneşli günlerde mutlu ve enerjik hissederken; karanlık ve kasvetli günlerde modumuzun düştüğünü ve kendimizi daha bitkin hissettiğimizi fark edebiliyoruz. Dolayısıyla kişilik özelliklerimize bağlı olarak gün ışığının fazla ya da az olduğu mevsimleri daha fazla tercih edebiliyoruz.

Gün ışığının ruh hali üzerindeki etkisinin en iyi bilinen açıklaması, sirkadiyen ritmimizle, yani bedenin gün ışığıyla uyumlanmış 24 saatlik döngüsüyle ilişkili. Gün ışığıyla doğrudan bağlantılı olan sirkadiyen ritim, karanlık ve aydınlık gibi çevresel faktörlerden fazlasıyla etkilenebiliyor. İnsan beyni, çevresel uyaranlardan aldığı sinyallerle vücuttaki hormonların salınımını artırıyor ya da azaltıyor. Vücutta çevresel değişimlere bağlı yaşanan hormonal değişikliklerse beden sıcaklığını ayarlayarak metabolizmanın uyanık ya da uyku moduna uygun hareket etmesine, hayati faaliyetlerinin düzenlenmesine ve ruh halinin uygun şekilde düzenlenmesine yardımcı oluyor.

En sevdiğiniz mevsim kişiliğiniz hakkında ne söylüyor?

Yukarıda mevsim değişimleriyle ilişkili olan hava sıcaklığının ve gün ışığının tutum, davranış ve tepkilerimizi nasıl etkilediğiyle ilgili paylaştığımız bilgilerin tamamı bilimsel araştırmalarla destekleniyor. En sevdiğimiz mevsimin kişilik özelliklerimizle arasındaki ilişkiyi açıklayan bilimsel bir kaynak bulunmasa da, genel geçer bilgilerin ve çıkarımların yer aldığı çeşitli kaynaklardan bu ilişkiye dair açıklamaları bir araya getirdik. 

Sonbahar

Şemsiyeniz, yağmurluğunuz ve yağmur çizmelerinizle saatlerde dışarıda yürümekten keyif alıyor, hava gri bulutlarla dolduğunda içinizi tarifsiz bir mutluluk kaplıyor, sararan yaprakları izlemek size huzur veriyorsa risk almayı seven bir karaktere sahip olduğunuzu söyleyebiliriz. Sonbaharın tutarsızlığı, mevsimin dramatik renkleri ve serin havası, bu mevsimi seven insanların sakin, romantik ve yaratıcı kişiliklerini fazlasıyla yansıtıyor. Sonbaharın canlı turuncu renkleri ve serin havası ise, sürekli değişim arzusuna hitap ediyor. Sonbahar mevsimini seven insanlar genelde değişime açık, farklılığı seven ve çeşitlilikleri kucaklayabilen karakter özellikleriyle tanınıyorlar. Sonbahar insanlarının bu değişim arzusu nedeniyle aynı zamanda çok sık duygusal iniş çıkışlar deneyimleyebildiği ve bu nedenle de yaşamlarında hep huzuru, tutarlılığı ve dinginliği arzuladıkları düşünülüyor. Sonbahar mevsimini seven insanlar aynı zamanda arkadaşlarıyla vakit geçirmekten hoşlanan, geleneksel, anlaşması kolay, eğlenceli ve ailelerini yaşamlarındaki her şeyin önüne koyan kişiler olarak biliniyorlar. 

Yaz mevsimi sonrasında değişimin ve dönüşümün habercisi olan sonbahar mevsimi, aynı zamanda içe dönüşün ve kapanışın da sembolü. Bu yüzden bu mevsimi seven insanlar kendileriyle baş başa vakit geçirmekten hoşlanan ve yalnız kaldıklarında yaratıcılıklarını besleyebilen de kişiler.

İlginizi çekebilir: Sonbahar mevsimine geçişi kolaylaştıracak öz bakım önerileri

Kış

Bir kupa sıcak çikolatayla battaniye altında saatlerce kitap okumak, loş ışıklar ve karanlıkta olmak hoşunuza gidiyorsa tam bir kış insanı olduğunuzu söyleyebiliriz. En sevdiği mevsim kış olan insanlar genelde tutarlılıktan hoşlanan, maceraya atılmaktan çekinen ve konfor alanının dışına çıkmaktan imtina eden olarak biliniyorlar. Evlerinde vakit geçirmeyi seven ‘kış insanları’, sosyalleşmek için genelde dışarı çıkmaktansa arkadaşlarını evlerine davet etmeyi tercih ediyorlar.

Yalnızlıktan keyif alan, ‘ben zamanlarını’ önemseyen ya da sadece çok yakın olduğu kişilerin yanında olmaktan hoşlanan kış insanları tıpkı sonbaharı sevenler gibi daha çok içe kapanık kişilik özellikleri sergiliyorlar. Her şeyi tek başlarına yapmaya alışkın oldukları ve ne istediklerinden emin oldukları için en önemli seçimlerinde dahi kolaylıkla karar verebiliyorlar. En yakınlarında olan birkaç insana son derece düşkün olan kış insanları, söz konusu aileleri ya da en yakınları olduğunda son derece fedakar davranabiliyorlar. 

İlginizi çekebilir: Kış günlerini bir Norveçli kadar mutlu geçirmenin yolları

İlkbahar

Lale filizlerinin topraktan yeniden fışkırmaya başladığı, ağaçların pastel tonlarda çiçeklere büründüğü ve doğanın uyandığı ilkbahar mevsimi en sevdiğiniz mevsimse, sizin muhtemelen son derece sabırlı ve anlaşması kolay bir karaktere sahip olduğunuzu söyleyebiliriz. İlkbahar mevsiminde ruhunun canlandığını ve enerji dolduğunu hisseden bireyler anlık hazlar peşinde koşmamakla birlikte yaşamlarında her şeyin yavaş ve dengeli şekilde akmasını tercih eden insanlar olarak biliniyorlar.

Yeni başlangıçların mevsimi olarak bilinen ilkbaharı seven insanlar, umut ve enerji dolu karakterleriyle ön plana çıkıyorlar. İlkbahar mevsimini sevenler yeni başlangıçlardan hoşlanmalarının yanı sıra, yeni fikirlerini gerçekleştirmek, yeni hobiler edinmek ya da yeni projelere başlamak konusunda son derece istekli olabiliyorlar. Enerjik karakterleri yaratıcılıklarıyla bir araya geldiğinde karşılaştıkları sorunlara pratik çözümler geliştirebiliyor ya da kimsenin aklına gelmeyen dahiyane fikirler üretebiliyorlar. İlkbahar insanları ayrıca, akıllarına koydukları şey her neyse, o şeyi başarılı şekilde tamamlamaya dair içsel bir motivasyona da sahip. Yakınları tarafından sevilmekten ve ilgi görmekten de son derece mutlu oluyorlar.

İlginizi çekebilir: Bahar enerjisi: İlkbaharın canlandırıcı enerjisiyle uyumlanarak bahar yorgunluğundan kurtulun

Yaz

Güneş, deniz, kum, açık hava… Kendinizi ‘Ben tam bir yaz insanıyım.’ diye tanımlıyorsanız muhtemelen oldukça hayat dolu ve eğlenmeyi seven bir karaktere sahipsiniz. Daha dışa dönük olan, sosyalleşmeye bayılan ve evde olmayı pek sevmeyen yaz insanları, ilişkilerine son derece önem verdikleri kadar anı yaşamaya ve istediklerini hemen elde etmeye de eğilimli olabiliyorlar.

Yaz insanları genelde özgür ruhları, spontanlıkları ve plansızlıklarıyla biliniyorlar. Canları ne isterse onu yapmak isteyen ve kendilerini kurallarla sınırlandırmaktan hoşlanmayan yaz insanlarını, özellikle yaz mevsimi geldiğinde sabit bir yerde bulabilmek neredeyse imkansız. Seyahat etmeyi, açık havada olmayı ve gezmeyi seven yaz insanları aynı zamanda hayata karşı son derece pozitif bakan, küçük şeylerle mutlu olmayı bilen ve hayatın tadını doyasıya çıkaran bir karaktere sahip. Konfor alanından çıkmayı, hareket etmeyi, seyahat etmeyi, insanlarla bir arada vakit geçirmeyi, açık havada eğlenmeyi seven yaz insanları, son derece dışa dönük, neşeli ve iyimser kişiler olarak tanımlanıyorlar. 

İlginizi çekebilir: Doğa ana ile bağ kurmanızı sağlayacak yaz aktiviteleri

Sonuç olarak, ışık ve sıcaklıktaki mevsimsel değişiklikler nasıl düşündüğümüz, hissettiğimiz ve davrandığımız üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir. Bununla birlikte, bireysel tercihlerimizin deneyimlerimiz de dahil olmak üzere mevsim dışında çok çeşitli faktörlerden etkilenebileceğini hatırlatmak isteriz. Örneğin, yaz aylarında dışarıda arkadaşlarınızla eğlenerek büyüdüyseniz ve yaz mevsimine dair harika anılarınız varsa, yetişkin olarak da yazı sevmeniz daha olası olabilir. 

Kaynaklar: Very Well Mind, Glamour, Kelly Mothner, Safe 365, Odyssey

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale