Kilo almanızın belki de ilk sebebi glisemik indeksi yüksek beslenme şekliniz olabilir. Özellikle kilolu insanların doyduğu halde yemek yemeye devam etmesi veya duygusal bozukluklarını yemek ile çözmeye çalışması glisemik indeksi (Gİ) yüksek beslenmenin sonucunda oluyor. Önce Gİ mekanizmasını öğrenelim.
Gİ’i yüksek olan besinler rafine edilmiş gıdalar, beyaz unlu yiyecekler, pirinç, patates, saf şeker, bal, reçel gibi… Düşük olanlar ise posalı karbonhidratlar dediğimiz tam tahıl ürünleri, meyve, sebze, kuru yemiş ve protein içeren et, süt, peynir grupları…
Tatlandırıcılar da vücut tarafından aynı şeker gibi bir yanıt aldığı için kalorisi yok diye düşünüp hata yapmayın. Tatlandırıcıları tercih etmemenizi ve mümkünse tatlandırıcı yerine yine bal, reçel, kuru meyveye ağırlık verilmesini öneriyorum. Doğal olan her zaman daha iyidir.
Şeker içeriği fazla olan besinler (beyaz ekmek, pirinç, unlu, şekerli pasta, börek, tatlılar) tüketildiğinde kan şekeri, insülin hormonunu hızla yükseltip hızla düşürerek açlık hissine neden oluyor. Vücut açken ise glikoz depoları tükendikten sonra kan şekeri düşmeye başlıyor. Düşen şeker ayrıca proteinlerin şekere dönüştürülmesi ile de karşılanabiliyor.
Proteinlerden bile şekere dönüşüm olabilirken yağlardan olamıyor. Lakin fazla tüketilen şeker, yağ olarak depolanabiliyor. İşte bu yüzden enerji ilk karbonhidratlar, sonra proteinler ve en son da yağlardan karşılanmaya başlıyor. Fakat yağ asitlerinin yanması sonucu ortaya keton denen yağ asitleri çıkıyor. Bu ketonlar ise bu döngüde açlığı artırmaya devam ediyor, yani vücut bu enerjisizliği çok net hissediyor.
İnsülin direncinin oluşma nedeni ise kan şekerini hızla yükselten besinlerin sık ve fazla miktarda tüketilmesidir. Bunun sonucunda ani yükselip ani düşen kan şekeri, yemekten kısa süre sonra yeniden yeme ihtiyacı doğuruyor. Ve bu noktada yine Gİ’i yüksek besin tercih etmek istiyorsunuz ve sonucunda da aynı döngü daha da şiddetlenerek devam ediyor ve insülin direnci gelişiyor.
Gİ’i yüksek besinleri hiç tüketmemek gibi bir durum söz konusu değil tabii ki, burada önemli olan yiyeceği doğru zaman, doğru miktar ve doğru birleşim ile tüketmeyi bilmektir.
Düşük Gİ’li beslenme ile, insülin direnci, reaktif hipoglisemi, obezite, kan basıncı, karaciğer yağlanması, kolesterol–trigliserid düzeyleri, polikistik over sendromu, uyku kalitesi, kanser gibi durumların varsa dereceleri düşer, yoksa oluşmaları engellenir.
Şimdiye kadar birçok diyet adı duymuş olsanız da emin olun en geçerlisi her zaman Gİ’i temel alan beslenme şeklidir.
İlginizi çekebilir: Hayatınızdan şekeri çıkarmanızı sağlayacak 5 güçlü neden