dummy

En önemli hedefimiz ‘kendimiz olmak’ olabilir mi?

Hepimiz görülmek istiyoruz; yaptıklarımızla, başarılarımızla, görüntümüzle, düşüncelerimizle, karakterimizle… Belki de bu yüzden insan yalnız yaşayabilen bir varlık değil; çünkü kendini görecek bir başkasına ihtiyaç duyuyor. Ve belki de bu nedenle pek çok eski öğretide Tanrı bilinmek için bir diğerini, yani insanı yarattı…

dummydummy

Görülmek istiyoruz ama bazen bunun için aşırı çaba sarf edebiliyoruz. Kimi zaman içimizdeki bir şeyleri bastırıp uyumlu olmaya çalışırken, kimi zaman hiç olmadığımız kadar iyi, dışa dönük ya da özgüvenli gözükerek başkaları tarafından görülmeye çalışıyoruz. Peki görülmeye çalışırken gerçekten kendimizi mi göstermiş oluyoruz?

Kendimiz gibi olduğumuzda görülmeyeceğimize inanmışsak, fazladan çabalıyoruz ve bu genelde bizi yoruyor. Kendin olmak ne demek sorusunun cevabını çokça zamandır düşünüp, üzerine pek çok şey okuyup araştırdığım halde ne olduğunun farkına varabilmek uzunca zaman aldı. Sence ne demek kendin olmak?

Mesela istemediğin halde bir şeye evet demek kendin olmak mı?
Onaylamadığın halde bir düşünceye karşı çıkmamak? Fikirlerini belli etmemek?
İçinde huzursuzken iyiyim demek?
Yanında mutsuzken gülümsemek?
İlgini çekmeyen şeyi seviyormuş gibi yapmak ya da tam tersi…

Koçluk eğitimlerinde en çok üzerinde durulan konulardan biri, bireyin potansiyelini gerçekleştirmesidir. Bana göre bireyin ulaşması gereken en üst potansiyel, yetenekleri doğrultusunda ulaştığı hedefleri ya da üstün başarılar değil kendisi olabilmesidir. “Kendin olmak”, duygularını ve düşüncelerini özgün biçimde, örtmeden, bozmadan, kırpmadan deneyimlemektir.

Kendin olabilmek için cesaret ve dürüstlük gerekir. Çünkü içine doğup büyütüldüğümüz toplumda bize kendimizmiş gibi, yani hissettiğimiz gibi davranmamamız öğretilir. Sezgilerimizle bağımız kesilir. Örneğin, çoğu zaman yaklaşmak istemediğimiz akrabanın elini öpmek zorunda kalır, hoşlanmadığımız akranla zorla oynamaya devam eder, ağlamak isterken ayıplanır, çok sesli gülünce susturulur, bağırınca cezalandırılırız… O an hissettiklerimizin rehberliğinde hareket etme özgürlüğümüz elimizden alınır ve kendi hislerimizi bastırmayı öğreniriz. Bu adeta bir öğrenilmiş çaresizliktir. Çünkü ilerleyen yaşlarda da farkında olmadan bu şekilde hareket etmeye devam ederiz. Yanında çok iyi hissetmediğimiz halde o kişiyle görüşmeye devam eder, içimiz hayır derken o partiye ayıp olmasın diye gider, yanlış anladım herhalde diye düşünerek karşıdakinin sözlü tacizini duymazdan gelir ve sezgilerimizi hiçe sayarız. Özgünlüğümüzü, içsel güvenimizi kaybederiz, üstelik bunun çoğu zaman farkında bile olmayız. Görülmek için ne kadar çabalasak da zaten kendi özgün hislerimizle davranmadığımız için görülmeyiz. Bu, bizi mutsuz eder. Biliyorum biraz karanlık bir tema oldu ama devamı aydınlık gelecek…

Diyeceğim şu; büyük başarılar, ulaşılası hedefler, güzel paralar gibi konulardan önce kendimizi ortaya koyma becerisini gerçekleştirmek, hayattan tatmin olma duygumuzu ve ruhumuzu tahminimizden çok daha fazla iyileştirir. Aslında bu hepimizin içinde olan, en temelde bildiğimiz bir beceriyken onu nasıl bastırdığımızı fark edebiliriz. Hangi kaygılarla kendimiz olamadığımızı araştırabiliriz; dışlanmak, sevilmemek, sıkıcı olmak, iyi insan olmamak.. Bunların hepsinin üzerine düşünüp ezberlerimizi bozabiliriz. Herkes tarafından sevilmek zorunda olmadığımızı, dışlansak da ölmeyeceğimizi idrak edebiliriz. Temelde en önemli olanın kendimize ve değerlerimize duyduğumuz saygı olduğunu anlamak bizi rahatlatabilir… Burada elbette bencilce ve diğerlerini umursamadan deneyimlenen bir yaşama övgü yağdırmıyorum. Kendini umursamadığın zaman diğerlerini umursamanın çok da anlamı kalmadığını vurgulamak gayretindeyim.

Birkaç yıl önce hayatımda ilk kez bir Guru’nun özel bir görüşmesine katılmıştım. Online yapılan toplantıda sohbet sonrasında, sorunuz varsa Guru’nun gözlerinin içine bakarak soruyorsunuz. Benim sorum “Yaşam amacım nedir?” idi. Cevap anında zihnimde belirdi: “Kendin olmak.” Şaşırmıştım, çünkü rasyonel zihnim bunun benim düşünmüş olabileceğim bir şey olduğunu söylerken, içimde bir yer de öyle olsa da hiçbir önemi olmadığını, cevabın çok basit ve güzel olduğunu söylemişti.

Avatar filminin büyülü dünyasında kabile üyeleri birbirleriyle “seni görüyorum” diyerek selamlaşır. İlk izlediğimde neden olduğunu çok düşünmemekle birlikte bu selamlama biçiminden çok etkilenmiştim. Bugün anlıyorum, birini öyle saf bir yerden gördüğünü göstermek ona verilebilecek en güzel hediyelerden. Tüm maskelerden, ezberlerden arınmış haliyle birini görmek fazlaca kıymetli… İşte ben de bu yıl kendime “Seni görüyorum.” diyorum; acını, coşkunu, ilhamını, aşkını, öfkeni görüyorum, görmezden geldiğim her an için özür diliyorum ve telafi etmeye söz veriyorum. Ne de olsa kendim olmak için önce kendimi görmem gerek. Peki ya sen? Bu sene kendini görmeye var mısın?

Astroloji ve pozitif psikoloji ve koçluk pratiğini birleştirdiğim danışmanlık hizmetimden faydalanmak üzere bilgi almak ve randevu oluşturmak için iremulgu@gmail.com adresine mail atabilirsin. Instagram ve Youtube kanalıma linklerden ulaşabilirsin.

İlginizi çekebilir: Mutlu olmak için sosyal ilişkilerini besle

İrem Ülgü Orhan: Berkeley, North Carolina ve Pennsylvania Üniversitelerinde bulunan Pozitif Psikoloji kürsülerinde, Pozitif Psikoloji alanında eğitimler almış olan İrem Ülgü Orhan, bu eğitimlerini şamanik öğretiler ile besleyerek, doğu batı senteziyle kendi mutluluk atölyelerini tasarlıyor. Bireysel danışmanlık pratiğinde, özellikle kişilerin hedefleri önünde engel oluşturan, farkında olmadıkları düşünce ve davranış kalıplarını fark ettirme ve değişim yaratmaya dayalı kendine has koçluk metodlarını kullanıyor. Amacını "Her geçen gün daha çok kişinin potansiyelini gerçekleştirmesine yardımcı olmak" olarak özetliyor. İrem kurucusu olduğu HUB Consulting şirketi ile koçluk, eğitim ve danışmanlık hizmetleri vermenin yanı sıra, İrem Ülgü Orhan adlı Youtube kanalı aracılığıyla kendi alanıyla ilgili video içerikleri paylaşıyor.

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp