En kırgın, en güçsüz yerimizden yükselemez miyiz?
Düştüğümde buna bozulsam,
Küssem canımı acıtanlara, yaşama,
Suçlasam herkesi,
Bir daha denemesem, evden çıkmasam, koca bir yaşamı çöpe atmış olmaz mıyım?
Mesele cidden düşmemek mi?
Ya da canının yanmaması mı?
Yaşamak biraz da canının yanmasını içermiyor mu?
Hiç canın yanmadıysa,
Hiç mutluluktan ya da acının ıstırabından yanıp ağlamadıysan,
Yaşamış mı oluyorsun?
Yaşama hazırlanmak mümkün mü?
Ne kadar hazırlanmaya çalışırsak aslında hazırlanamıyor olmamız bundan değil mi?
Canın yandığında, düştüğünde
Zarafetle kalkabiliyor musun, bana bunu anlat.
Bu yaşamda her şeyi zarafet ve asalet ile yapma şansımız var!
İster matın üstü, ister hayatın içi,
Hep aynı pratik.
Mesele cidden düşmemek mi?
Ya da canının yanmamasın diye evden çıkmamak mı?
Korkmamak mı?
İnsanlığımızın en naif halini neden yok edelim ki!
Tüm kırgınlıklarına rağmen açmaz mı çiçek!
Umut, en sapa yerde açan çiçek değil midir?
O sapa çiçek olamaz mıyız?
Zarafetle, kırmadan, dökmeden…
En kırgın, en güçsüz yerimizden yükselemez miyiz?
Ne dersiniz?
İlginizi çekebilir: Dünya Yoga Günü: ‘Yoga, birlik demektir’