X

En iyi savaş filmleri: Aksiyon dolu sahneleriyle dikkat çeken 19 film

Sinema tutkunlarının bazıları şu sıralar en iyi savaş filmleri konusunda bir arayış içinde olabilir. Çünkü bu film tür, sinema dünyasında aslında büyük bir yer kaplıyor. Gelmiş geçmiş en iyi savaş filmleri sayesinde tarihe doğru uzun ve soluksuz bir yolculuğa çıkabiliyoruz. Eğer siz de bu tür filmleri seviyorsanız listemiz tam size göre. Sizin için derlediğimiz savaş filmleri listemizde, Netflix savaş filmlerinden askeri filmlere kadar pek çok seçenek var!

Days of Glory (IMDb: 7)

Tarihi savaş filmleri önerilerimizin ilki Days of Glory. İkinci Dünya Savaşı’nda müttefik güçler için savaşan ve kötü muamele gören Kuzey Afrikalı askerlerin konuşulmayan bu durumunu, Cezayir kökenli Fransız yönetmen Rachid Bouchareb, dilimize Zafer Günleri olarak çevrilen filminde ustaca işliyor. Hem ırkçılık hem de vahşi bir savaş karşısında kuvvetli bir mücadele veren dört askerin hikayesi hepimiz için çarpıcı bir tarih dersi niteliğinde.

American Sniper (IMDb: 7.3)

En iyi savaş filmleri arasında yer alan etkileyici yapımlardan biri de Keskin Nişancı. Savaş karşıtı olan Clint Eastwood tarafından yönetilen, ABD tarihinin en ölümcül keskin nişancısı, Chris Kyle’ın otobiyografisinin bir uyarlaması olan bu film, Amerikan-Irak savaşını ve sonrasını bir keskin nişancının gözünden anlatıyor. Savaş sonrası evine dönen askerlerin yaşadığı sıkıntılı süreci de çarpıcı şekilde veren film, bizi gerçek savaşın ne olduğunu sorgulatmaya itiyor.

Land and Freedom (IMDb: 7.6)

İki yıldan fazla süren ve neredeyse yarım milyon insanın öldüğü ispanya İç Savaşı hakkında yapılmış az sayıdaki filmden biri “Ülke ve Özgürlük”. Filmde Franco’nun faşistleriyle savaşmak için İspanya’ya giden bir İngiliz komünist olan David Carr’ın hikayesini anlatıyor. Arkasında derin bir melankoli bırakan bu filme “sosyalizm ve romantizm” filmi demek kesinlikle yanlış olmaz.

The Sun (IMDb: 7.3)

Oliver Hirschbiegel’in Hitler’in Berlin sığınağındaki son günlerini yeniden canlandırdığı Downfall’u anımsatan Alexander Sokurov’un The Sun filmi, İkinci Dünya Savaşı Japonya için sona ererken İmparator Hirohito’nun şımartılmış, tuhaf ve yalnız yaşamının düşündürücü bir kesitini işliyor. Gerçek bir savaş sahnesi göremediğimiz filmde sadece Hirohito’nun sarayının dışına düşen bombaların seslerini duyuyoruz. The Sun, diğer savaş filmlerinin aksine büyük komutanların hazin sonuna odaklanmış başarılı bir savaş filmi.

Lebanon (IMDb: 6.9)

En iyi savaş filmleri arasında gösterilen Lübnan için neredeyse bir korku filmi diyebiliriz. Filmin hikayesi 1982 Lübnan Savaşı’nda İsrailli bir topçu olan yönetmenin kendi yaşantısına dayanıyor. İzleyicinin neredeyse tüm film boyunca gıcırdayan bir savaş makinesinin içinde kamburlaştığı, terli, yoğun klostrofobik bir film olan Lübnan, izleyiciye tankın dışındaki dünyayı bir silahın görüş açısıyla gösteriyor. Ve şimdiden söyleyelim, bu filmi izlerken savaşın korkunçluğunu iliklerinize kadar hissedeceksiniz.

City of Life and Death (IMDb: 7.7)

Lu Chuan’ın “Yaşam ve Ölüm Şehri” filmi, 1937’de yaklaşık 300.000 Çinli sivil ve mahkumun öldürüldüğü, Nanking Katliamı’nın dehşetini tüm gerçekliğiyle izleyiciye sunuyor. Dönemin Çin başkentinde geçen film, adeta gelecek nesillere bir ders niteliğinde.

Rescue Dawn (IMDb: 7.3)

Şafak Herakatı da yine en iyi ordu savaş filmleri arasında sayılabilir. Yönetmen Werner Herzog, insanın aç gözlülüğü ve hırsının nasıl büyük felaketlere yol açabileceğini, Vietnam Savaşı sırasında ABD Donanması için pilot olarak görev yapan Dengler’in saret hikayesi üzerinden anlatıyor. Christian Bale’nin muhteşem oyunculuğu ise filmin bir başka artısı.

The Wind That Shakes the Barley (IMDb: 7.5)

Ken Loach’a “Palme d’Or Ödülü” kazandıran bu film, İrlanda’nın bağımsızlık mücadelesini konu ediniyor. İşkence ve politik entrikalarla dolu bir film olan Özgürlük Rüzgarı, iddia ediyoruz; sizi bir anda bambaşka bir atmosfere sokacak. Yönetmenin bir diğer filmi Land and Freedom ile ciddi benzerlikleri olan bu film, kolay kolay hafızanızdan silinmeyecek türden.

Kingdom of Heaven (IMDb: 7.2)

Cennetin Krallığı, tarihi savaş filmlerinin en bilineni. Orlando Bloom, Eva Green, Liam Neeson, Edward Norton, Jeremy Irons, Brendan Gleeson, Michael Sheen gibi ünlü oyuncularla sizi içine çeken bu film; inanç, sınıf ve kader hakkında büyük sorular sormanıza neden olacak. Vizyona girdiği dönemde hak ettiği ilgiyi görmeyen filmin bugünlerde bir şaheser olarak kabul edildiğini de belirtmek gerek.

Beasts of No Nation (IMDb: 7.7)

En iyi savaş filmleri listemizin bir diğer önerisi Sınırsız Canavarlar, aslında bir kitap uyarlaması. Hikayede bir çocuğun Afrikalı isyancı bir tabura katılmasıyla, reşit olma hikâyesini anlatılıyor. Filmde, savaşın sosyal ve ekonomik olarak ne tür zararlara sebep olabileceğine dair başarılı örnekler sunuluyor. Hükümet ve isyancı güçler arasındaki çatışmalar etrafında dönen filmde, şiddet ve çocuk gibi birbiriyle uyumsuz öğeler mevcut.

War Horse (IMDb: 7.2)

Savaş Atı bir Steven Spielberg filmi. Albert ve sevgili atı Joey, Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesinin ardından babası, atı İngiliz süvarilerine sattığı için zorla ayrılırlar. Tehlike, neşe ve keder dolu olan bu film, savaşın arka planında aslında bambaşka bir hikaye sunuyor…

Gallipoli (IMDb: 7.4)

Mel Gibson’ın oynadığı Gelibolu, Birinci Dünya Savaşı’nın bir Avustralyalının gözünden anlatıldığı bir savaş filmi. Filmin eleştirmenler tarafından övgüyle karşılandığını; Avustralya film ödüllerini tamamen silip süpürdüğünü de unutmadan söyleyelim. Gelibolu halen tüm zamanların en büyük savaş destanlarından biri olmaya devam ediyor…

Downfall (IMDb: 8.2)

Tarihi savaş filmleri listemizin bir diğer önerisi olan Çöküş, bugüne dek birçok tartışmaya konu oldu. Filmde İkinci Dünya Savaşı’nın son döneminde, Adolf Hitler’in Berlin sığınağındaki günleri anlatılıyor. Hikayenin tartışma yaratma nedeni ise Gitler’in hikayesini rahatsız edici bir şekilde, cani bir diktatöre neredeyse empati duyabileceğimiz bir noktadan anlatması. Bununla birlikte vizyona girdiği yılın Oscar ödüllerine aday gösterildiğini de belirtelim.

Black Book (IMDb: 7.7)

İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi işgali altındaki Hollanda’da Yahudi bir şarkıcı, Hollanda direnişi için bölgesel Gestapo karargahına sızar… Orada bir Nazi subayına aşık olan Yahudi şarkıcının hikayesini izlediğimiz Kara Kitap da vizyona girdiği dönemde çeşitli nedenlerle birçok tartışmaya sebep olmuştu…

The Hurt Locker (IMDb: 7.5)

Aksiyon ve gerilim dolu sahneleriyle dikkat çeken Ölümcül Tuzak’ta Irak Savaşı’nda patlamamış bombaları imha eden ekibin hikayesini izliyoruz. Filmi diğerlerinden ayıran özelliği ise başkahramanı üzerinden politik mesajlar da veriyor olması…

Ran (IMDb: 8.2)

Listemizdeki bu öneri, biraz kral savaş filmleri kategorisine giriyor. Ran’ı Shakespeare’in sert eserlerinden olan Kral Lear’ın bir uyarlaması olarak yorumlamak mümkün. Hatta belki de Kral Lear’dan daha sert bir tarz ile çekilmiştir… Trajedi, katliam ve sanat dolu olan bu film, eski tarihine rağmen halen savaş filmlerinin baş yapıtı olarak kabul ediliyor.

Three Kings (IMDb: 7.1)

Körfez Savaşı’nın en uç noktasında geçen film, dört askerin (George Clooney, Mark Wahlberg, Spike Jonze ve Ice Cube) hikayesi üzerinden bize savaşın aslında “ne olup” “ne olmadığını” anlatıyor. Çöl ortasında partiler veren, yağmacılığa başlayan bu dört asker üzerinden Amerika eleştirisi yapan filmin hala birçok tartışmaya konu olduğunu da hatırlatalım.

Das Boot (IMDb: 8.3)

En iyi denizaltı filmi olarak kabul edilen Das Boot, seyirciyi uzun vakitler düşman gemilerini takip etmeye, derinliklerde bir metal parçası içinde savaşın ve okyanusun etkisini hissetmeye davet ediyor. 5 saatlik montajsız hali de mevcut olan bu film sayesinde İkinci Dünya Savaşı’nı bir denizaltından görebilirsiniz.

Come and See (IMDb: 8.3)

Gel ve Gör hem en iyi savaş filmleri hem de Nazi filmleri arasında belki de en korkutucu olanı ve en fazla şiddet sahnesi içereni! Savaş karşıtı olarak değerlendirilebilecek film ayrıca Elem Klimov’un sinema dünyasına bir armağanı olarak kabul edilebilir…

İlginizi çekebilir: En iyi aksiyon filmleri: Geçmişten bugüne maceraya doymaya hazır olun!

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale