“Gözyaşının bile görevi varmış. Ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.”
Mevlana Celaleddin Rumi
Kapladığımız liderlik koltukları… Kocaman anlamlar içeren, ismimizin önünde giden o uzun başlıklar… Peki gerçekten lider olmak ne demek? Sadece bir firmanın, bir derneğin, bir okulun, herhangi bir kurumun verdiği bir başlık ile lider olunabilir mi?
Bugün sizlerle birlikte büyük sorular soralım isterim. Özellikle lider olmak kavramını doldurabilmek adına. Aslında hiçbirimizin liderlik için sıfatlara ihtiyacı yoktur. Her durumda seçimlerimizle hayatımıza liderlik ederiz, giymeyi seçtiğimiz gömlekten yemekte yediğimiz salataya kadar, evet, hepimiz, her an birer liderlik şapkası takıyoruz. Genç veya yaşlı olmamız, tecrübeli veya toy olmamız, iyi veya kötü olmamız, erkek ya da kadın olmamız bunu değiştirmiyor. Çünkü hepimiz her an hayatımızın liderleriyiz.
Diyebilirsiniz ki “Her şey benim elimde mi? Elimde olmadan olanlar ne olacak?” İşte bu noktada da liderliğin değerlendirme meziyetine giriş yapıyoruz. Yani etkiye karşı verdiğimiz tepkilere, karşılaştığımız durumlardan yaptığımız çıkarımlara ve sonuçta elimizde değil gibi gözüken bu durumlarda dahi almayı seçtiğimiz yol bizi biz yapıyor. O yolda takılı kalsak da lideriz, batıp çıksak da lideriz!
Bugün sizlerle hizmet etmek konusunu değerlendirelim isterim. Madem her an lider olmak bizlerin elinde, peki ne kadar farkındayız ve bu konum ile hizmet etmeye ne kadar açığız? Genel olarak liderlik anlayışı “Ben söylerim, yapılsın” mantığıyla kaplanmıştır. En ünlü liderleri ünlü yapan hangi ortak özellikleridir? Buna “hizmet etmek” diye cevap veririm. Ne olduğundan, hangi konumda olduğundan, nasıl bir durumda olduğundan, elinde ne olduğundan veya olmadığından bağımsız, sadece hizmet etmeye odaklanmışlardır. İşte Atatürk, hiçbir güvencesi yokken bu vatana hizmet etmiştir. İşte Mahatma Gandhi, elinde hiçbir şey yokken koskoca bir ülkenin kaderini değiştirmiştir. İşte Fatih Sultan Mehmet, tarihte örneği yokken dünyanın en güzel şehrini kalbindeki o hizmet etme aşkıyla fethetmiştir. İşte Coco Chanel, zamanının ötesine geçerek kimsenin düşünmediği hayaller kurup kadınlara hizmet etmek aşkıyla kocaman bir marka imparatorluğunu sıfırdan yaratmıştır.
Belki de en yakınımızda olan sevgili annelerimiz, işte, evde, belki de yemek yapacak malzeme yokken bile kalplerindeki o hizmet aşkıyla ve anne olmanın verdiği liderlikle, sadece bir patatesle muhteşem bir sofra hazırlayıvermiştir, yakınmadan, söylenmeden ve ah etmeden… Sadece hizmet etmiştir, sadece vermek istemiştir, karşılık beklemeden… Herhangi bir sıfata, konuma, kademeye, yaşa, cinsiyete bağlı kalmadan, tarihteki ünlü liderler sadece hizmet etmeye odaklanmıştır.
Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız hayatınızdaki hizmet etme kavramına yeniden bakmanızı isterim. Karşılık beklemeden, bir sıfata, kademeye, koşula bürünmeden kime hizmet etmektesiniz? Bu hizmette ne kadar gönüllüsünüz? Hizmet etmenin güzelliğinin farkında mısınız? Hayatına değer kattıklarınız kimler? Büyük veya küçük ayırt etmeden kimlerin hayatına karşılıksız dokunmaktasınız? Koşullar ne kadar zorlu olsa da işler sizin kontrolünüz dışınızda gidiyor gibi gözükse de karşılıksız hizmet etmeye adıyor musunuz kendinizi? Bu gücün hayatınızda neleri değiştirebileceğinin farkında mısınız?
Bu kelimeler sadece sizlere “hizmet etmek” için yazıldı… Varlığınız için sonsuz teşekkürlerimle…
İlginizi çekebilir: Liderler yolda olmak için yaratılmıştır: Kendi yolunu bulmak