dummy

En derinlerdeki isteğimizin altında ne yatıyor: “En çok beni sev!”

En çok beni sev!

dummydummy

Çünkü seni en iyi anlayan, en anlayışlı, en açık sözlü, en merhametli, en yardımsever, en fedakar, en çalışkan, en elinden geleni yapan, en çok üzülen, en vah diyen, en eğlenceli, en popüler, en ortak olan, en güçlü olan, en affedici olan… en peygamber benim!

Senin beni sevmen için her şeyi yaparım ve senin kim olduğunun önemi yok! Dün metroda yanıma oturup iki kelime etmiş birisi, çok eskiden tanıdığım bir arkadaşımın yan komşusu, ilkokul arkadaşım, iş yerinde çalışan her bir kişi… En çok beni sevmeli. Hatta gittiğim konserde, sahnedekinin gözleri onbinlerin arasından beni görmeli! Yani başka türlüsü nasıl mümkün olabilir ki?
Aksi, beni sevmiyor olur! Peki ben, beni sevmemiş olması için ne yaptım? Ona iyi davrandım! Hiç üzerime vazife olmayan dertlerine çare buldum! Hep gülümsedim.

İçerideki sevilme açlığı öyle büyük ki, onay almadığı her an, kendini “sevilmediğine”, “sevilmeye değer olmadığına” ikna eden bir inanç sistemi çalışıyor!

Bu hikayeyi tanıyor musunuz?
Oldurtma çabalarımız, alınganlıklarımız, her şeyden kendimizi mesul tutmalarımız hep sevgi açlığından.
Çocuklar gibi en çok beni sev yarışından çıkamayışlarımızdan.
Görünür olmaya duyduğumuz umutsuz ihtiyaçtan.

Bir anlık da olsa, bazı şeylerin bizimle alakası olmadığını görebilmek tüm açlığımızı, çocuksu yarışımızı ve bu sevgi alma yarışı ve görünür olmak için kurduğumuz tüm tuzakları ortaya koyuveriyor.
Yükselen kahkahalarımızı, bilgi yarışımızı, takındığımız edayı, mağrur tavırları, gururdan mütevellit konulan “haklı” tavırları, öfkeyi, kendine acımayı, iyilik meleği olmayı, şikayetleri ve daha nicelerini Ay gibi ortaya çıkarıyor. Güzel tuzaklar değil mi?

Oysa hayat basit! Sadece kendi gerçek duygundan bahsetmek ve bunda tamamen dürüst olmak bizi kendi ördüğümüz örümcek ağımızın görünebilir olduğu ışığa götürüyor.
Kendi kendimizin oyununa düşmekten alıkoyuyor.

Genellikle, başkalarından sevgi almak, görünür olmak adına kurduğumuz tuzakları unutup, ağımıza takılan sineklerin, “sevgi puanlarının” kendiliğinden geldiğini düşünürüz. Oyunlarımızı, tuzaklarımızı fark etmek bu yüzden yıkıcı ve acı vericidir.
Kurduğumuz oyunun görünür olması, aldığımız “sevgi”nin adil veya gerçek olmayışını da ortaya çıkarır. Biz onları manipülasyon ile kendimize çekmişizdir.
Yani gerçeklik ile, aslında hep kaçtığımız şeye yakalanıveririz. Ceplerimiz dolu sanarken bir bakarız ki, boş kummuş saklaya saklaya bugüne kadar getirdiklerimiz.

Dönüp dolaşıp, sevgiye, sevilmeye ihtiyaç duyan, görünür olmak için tüm enerjisini harcayan halimizi görüp yargılamadan izlemeye, sabırla şefkatimizi ona vermeye geliyor konu… İçimizdeki sevgisiz çocuğu iyileştirip büyütmeye.

Yavaş yavaş, belki milimetrik adımlar ile ama hep hareketle… Vazgeçmeden.
Dünya üzerindeki neredeyse tüm insanlar, sevginin açlığında, kendilerini kucaklayamamanın ızdırabında. Biz de! Bunu dürüstçe kabul etmekte fayda var.
Ama her gün, bunu değiştirmeye olan niyetimiz bizi ayakta tutacaktır.
Kendimize şefkatle yaklaşmamıza kaynak olacaktır.

Ve umarım bir gün, debelenmeden “olsun” diyebilmeyi becerebiliriz. Ve ancak o gün, “en” olmaktan vazgeçebildiğimiz gün, “bir” olabiliriz. O güne kadar, hepimiz aynı yolda, birimiz önde birimiz arkada, Kaf dağına doğru yollarda hoşbeş edeceğiz.

Şefkat cebinizden eksik olmasın.

İlginizi çekebilir: Hepimiz aynı bütünün parçasıyız: Yardım etmek acımak değildir

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp