X

En çok hemcinsimizin canını yakıyoruz, farkında mıyız?

Kadına şiddeti sonlandırmak için birbirimizi örgütlüyoruz. “Kadına şiddete HAYIR!” diyerek sokaklara çıkıyoruz, yazıyoruz, çiziyoruz, konuşuyoruz, eylemlerde bulunuyoruz. Ancak, bir kadın olarak bir başka kadına şiddet uyguluyoruz. Böyle yaptıkça da kadına şiddeti enerji olarak besliyoruz.

Farkında mıyız? En çok hemcinsimizin canını yakıyoruz. Hiç sorguladınız mı?

Bir kadın başka bir kadın hakkında yapıcı değil yıkıcı eleştiriler yaptığında, onun olmadığı ortamda sürekli dedikodu yaptığında, şahit olmadığı bir olayı “mış mış miş miş” diye anlattığında, kendisinin hiç deneyimlemediği, deneyimlemediği için de bilmediği bir olay, durum, halden ötürü ahkam kestiğinde, suçladığında “ben olsam şöyle yapardım, böyle yapardım” dediğinde, hatta hiç tanımadığı ya da çok iyi tanıdığını zannettiği bir kadına gönlünü kıracak sözlerle hakaret ettiğinde şiddet göstermiş olmuyor mu? 

Gün geçmiyor ki yaşamadığımız, deneyimlemediğimiz bir durum hakkında bilmiyorum demek yerine, kadını acımasızca eleştiriyoruz.

Bu davranışların ardında belki kıskançlık vardır. Kendi kıskançlığımızı, kendimize o kadını rakip gördüğümüzü fark etmek yerine saldırıyoruz. Gün geçmiyor ki yaşamadığımız, deneyimlemediğimiz bir durum hakkında bilmiyorum demek yerine, kadını acımasızca eleştiriyoruz. Sırf kendi düşüncemizden farklı diye, sırf benim düşündüğüm gibi düşünmüyor diye kabul etmiyoruz.

İnsanı olduğu gibi kabul edebilmek çok mu zor? Zor valla, senden farklı olanı kabul etmek zor. Elbette koşulsuz sevgi kolay değil, her babayiğidin harcı değil. Ben de zorlanıyorum ama bir niyetim, bir gayretim var. Kabul edebilmeye, farklılıklarımızla da birlikte, sevgiyle yol alabilmeye…

Televizyonlarda görüyorum, kadınlar başka kadınları acımasızca yargılıyor. Sosyal medyada görüyorum başkasının (bize uymayan) söylemlerinden dolayı saldırılıyor. Ey güzel kız kardeşim sen öylesin ben böyle. Birlikte farklılıklarımızla güzeliz be…

Bana gönülden bir eyvallah de!

Bana kadın kadına uygulanan şiddetin yıkıcı etkisini, aslında dişil enerjiye duyulan öfkeyi yansıtanlara teşekkür ediyorum.

Kızmak, küsmek, suçlamak, hakaret etmek yerine… Keşfedelim aslında benzeyen yanlarımızı… Bırakalım kadın kadına şiddet uygulamayı. Sevdiğin adam başka kadınla birlikteyse gör ilahi düzenin kanunu, illaki sana bir şeyler fark ettirmeye, kendi nefs alanını görmeye vesile oluyor birileri…

Belki de sana hizmet ediyor farkında mısın? 

Uyandın mı? Hakikate…

Fark ettim ki toplum önündeki insanlardan biri diğerine saldırınca diğeri de savunmaya geçince büyük resmi görebilmek için bir fırsat var. Büyük resimde saldıran ve savunan olarak görünenler, aslında topluma çok büyük bir farkındalık yaratmaya çalışıyor. Yaratmaya çalıştıkları farkındalığın farkındalar mı, bilemiyorum. Bu farkındalığı ancak gönül gözüyle bakabildiğinizde görebiliyorsunuz. 

Bana kadın kadına uygulanan şiddetin yıkıcı etkisini, aslında dişil enerjiye duyulan öfkeyi yansıtanlara teşekkür ediyorum. Fark ettim kendimde de var olan bu şiddeti ve dönüştürmeye niyet ediyorum. Dişil enerjimle, kendimle barışık tam uyumlu ve dengede olarak hemcinslerimi sevgiyle kucaklamayı seçiyorum. Kadına, insana şiddet uygulamaya son veriyorum.

Duam, dileğim hepimiz için bu farkındalığın olması ve toplum bilincimizin yükselmesidir AŞKla…

Sevgilerimle…

 

İlginizi çekebilir: Cinsiyet kavramının ötesinde bir dünya

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Hande Akın: 5 Şubat 1977 İstanbul doğumluyum. Şişli Terakki Lisesi’nde okudum. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV Sinema Bölümü’nden mezun oldum. 15 yıl reklam sektöründe prodüksiyon ve müşteri ilişkileri yöneticilikleri yaptım. 28 yaşlarında başlayan sorgulama, kendimi keşfetme, tanıma, anlama maceramda 33. yaşım milat oldu. Reklamcılıkla vedalaştım. Aldığım ve almakta olduğum sayısını artık hatırlamadığım pek çok eğitim, seminer oldu. Kişisel gelişim alanında yaşam koçluğu yapmaya başladım yıl 2010... “Ben zamanı”nın kurucusuyum, Bu slogandan hareketle; EFT (Duygulardan Özgürleşme Tekniği), REGRESYON, Ezoterik şifa teknikleriyle harmanladığım kalbimin rehberliğinde özgün bireysel seanslarımın yanı sıra kişisel gelişime dair eğitimler, seminerler veriyorum. Kadın Olmak ve AŞK’a gel özellikle dişil enerji üzerine çalıştığım workshoplarım. İlham veren, motive eden, umudu yeniden yeşerten kitlelere özel konuşmalar yapıyorum. Kitabım “Kadın Olmak” 2014’te çıktı. 2015 ve 2016 yıllarında televizyon programı hazırlayıp, sundum. Akışta kalma deyimini içselleştirerek yapabildiğimce teslimiyetle gelişmek ve geliştirmek bana keyif veriyor. Birbirimizden öğrenerek, birbirimize destek vererek geliştiğimize, hepimizin birbirinden ilham aldığına ve her bireyin kendini şifalandırabileceğine inanıyorum.
İlgili Makale