Çinli filozof Chuang Tzu, empatinin tüm varlığımızla dinlemeyi gerektirdiğini söyler. Tüm varlığımızla dinlemek nedir? Kulakla duymak, zihinle anlamanın sınırlarının ötesinde, kalple hissetmek, ruhumuzla anlamak için tüm varlığımızın boş olması demektir. Yani geçmiş, gelecek olmadan sadece anda var olmak ve o anın sorumluluğunu almak gerekir.
Empatinin gerektirdiği dikkati şimdiye getirmek kolay değildir. Genelde empati yerine tavsiye verme, teselli etme, kendi hikayelerimizden örnek verme eğilimine sahibiz. Bu eğilim, durumu düzeltmeye yardımcı olmak ve karşımızdakinin kendini iyi hissetmesini sağlamamız gerektiğine olan inancımızdan kaynaklanır. Bazen de karşı taraf bir tetikleyici olabilir. Bu durumda da savunma mekanizmalarımız otomatik olarak devreye girer çoğu zaman. Dikkatimizi; problem çözmek, savunmaya geçmek veya diğerini rahatlamak için bir çabaya girmek yerine, karşımızdakinin kendini tümüyle ifade etmesine alan açmaya vermek empatinin ilk basamağıdır. Bunu bir Budist atasözü çok iyi anlatıyor: “Bir şeyler yapmayı bırak, öylece dur.” Karşı tarafı empatiyle dinleyebilmek için ise kendimizin de empatiye ihtiyacı olduğunu hatırlamak önemlidir.
İlgili yazı: Bir başkasını dinlemek ve empati kurmak bize neler kazandırıyor?
Dikkati şu ana getirmek için neler yapılmalı?
Önerilere, hikayelerimize ya da savunmaya geçtiğimizi farkettiğimizde yapabileceğimiz şey dikkati şu ana getirmek için, durup bir nefes almalı, kendi sinir sistemimizdeki dalgalanmayı izlemeli ve kendimize de regüle olmak için zaman tanımalıyız. Hatta bazen özellikle tetiklendiğimizi farkettiğimiz anlarda ortamdan uzaklaşmak iyi bir fikir olabilir. Zihne üşüşen düşüncelerin ötesine geçip derinlerimizdeki ihtiyacı görebilmek, karşı tarafa da yaklaşımımızı dönüştürür. Bu farkındalık hali için yavaşlama pratiğine ihtiyaç vardır. Modern yaşama hakim olan hız, “olmak” yerine “yapmak” odaklı hayatlarımız, içimizde olan bitene karşı ilgisizliğimiz, an’da olanı farketmemizi engeller çoğu zaman. Bilinçli olarak yaşamak yerine otomatik tepkilerimiz, öğrenilmiş davranışlarımız hakimdir hayatımıza. Dolayısıyla kendimize gösteremediğimiz empatiyi karşı tarafa da vermek mümkün olmaz. Otomatik davranışları bilinçli farkındalığa dönüştürmek için ise öncelik yine farkına varmaktır. İşte bu farkına varma hali için yavaşlamak, bazen durmak ve gözlemlemek önemlidir.
Bilinçli farkındalık nedir?
Bilinçli farkındalık dediğimiz şey, o anda var olan her ne ise izlemekten başka bir şey değildir. Keskin ve ince bir dikkat ile anda var olan her ne ise fark etmek ve değiştirmeye çalışmadan gözlemlemektir. Nefesi izlemek iyi bir başlangıçtır; çünkü tamamen kendi içinizde olan bir şeydir nefes ve dikkati dış uyaranlardan ayırıp şimdiki ana rahatlıkla davet eder. İçimizde olanı, insan olarak kendi ihtiyaçlarımızı fark ettiğimizde ve anlayış getirdiğimizde, karşı tarafa da anlayış getirmek kolaylaşır. Bu tarz bir farkındalıklı empatinin her iki taraf için de müthiş bir iyileştirici etkisi vardır.
İlgili yazı: Zihnin ilacı: Bilinçli farkındalık (Mindfulness)
Psikolojide humanistik yaklaşımın kurucusu olarak bilinen Amerikalı psikolog Carl Rogers, empatinin, empati verilen taraf üzerindeki etkisi için şöyle bir yorum yapar: “Birileri beni gerçekten dinlediğinde ve duyulduğumu hissettiğimde dünyamı yeni bir bakış açısı ile yeniden algılayabiliyor, hayatıma devam edebiliyorum. Biri sizi dinlediğinde, daha önce çözümsüz gibi gelen şeylerin çözülebilir hale geldiğini görmek hayret verici. Biri sizi gerçekten dinlediğinde, içinden çıkılmaz gibi görülen karışıklıklar berraklaşmaya ve su gibi akmaya başlar.” Carl Rogers’ın anlattığı şekilde farkındalıklı empati veren kişi için ise gözlemleme, anda kalma pratiği ve alışkanlığı olduğundan dolayı dönüşüm çoktan başlamıştır bile.