X

Eleştiri sanatı: Etkin ve yapıcı eleştirilerde bulunmanın altın kuralları

Söylenilen şeyin ne olduğundan çok, nasıl söylendiğinin çok daha fazla önem arz ettiği konusunda çoğumuz hemfikiriz. Ancak bu konuya ne kadar özen gösterirsek gösterelim eleştiriler söz konusu olduğunda adeta ince ve kırılgan bir buzun üzerinde yürüdüğümüzü hissedebiliyoruz. Kabul edelim, nasıl yapılırsa yapılsın eleştiri almak ya da vermek zor olabilir. Biz de Uplifers olarak hem kişisel hem mesleki gelişim konusunda kritik olan eleştiri sanatı hakkında kendinizi geliştirmenize yardımcı olacak önerileri bir araya getirdik ve yapıcı eleştirilerde bulunmanın kuralları konusunu sizler için derledik.

Birini eleştirebilecek durumda olmamız dünyanın en muhteşem insanı olduğumuz ya da hiç hata yapmadığımız anlamına gelmez. Eleştiride bulunurken mutlaka karşı tarafla empati kurmaya, saygı çerçevesinde kalmaya ve yanlış anlaşılmalara, kızgınlıklara, kırgınlıklara fırsat vermeden cümlelerimizi özenle seçmeye gayret etmeli ve karşımızdaki insanı rencide etmeden eleştirmeyi öğrenmeliyiz.

Doğru bir şekilde sunulduğunda daha iyi sonuçlar ortaya çıkmasına imkan tanıyan yapıcı eleştiriler, aynı zamanda motivasyonu sağlamak, ilişkileri güçlendirmek, gelişime katkıda bulunmak amacıyla da kullanılabilir. İşte size bu konuda yardımcı olacak etkin ve yapıcı eleştirilerde bulunmanın kuralları:

Kendinizi ve eleştirdiğiniz insanı iyi tanıyın

Eğer karşınızdaki insanın bir konuda herhangi bir eksikliği varsa ve kendinizi bu alanda yetkin görmüyorsanız, eleştiride bulunmaktan kaçınmanız iyi olabilir. Ayrıca eleştiri yaparken karşınızdaki insanın bilgi birikimini ve onun eleştiri yaptığınız konudaki yetkinliğini de göz önünde bulundurmalısınız. Aksi takdirde istenmeyen tartışmalara girebilir, içinden çıkamayacağınız durumlarla karşı karşıya kalabilirsiniz. Karşınızdaki kişiyi iyi tanımak için sorabileceğiniz soruları buraya tıklayarak keşfedebilirsiniz.

Kişilere değil, durumlara odaklanın

Eleştirilerde belki de en sık yapılan hatalardan ve/veya gözden kaçan detaylardan biri ilgili konuya odaklanmak yerine eleştirilen kişiyi hedef almak olabilir. Eleştirmeye başladığınızda durumla ilgili geribildirim verirken konuşmanızın devamında farkında olmayarak karşınızdaki kişiye saldırıya geçmediğinizden emin olun. Örneğin, “Çok sıkıcı bir konuşmacısın.” demek yerine, “Sunumlarında daha fazla görsel kullanarak dikkat çekici hale getirebilirsin.” diyebilirsiniz. Bu, karşınızdaki kişinin potansiyel olarak saldırıya uğradığı hissini önlemeye yardımcı olabilir.

Doğru zamanı seçin

“Zamanlama” yaşamdaki birçok alanda olduğu gibi eleştiri yapmak konusunda da oldukça önemli bir kriter. Çok erken davranmak ya da çok geç kalmak, yapacağınız eleştirilerin değerini zedeleyebilir ve karşınızdaki kişinin performansını ya da aranızdaki ilişkiyi olumsuz etkileyebilir. Örneğin, hala geliştirilme süreci devam eden bir projeye en başından yıkıcı eleştiriler yapmanız ya da önemli bir sunum öncesi iş arkadaşınızın moralini bozabilecek şekilde geribildirim vermeniz, hem bireysel hem kurumsal anlamda negatif sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, geribildirimlerinizi doğru zamanda yapmaya gayret etmeniz gerekir.

Açık ve net olun

Birini eleştirirken dolaylı yollarla eleştirdiğinizi belli etmeye çalışmanız hem yanlış anlaşılmalara neden olabilir hem de vermek istediğiniz mesajın yerine ulaşmasını engelleyebilir. Bu nedenle eleştirileri yaparken açık, net bir dil kullanın ve dürüstlüğünüzden ödün vermeyin; böylece saygınlığınızı da zedelememiş olursunuz.

Birebir konuşmaları tercih edin

Özellikle işle ilgili konularda yapacağınız eleştirilerde karşınızdaki kişi ile uygun bir konuşma ortamı yaratmanız çok önemlidir. Herkesin içinde, bir toplantı sırasında ya da kalabalık bir sosyal ortamda yapacağınız eleştiriler yanlış anlaşılmaya sebep olabilir. Ve niyetiniz daha ılımlı yaklaşmak ve yapıcı eleştiriler yapmak olsa da birebir konuşmadığınız için negatif bir atmosfer yaratabilir.

‘Ben’ dilini kullanmaya özen gösterin

Eleştiri yaparken konuşmalarınızın suçlayıcı, yargılayıcı ya da saldırgan bir biçime evrilmemesi için sen yerine ben ifadesini kullanmaya gayret ederseniz daha yapıcı bir diyalog kurabilirsiniz. “Burada neden böyle yaptın?” ya da “Senin bu tavrın çok rahatsız edici…” gibi söylemler yerine “Ben olsam şöyle tercih ederdim…” ya da “Bana böyle hissettirdi…” şeklinde cümleler kurabilirsiniz. Ben dili, sadece eleştiride bulunurken değil, ikili ilişkilerde de iletişim kurarken dikkat edilmesi gereken bir nokta.

Beden dilinize dikkat edin

Sözlerinize gösterdiğiniz özeni, davranışlarınıza da göstermeniz şart. Eleştirilerinizde kırıcı olmamak için sözlerinizi özenle seçerken, bedeninizin yanlış bir mesaj vermemesi için jest-mimiklerinize, el-kol hareketlerinize dikkat edin; göz teması kurmaya, dikkatinizi, ilginizi, karşınızdaki kişiye aktarmaya çaba harcayın.

Sakinliğinizi koruyun

Sıradan bir sokak kavgasını izleyen insanlar bağırıp çağırarak üste çıkmaya çalışan tarafta olabilirler. Ancak gerçek bir eleştirmen karşısındaki insanın da fikirlerine önem vererek, etkili dinleme tekniklerini kullanarak ve sakin tavrını sonuna kadar sürdürerek eleştiride bulunur.

Sandviç metodundan faydalanın

Sandviç metodu”nu daha önce duymadıysanız, birçok alanda kullanabileceğiniz, faydalı ve etkili bir teknik olduğunu söyleyebiliriz. İsmiyle benzer bir anlama sahip olan bu teknikte, birini eleştirirken önce olumlu yorum sonra geliştirilebilecek bir geribildirim vermeniz önerilir. Örneğin, bir iş arkadaşınıza müşteri ilişkilerinde çok başarılı olduğunu söyleyebilir, toplantılarda sunumlarını geliştirebileceklerini ekleyebilir ve ilerlemeyi görmek için çok heyecanlı olduğunuz gerçeğiyle konuşmanızı şekillendirebilirsiniz. Böylece, eleştiriniz, iki pozitif arasında “sandviç” edilir ve bu da onu daha az sert gösterir.

Monolog değil diyalog kurun

Eleştiri yapmak, sizin tek başınıza konuşacağınız ve karşınızdaki kişinin de sadece sizi dinleyeceği anlamına gelmez. Eleştirilerinizin yapıcı olmasını istiyorsanız, karşınızdaki kişi ile sağlıklı bir iletişimin içinde olmanız şart. O nedenle, ardı arkası kesilmeyen bir eleştiri yağmuruyla değil soru-cevap, yorum içeren karşılıklı konuşma ile diyaloglarınızı iki tarafın da katkıda bulunabileceği bir şekilde sürdürmeye özen gösterin.

Profesyonel yaklaşımınızı kaybetmeyin

Eleştiri yaparken aşırıya kaçmamaya ve duracağınız yeri iyi bilmeye önem göstermelisiniz. Her konuda olduğu gibi, eleştirinin de fazlası karşınızdaki insanlara bir süre sonra itici gelmeye başlayabilir. Özellikle işle ilgili konularda eleştiri yaparken sınırlarınızı korumaya, karşınızdaki kişiye saygı göstermeye ve profesyonelliğinizi kaybetmemeye gayret edin. Birini eleştirirken, eksik gördüğünüz yerleri belirterek karşınızdaki kişiyi küçük düşürmek yerine, tecrübelerinizden ve bilgilerinizden yola çıkarak bu eksikliklerin nasıl giderilebileceğine dair ipuçları vermeyi deneyin.

Önemli not: Eleştirmeyi alışkanlık haline getirmeyin

Dünya üzerinde yaşayan insanların tümü birbirinden farklı ve eşsizdir. Kişilerin görüşleri olayların nasıl olduğuyla değil, bireyler tarafından nasıl algılandığı ile ilgilidir. Bu nedenle kimsenin sizin gibi düşünmesini beklememelisiniz. Herkese eleştirel bir gözle yaklaşmanız, ilişkilerinizi olumsuz yönde etkileyebilir. Doğru ve gerekli yerlerde eleştirmeye özen gösterirken sürekli eleştiri modunda da bulunmaya gayret edin.

İlginizi çekebilir: Öfke kontrolü yapmanın ve öfkenizi ifade etmenin pozitif yanları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale