Olmazsa olmaza geldik. Yukarısı ve aşağısı. Davud’un yıldızı. Gezegenimize su nasıl gelmiş acaba? Kuyruklu yıldızlarla mı gelmiş, yoksa başka bir çevirim mi yapılmış? Genesis’te geçer, Tanrı’nın (Elohim, aslında tanrılar anlamında. Bir süre sadece kozmoloji çalışsak nasıl olur acaba?) suları ayırdığı söylenir. Peki, suya bakalım. Kış mevsimindeyiz ne de olsa.
Su yatayda hareket eder ve kaplar. Ateş dikey hareket eder. İşimiz yatayda, dünyadayız değil mi? Tabi sadece dünyada yaşamıyoruz. Kafamızın üzerinde Zodyak diye bir şey var. 12 tane ev dönüp dönüp duruyor. Daha birçok şeyin olduğu gibi onlarından da etkisi altındayız. Bu altında ya da üstünde olma durumu değil, her şey her şeyi etkiliyor. Onlar bizi etkiliyor diye bakmayalım sadece. Gezegen seviyesinde yaşarsak gezegenler etkiler. Gezegensel etkileri görüp onları hareket ettirmek ya da ettirmemek bizim irademizle ilgilidir. Nerede peki bu etkiler? Nasıl gözleyeceğiz. Önce kendimizi gözlememiz lazım.
Beden, hareket eden ve gözleyen. Beden tesirlere cevap verir, hareketin kaynağı derindir. Kaynağı ruha dayanır. Ruhun madde aleminde ne işler karıştırdığını ve neler yaptığını şu anda bilemiyoruz. Her ne kadar kozal beden taşısak da hala bilemiyoruz.
Gelelim konumuza: Su.
Mem. Yani su. Olmazsa olmaz, bildiğimiz en güçlü temizleyici sanırım. Manyetik alan temizleyicisi. Temizleyici etkisini güçlendirmek için kutsadığımız tuzu suya karıştırdığımızda etkileri güçlendirmiş oluruz. Su, manyetik özelliği temsil eder. Dün akrep dolunayından çıktık. Etkileri nasıldı? Meditasyonlarımızı yaptık mı?
Su dolaşım demektir. Taşıma demektir. Fazla su birikmeme sorununa neden olabilirken, az su da akış sorunu yapar, fazla birikme yapar. Bedendeki dolaşım sorunlarımıza bakalım. Kist varsa bir şey birikmiştir diyebilir miyiz? Akıp gitmemiş bir şey? Dolaşmak istemeyen bir şey? Ben burada kalacağım ve birkaç şey de benimle kalacak diyen bir şey? Özellikle de su ağırlıklı bölgelerde? Göğüslerde ya da kasıklarda? Su dişi özelliklerdir. Rahatsızlıklarımız bize git bana şifa bul diyen öğreticilerdir. Bu “Git ilaç al, sorunun ne olduğunu anla” demek değil. Ateşin 38 olması hastalık, 36 olması normallik midir?
Eh, spiritüeller olarak güncel bir kelimemiz var. “Holistik” şifacılarımız da var. Peki, nereyle bütün olmak? Bunu kişi kendisi araştırmalı. Reçete yok. Ancak tanımlar ve yol var. Biz de bu kısma geçelim. Reçete varsa, reçeteyi veren kişiye ne diyelim. Guru mu? Kurtarıcı mı? Bu, bizim dışımızdaki bir şey mi? Kim sizin karmanızı sizin yerinize temizler ya da temizleyebilir? Hocalar öğrenciyi yönlendirir.
Önce şu üç bedeni birbiriyle etkileştirelim. Fizik beden, eterik beden ve astral beden. Şimdi eterik beden zaten fiziğin birebir kopyası. Onu aradan çıkaralım, fizik beden ile astral bedene bakalım. Yani, arzu bedeni. Duygu bedeni. Burada da sular var, çünkü astral ortamın elementi “su”.
Su, böbrek, mesane ve dolaşım sistemiyle ilgilidir. Dolaşım sistemi dediğimizde direkt aklımıza kan gelir.
Duygularda su: En belirleyici olanı korku duygusu. Stres, korku ve şaşkınlık duygularının yoğun yaşanması kişinin böbrek ve mesane sistemine zarar verebilir. Korku, şaşkınlık ve kararsızlık yaşayanların su elementi ile ilgili sorunları vardır diyebiliriz. Aşırı stresli, gergin günlerin sonunda böbreklere özel ilgi gösterilmelidir. Emin olmamak birçok noktaya sıkıntı getirir. Sanırım “Ay” ile ilgili bir konu.
Besinlerden örnek vermek gerekirse; fasulyeler, az tuzlu tatlar, tahıllar, yosun, deniz börülcesi, karabuğday gibi besinler böbrek ve mesane için iyidir. Geceleri böbreklere biraz enerji vermek iyi olacaktır.
İlginizi çekebilir: Elemental beslenmeye bakış 2: Ateşleyici güç