X
    Kategoriler: Yaşam

El Ayak Ağız Hastalığı Nedir, Belirtileri Nelerdir?

El ayak ağız hastalığı, çok bulaşıcı bir hastalıktır. Enterovirus ailesine ait virüslerden kaynaklanır ve genelde sebep olan virüs koksaki virüsüdür.

Bu virüsler yıkanmamış eller veya dışkı bulaşması nedeniyle kirli olan yüzeylerle temas etme sonucunda doğrudan kişiden kişiye geçebilir. Kişinin enfekte salyası, dışkısı veya solunum yolu sıvıları ile temas halinde de bulaşabilir.

Genelde ağızda yaralar ve aftlar, el ve ayaklarda tahriş olan bölgeler ile kendini gösterir. Enfeksiyon tüm yaşlardan insanları etkileyebilir fakat genelde 5 yaş altındaki çocuklarda ortaya çıkar.

Çoğunlukla bir kaç gün içerisinde kendi kendine geçen hafif bir rahatsızlıktır.

El Ayak Ağız Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

Belirtiler ilk bulaşmadan 3-6 gün sonra başlarlar. Bu döneme kuluçka dönemi adı verilir. Belirtiler ortaya çıkmaya başladıklarında çocuğunuzda görebileceğiniz bazı işaretler şöyle:

  • ateş
  • iştah kaybı
  • boğaz ağrısı
  • baş ağrısı
  • huzursuzluk
  • hasta hissetme
  • ağızda ağrılı kırmızı yaralar
  • salya akıntısı
  • ellerde ve ayak tabanlarında kırmızı yaralar

Ateş ve boğaz ağrısı genelde ilk ortaya çıkan belirtilerdir. Karakteristik yaralar ve tahrişler daha sonra, ateşin 1-2 gün ardından çıkarlar.

El Ayak Ağız Hastalığının Sebebi Nedir?

Hastalık genelde koksaki virüsünden kaynaklanır ve onun da en yaygın formu koksaki A16’dır. Koksaki virüsü enterovirüsler adlı bir virüs ailesine aittir. Bazı vakalarda başka virüslerden kaynaklandığını görmek de mümkündür.

Virüsler insandan insana kolayca geçebilirler. Hastalığa sahip olan bireyle temas durumunda bulaşma olabilir. Salya, yaralardaki sıvılar, dışkı veya öksürük, hapşırma sonucunda ortaya çıkan damlacıklar ile temas virüsleri almanıza sebep olur.

El ayak ağız hastalığı yıkanmamış eller veya virüs taşıyan yüzeyler ile direkt temas etmeniz sonucunda da size veya çocuğunuza geçebilir.

Kimler El Ayak Ağız Hastalığı Riski Altında?

En yüksek risk genelde küçük çocuklardadır. Okula veya kreşe gidiyorsa risk artar çünkü virüsler bu ortamlarda hızlıca yayılabilirler.

Çocuklar genelde bu virüse maruz kaldıktan sonra bağışıklık geliştirirler. Bu nedenle 10 yaşın üstündeki insanları nadiren etkiler.

Fakat yine de daha büyük çocuklarda ve yetişkinlerde görülmesi mümkündür. Bağışıklık sistemi zayıflamış olanlarda bu ihtimal daha fazladır.

El Ayak Ağız Hastalığı Nasıl Teşhis Edilir?

Doktor genelde fizik muayene ile teşhis edebilir. Yara ve tahriş bölgeleri için ağız ve bedeni kontrol eder. Çocuğunuzun belirtilerine dair de sorular soracaktır.

Doktor boğazdan veya dışkıdan numune de alabilir ve virüs testine sokulmasını sağlayabilir. Böylelikle teşhis onaylanmış olur.

El Ayak Ağız Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?

Çoğu vakada hastalık tedavi olmaksızın 7-10 gün içerisinde geçer. Ancak doktor hastalık bitene kadar belirtileri hafifletmek için aşağıdaki tedavilerden bazılarını önerebilir:

  • Yara ve tahriş bölgelerini onarmak için merhemler
  • baş ağrısını geçirmek için ağrı kesiciler
  • boğaz ağrısını hafifletmek için şuruplar

Aspirin viral enfeksiyona sahip çocuklara verilmemelidir. Aspirin çocuklarda Reye sendromuna sebep olabilir.

Bazı ev çözümleri de hastalığın belirtilerinde hafifleme sağlayabilirler. Yaraları daha az rahatsız edici hale getirmek için aşağıdaki kolay çözümleri uygulayabilirsiniz:

  • buz emmek
  • dondurma yemek
  • soğuk içecekler içmek
  • turunçgil meyvelerden, meyveli içeceklerden ve koladan kaçınmak
  • baharatlı ve tuzlu gıdalardan kaçınmak

El Ayak Ağız Hastalığına Sahip Bireylerde Uzun Vadeli Görünüm

Siz veya çocuğunuz ilk belirtilerden 7-10 gün sonra tamamen iyi hissetmeli. Tekrar enfekte olmak pek olası değildir. Beden genelde hastalığa sebep olan virüse karşı bağışıklık geliştirir.

Eğer belirtiler daha kötü hale gelirlerse veya 10 gün içerisinde geçmezlerse hemen doktorunuza ulaşın. Nadiren de olsa koksaki virüsü tıbbi tehlike yaratabilir.

Bazı potansiyel komplikasyonları şöyledir:

  • susuzluk
  • tırnak kaybı
  • viral menenjit
  • ensefali
  • felç

El Ayak Ağız Hastalığı Nasıl Önlenebilir?

İyi bir temizlik alışkanlığı bu hastalığa karşı koruyucudur. Elleri düzenli olarak yıkamak virüsle temas ihtimalini azaltır.

Çocuğunuza ellerini sıcak su ve sabunla nasıl yıkayacağını öğretin. Eller tuvaleti kullandıktan sonra, yemekten önce ve dışardan gelince kesinlikle yıkanmalılar. Çocuklar ellerini veya başka nesneleri ağızlarına sokmamayı da öğrenmeliler.

Ayrıca evinizdeki toplu kullanılan alanları düzenli temizlemek ve dezenfekte etmek de önemlidir. Ortak kullanılan yüzeyleri su ve sabunla temizleyin. Ardından sulandırılmış çamaşır suyu ve suyla arındırın. Oyuncakları, emzikleri, virüs bulaşabilecek diğer nesneleri de dezenfekte etmelisiniz.

Siz veya çocuğunuz ateş, boğaz ağrısına sahipseniz, işe veya okula gitmeyin. Yaralar ve tahriş bölgeleri oluştuğunda başka insanlar ile teması kesmelisiniz. Böylelikle hastalığın başkalarına bulaşmasına engel olabilirsiniz.

Ne Kadar Süre Bulaştırıcı Kalırsınız?

El ayak ağız hastalığına sahip olan insanlarda bulaştırıcılık genellikle hastalığın ilk haftasında en yüksek düzeydedir. Ancak belirtiler gittikten sonra da bir kaç hafta boyunca daha düşük düzeyde olsa da bulaştırıcılığınızı koruyabilirsiniz.

Çocuğunuz belirtileri geçene kadar evde kalmalı. Sonrasında okula dönebilir ancak yine de arkadaşları ile yakın temastan, onlarla yiyecek ve içecek paylaşmaktan kaçınmalıdır.

Ayrıca ellerini sık sık yıkamalı, göz ve ağzını elleri ile kaşımayı bırakmalı çünkü virüs beden sıvılarından da bulaşabiliyor.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale