Rüyaları anlamlandırmaya çalışmak, neredeyse insanlık tarihi kadar eski bir çaba. Binbir çeşit rüya tabirleri bir yana, bunlara inanıp inanmamak elbette size kalmış. Ancak işin bir de bilimsel boyutu var. Rüya görmenin “anatomisini” inceleyen bilim dalı oneiroloji, rüyaların uykunun hangi süreçlerinde görüldüğü, ne kadar sürdüğü gibi somut verilerle ilgileniyor. Çalışmalarını çoğunlukla psikologlarla iş birliği içinde sürdüren rüya bilimcilerin ortaya koyduğu son bilimsel araştırma ise, pek hoşlanmadığımız bir olguyla ilgili: Tekrarlayan kabuslar.
Geçtiğimiz ay Motivation and Emotion adlı dergide yayınlanan makaleye göre, arada bir karabasan görmek doğal karşılanmakla beraber, tekrarlayan kabuslar görmek başka bir sorunun sinyali olabilir. Bu kabuslar genelde düşme, saldırıya uğrama ya da başarısızlık ve rezil olma gibi, birtakım korkuların su yüzüne çıkmış hali oluyor. Peki bu korkular, gerçek hayattaki hangi sorunlara işaret ediyor olabilir?
Tekrarlayan kabusların analizi
İngiltere’deki Cardiff Üniversitesi’nde yapılan çalışma kapsamında, 200 katılımcının doldurduğu anketlerle 110 katılımcının tuttuğu rüya günlükleri incelendi ve sonuç olarak üç temel psikolojik etkenin yoksunluğunun tekrarlayan kabuslara neden olduğu sonucuna varıldı.
Yoksunluğu çekilen bu üç psikolojik etkenin yeterlilik (yetkinlik), bağımsızlık ve ilintililik olduğunu öne süren makale, bu olguları şu şekilde açıklıyor:
- Yeterli, yetkin olmaya duyulan psikolojik ihtiyaç yapılan işin sonucunu görmek, hedefe ulaşmak, dünya üzerinde bir şeyleri değiştirmeye muktedir hissetmek gibi çıktılarla ilgili.
- Bağımsızlık ihtiyacı, kişinin özgürlük hissettiği, kararlarını kendisinin verebildiği bir kişisel alanı olmasıyla ilişkili.
- İlintililik ise, kişinin sosyal çevresindeki insan ve olaylara yakınlık duyma, kendisini bir bütüne ait ve onlarla ilişkili hissetme ihtiyacı olarak tanımlanıyor.
Özetle, insanlar kararlarını verecek özgürlüğe sahip oldukları, kendilerini tatmin eden bir iş yaptıkları ve bir fayda sağladıklarını hissettikleri ölçüde kendilerini güvende hissediyor. Dostlarının, arkadaşlarının kendileriyle benzer gündemlere sahip olması yani “alakasız” kalmamak da sosyal bağlarını güçlendiriyor. Bu durumda daha huzurlu gece uykularına sahip oluyor ve tekrarlayan kabuslarla boğuşmuyorlar.
Baş araştırmacı Netta Weinstein “Keşke yangınla ilgili kabusların bir etkene, düşmeyle ilgili olanların başka bir etkene bağlı olduğunu söyleyebilseydik” diyor ve ekliyor: “Ne yazık ki bugüne dek elde ettiğimiz veriler bu sonuçlara varmamız için yeterli değil. Fakat umarım araştırmamız, bu yönde atılan ilk adım olmuştur.”
Kaynaklar:
Apartment Therapy
TIME
İlginizi çekebilir: Rüyaların ve kabusların anatomisi