X

Ekolojik travma: Doğal afetler ve ekolojik dengenin bozulması sinir sistemimizi nasıl etkiliyor?

Ekolojik travma, parçası olduğumuz, sürekli etkileşimde bulunduğumuz doğanın kötüye kullanılmasına ve bilinçli ya da bilinçsiz olarak yok edilmesine tanık olmak ve bu durumun bedende yarattığı bir dizi stres tepkisi olarak tanımlanıyor. Üzerinde yaşadığı dünyayla duyuları aracılığıyla iletişim kuran insan için, dünyada yaşanan tüm doğal felaketler ve doğanın sömürülmesi birer travma unsuru olabiliyor.

Algılanan ya da gerçekten deneyimlenen çevresel felaketler, benzer travmatik tepkileri ortaya çıkarabiliyor. Dolayısıyla her zaman bireysel olarak deneyimlemesek de, ekolojik yaşamın zarar gördüğüne, doğanın kötüye kullanıldığına bir ya da birkaç kez şahit olmak bile kronik bir stres bozukluğu geliştirilmesine sebep olabiliyor. Yani, yok olma korkusunun da ötesinde, kişinin çevreyle olan etkileşiminde günlük olarak deneyimlediği pek çok olay sinir sisteminin esnek dayanıklılık aralığını zorlayarak kronik stres geliştirilmesine sebep olabiliyor.

Evinizin yakınındaki ormanlık alanda bulunan ağaçların yol yapımı için kesildiğini görmek, fabrika atıklarının tertemiz bir nehre karıştığına şahit olmak, geri dönüşüm ve enerji tasarrufu konusunda geliştirilen takıntılar, iklim değişikliğinin gelecek nesilleri nasıl etkileyeceğine dair artan kaygılar ve çok daha fazlası direkt ve dolaylı yollardan bireyin travmatize olmasına ve Travma Sonrası Stres Bozukluğu semptomları geliştirmesine neden olabiliyor.

Ekolojik Stres Bozukluğu

Yukarıda bahsettiğimiz tüm senaryolar birbirinden farklı gibi görünse de, ortak bir özellikleri var: Her biri, doğadaki gerçekten yaşanan ya da algılanan bozulmayla ilişkili içgüdüsel bir duygusal tepkinin açığa çıkmasına neden oluyor. İklim değişikliğinin ve çevreye verilen zararın insan psikolojisi üzerinden nasıl etkilerinin olduğunu incelemeyi amaçlayan güncel çalışmalar, pek çok bireyin üzüntü, hayal kırıklığı, umutsuzluk, öfke, endişe gibi Travma Sonrası Stres Bozukluğuyla ilişkilendirilen duyguları yoğun olarak taşıdığını ortaya koyuyor.

Ayrıca, toplum için ortak bir fayda sağlamaktan çok kâr etmeyi merkezine alan bir “tüketim kültürü”nde, çevreye özen göstermenin, doğayla ilgili hak savunuculuğu yapmanın, atıksız bir yaşam sürdürmenin ve tüketim kültürüne karşı çıkan bir bakış açısına sahip olmanın sosyal anlamda izolasyon hissini artırdığına dair de çalışmalar bulunuyor.

Doğaya insan tarafından zarar verilmesi ve doğal kaynakların istismar edilmesi travmanın insanlar üzerinde bıraktığı etkilere oldukça benzer sonuçlar yaratıyor. Yani, karşı karşıya kaldığımız ekolojik çöküş aslında kolektif olarak deneyimlenen bir travma deneyimi.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu’nun psikiyatrideki tanımı, “olağan insan deneyiminin kapsamı dışında” olan beklenmedik şekilde yoğun ve sarsıcı deneyimlere verilen bir tepki olarak biliniyor. Bununla birlikte, travmatik olaylar, nadiren meydana geldikleri için değil, insanın hayata olağan adaptasyonunu bozduğu için olağanüstü sayılıyor. Travmatik olaylar genellikle yaşam veya vücut bütünlüğüne yönelik tehditleri veya şiddet ve ölümle kişisel bir karşılaşmayı içeriyor. Psikolojik travmaların ortak paydasıysa; yoğun korku, çaresizlik, kontrol kaybı ve yok olma tehdidi hissedilmesi.

Ekolojik felaketlerde, fiziksel veya duygusal sınırlar ihlal edildiğinden psikolojik travma belirtileri ortaya çıkıyor. Stres, sinir sisteminin esnek dayanıklılık kapasitesinin çok ötesinde deneyimleniyor ve regüle edilemeyecek kadar hızlı birikiyor. Tehdite karşı hazırlıklı olunmadığı için anında verilemeyen tepkiler, mağdurun ya da tanığın tehlikeyi fark etmesini engelliyor. Bu bakış açısıyla, ekolojik felaketler, doğanın kendisinin kompleks TSSB geliştirmesine yol açan, geniş çaplı bir travma deneyimi yaratıyor.

Çevreye duyarlı olan ve iklim değişikliği konusunu ciddiye alan kişilerin yaşamları, sosyal çevreleri ve gezegenleri hakkında yaşadıkları endişe, yas ve depresyon, yarın gündem dışı kalacak, geçici bir sorunun tezahürü müdür? Yoksa dikkate alınması gereken, insanlığın geleceğini tehdit eden gerçek bir ruh sağlığı sorunu mu? Cevap oldukça açık öyle değil mi?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale