Sonbahar ekinoksu geldi. Gece ve gündüzün eşit olduğu bu zamanı sevmişimdir hep. Hayatı anlatan bir gün seçecek olsaydık, şüphesiz ekinokslar güzel birer temsilci olurdu. Çünkü hayatta da geceler ve gündüzler eşit aslında. Kimi zaman günler, kimi zaman geceler uzasa da harika bir dengenin içinde yaşıyoruz esasen. Bu bağlamda ekinokslar dengeyi de anlatıyor. Kendimizi en iyi hissettiğimiz anlara baktığımızda, bunların en dengede olduğumuz anlar olduğunu görüyoruz. Çok yükseldiğimizde de, çok düştüğümüzde de, yeniden kendimiz gibi hissetmek için ardından dengeyi kovalıyoruz.
Ben Eylül’ü çok severim. Hasat ayıdır, bereket ayıdır ve sanılanın aksine bitişlerin değil, başlangıçların ayıdır. Bu da hayatın en büyük dengesinin bir parçasıdır. Yeniye yer açmak için bir şeylerin bitmesi gerekir. Ya da her biten şeyin ardından yeni bir şey elbette doğacaktır diyebiliriz. Hayatın dengesi, bu devinim üstüne kuruludur. Sımsıcak merhabalar da, buz gibi vedalar da sürece dahildir. Bununla birlikte, her veda soğuk olmak zorunda değildir. Bazı soğuk merhabalar ise zamanla sizi en çok ısıtan sözcüklere dönüşebilir. Yani hayat aslında süprizlerle doludur. Ancak başımıza gelen şeylere anlam yükleyenler bizler olunca, olanı olduğundan çok başka yorumlarız kimi zaman.
Ekinoks biraz bunu da hatırlatır; iyi, kötü, güzel, çirkin, hepsine aynı mesafedeyiz ve biz ne tarafa adım atarsak adını o koyuyoruz aslında. Bir yarımkürede kış başlarken, bir diğerinde yaz başlıyor. Sen durduğun yer neresiyse o mevsimi karşılıyorsun. Mevsimi değiştiremezsin belki, ancak dilersen yer değiştirebilirsin. Yani her şey mümkün aslında. Aynı anda bambaşka mevsimler, bambaşka duygular, bambaşka düşünceler, kişiler, olaylarla çevriliyiz. Tıpkı Eylül’ün renkleri gibi, etrafımız rengarenk. Kırmızılar, sarılar, yeşillere karışınca aslında hayat daha da renkleniyor. Isıtan güneşe, serinleten rüzgar eklenince, biraz dışına, biraz da içine dönünce insan, daha dengede oluyor. Hareket etmek kadar durmayı da bilmek gerekiyor. Olgunlaşmış mahsullere şükredip yenilerini ekmek için heveslenmek de gerekiyor. Hayattan aldıklarımızı kutlamak, beklediklerimiz içinse sabretmek ve çalışmaya devam etmek de gerekiyor.
Bana sorarsanız yılbaşı değil de, sonbahardır başlangıç zamanı. Geçen bir yılın mahsullerini toplayınca neler eksik, neler fazla görmek mümkündür çünkü. Yeni heveslere yer açmak, yeni tohumlar ekmek için de en güzel zamandır. Bu Eylül de çok güzel başlangıçlar getirsin, ekinoksla beraber yeni bir mevsime yenilenerek girelim.
İlginizi çekebilir: “Şimdi”de kalmak neden önemlidir: Geri dönemeyeceğiniz anları kaçırmayın