Kendinizi egzersize başlamak için ikna olmuş, heyecanlı ve hevesli mi hissediyorsunuz? Birçoğumuz egzersizin iyi bir şey olduğunu biliyoruz. Sebze tüketmenin de sağlık açısından yararlı olduğunu biliyoruz. Peki egzersiz gerçekten nasıl etki ediyor?
Dolaşım sistemi üzerine yapılan yeni bir araştırma kapsamında genetik olarak kalp hastalıklarına yakalanma riski yüksek ve düşük olan kişiler üzerinde incelemeler yapıldı. Buna göre orta düzeyde egzersiz yapmak kalp krizi riskini yüzde 50 oranda, atrial fibrilasyon riskini yüzde 60 oranında azaltıyor. Kardiyovasküler hastalıkların ölüm nedenleri arasında ilk sırada geldiği düşünülürse, egzersizin yararının ne kadar büyük olduğu daha çok ortaya çıkıyor.
Beden ve öğrenme
Ancak buna rağmen birçok insan yine de “Egzersiz başka ne işe yarıyor? Neden egzersiz gibi sevmediğim bir şeyi yaparak yaşam süremi uzatmalıyım” diye sorguluyor. Aslında bu sorunun yanıtı, bedenle ilgili gerçeklerin yanlış yorumlanmasında gizli. Beden, yavaş yavaş ve kaçınılmaz bir şekilde işlevini yitiren bir makine değil. Bedeni aslında yaşayan, güncellenen ve her gün yeni bir tarafı öğrenilen bir bilgi organizması olarak görmek daha doğru. Bu bakış açısı, egzersizin beden açısından neden bu kadar önemli olduğunu algılamamıza yardımcı oluyor. Egzersiz bedene gerçekleri öğretir ve bedenin de her zaman yeni şeyler öğrenmeye ihtiyacı vardır.
Büyük kaslar
Egzersizle ilgili konuşmalar başladığında herkes kaslardan bahseden. Birçok kişi egzersiz dendiğinde “kaslı olmayı” aklına getirir ve böyle bir vücuda sahip olmak istemez. Egzersiz dendiğinde akla gelen ikinci şey ise eklemlerdir. Egzersizin “eklemleri incitebileceğinden” bahsedilir. Sonra zihinsel zincirde bağ dokular, ve ciltle ilgili endişeler belirir.
Oysa egzersiz sistemli bir aktivite şeklidir. Yani egzersiz kaslardan veya eklemlerden çok daha farklıdır. Egzersiz bedenin tümünü, özellikle de beyni değiştirir. Orta düzeyde egzersiz yapan kişilerde bile özellikle beynin hafızayla ilgili bölgelerinde yeni hücreler gelişir. Egzersiz bedenin tamamı için bir bilgi etkinliğidir. Beyin egzersizden bir şeyler öğrenir ve bu artan bilgiyi depolar, yeni bağlantılar oluşturur ve bunu gerçekleştirmesi için hafızaya alır.
Biyo-informatik
Beden, kendisini güncelleyen ve öğrenen bir bilgi sistemidir. Çevre değiştikçe bizler de değişiriz. Bu değişim sadece içinde egzersiz yaptığımız dış çevreyi değil aynı zamanda bakteriler, virüsler, mantarlarla oluşan ekosistemin yer aldığı içsel çevreyi ifade eder. Örneğin basit bir yürüyüş bile bedenimiz açısından pek çok şeyi değiştirir. Gelin bunlara biraz daha yakından bakalım:
Beyin: Üç boyutlu bir alanda hareket etmek başlı başına karmaşık bir maceradır. Yaşlıların söylentilerinden kaçarak, yayaları potansiyel engel gibi gören sürücülerden kurtularak sokaklarda yürümeye çalışmak bile başlı başına bilişsel bir mücadele. Vücuttaki tüm organlar bu mücadeleye girmek zorunda. Üstelik bu mücadeleden öğrendikleri şeyler güncellenerek beyne gönderiliyor ve orada koordine ediliyor, dağıtılıyor, bir sonraki öğrenme süreçleri için depolanıyor.
Bağışıklık: Spor salonundaki egzersiz bisikletinin tepesinde vakit geçirerek salonda olup bitenleri takip edebilirsiniz ancak böyle bir ortamda temas edebileceğiniz virüs ve bakterileri, spor ekipmanlarının üzerine yerleşen varlıkları, havalandırma sistemindeki tozları da hesaba katmak lazım. Bağışıklık sisteminin bu şekilde zorlanması aslında pek de fena bir şey değil. Sabahları açık havada yapacağınız bir yürüyüş ise soğuk algınlığı riskini yarıya indirebilir ve bağışıklık sistemini kolayca yayılan tümörlere karşı daha dayanıklı hale getirebilir.
Kalp: Yürüyüş yapmak, merdiven inip çıkmak, otobüse koşmak bile kalp sağlığı açısından oldukça etkili. Egzersiz sayesinde daha “temiz” kalp damarlarına sahip olmak mümkün. Egzersiz; daha güçlü ve etkin bir kalp sağlığı ortaya koymakla kalmıyor, kalp sağlığını daha uzun süre korumaya da imkan tanıyor.
Karaciğer: Egzersizin karaciğer üzerindeki pozitif etkileri genellikle göz ardı edilir ancak karaciğer, egzersiz sırasında yoğun bir şekilde aktive olan organlardan biridir. Egzersiz sırasında karaciğer daha fazla protein, metabolit, glukoz ve sağlıklı yağ molekülleri üretir. Karaciğer aynı zamanda egzersiz sayesinde hücreler ve dokular arasında lenf sıvısı kanalları oluşturarak yeni bir organ gibi çalışmaya başlar. Bu da özellikle kanserli hücre metastazı açısından kritik bir öneme sahip.
Kaslar ve eklemler: Kaslar ve eklemler de egzersiz yaptıkça yeni şeyler öğrenir. Eklem iltihabından şikayetçi kişiler “hareket losyondur” der çünkü egzersiz eklemlerdeki kırılmaların önüne geçer, eklemlerin düzgün gelişmesine yardımcı olur. Böylelikle beden eskimek yerine yenilenmiş olur. Egzersiz yeni hücre gelişimini, yeni hücre iş birliğini, hücreler arası bağları geliştirir. Bu da kasların daha iyi çalışmasına yardımcı olur.
Birçoğumuz günlük hayatın koşuşturmacasına kapılıp egzersize yeterinde önem vermiyoruz. Egzersizi göz ardı etmemizin en önemli nedenlerinden biri de egzersizin bedende nasıl işlediğine dair yanlış yorumlar. Aslında bedenlerimiz biyolojik olarak son derece zeki yaratılmış organizmalar. Her birimiz yaşayan biyo-bilgi bankaları gibiyiz. Bu yüzden sağlıklı olmak için öğrenmek, sistemden mümkün olduğunca fazla biyolojik bilgi çekmek gerekiyor. Egzersiz de bunu yapmanın en kolay ve en etkin yolu.
Kaynaklar:
Psychology Today
Health.com