X

Ego ve ruh: Almak mı vermek mi, işte bütün mesele bu

“SEN KİMSİN?” sözleriyle başladı Yogi konuşmasına. 

Mount Abu’da, Hindistan’da bir eğitimdeydim. 68 değişik ülkeden, 350 kadar kişiydik koca salonda.

Ben kim miyim? Bir baba, bir oğul, arkadaş, eş, kardeş, yönetici, mühendis, falan filan diye uzadı gitti liste. Herkes kendine göre bir şeyler düşünmüştü.

Bir süre sessizlikten sonra Yogi “HİÇBİRİ” demez mi?

Yahu neler düşündüğümüzü söylemedik bile. Nasıl bu kadar kesin konuşabilirdi ki? Bizim bilmediğimiz neyi biliyordu?

10 günlük eğitimden sonra, yukarıda saydığım etiketlerin hiçbiri olmadığımı, asıl benliğimin vücut diye taşıdığım ambalajın içindeki ruh olduğunu öğrendim. Hep duyardım, artık öğrenmiştim: Mind, Body and Soul. Zihin, Vücut ve Ruh. İşte bizi tanımlayan 3 unsur.

Vücut: Açıklaması en kolayı. Aynaya bak; gördüğün et yığını, zamanla eskiyen, yemekle beslenen.
Zihin: Öğrendiklerimiz, aklımız, hafızamız, zekamız, tecrübelerimiz, beyinsel fonksiyonlarımız.
Ruh: Korku filmi geliyor aklıma! Kimse bir şey öğretmedi, ne okulda, ne de evde. Nasıl tanıyoruz, nasıl besliyoruz, nasıl koruyoruz, nasıl seviyoruz? İşte bu yazımın asıl amacı bu, asıl benliğimizi anlamaya çalışmak.

İçimizdeki savaş sesleri

Bazı kararları verirken içimizde iki ses kavga eder ya, işte o, egomuz ile ruhumuzun kavgası. Ego, sosyal ortamın etkisinde kalıp “Ne derler sonra?” derken, ruh “Bırak ya, hiç bulaşma, sakin ol” der. Biri devamlı provoke ederken, diğeri korumaya çalışır. Biz de bu kavgayı izler, birisinin kazanmasına izin veririz.

Yalnız bir adada yaşıyor olsaydık, neler değişirdi? Sosyal baskılar olmasaydı nasıl bir hayatımız olurdu? Egomuzun sesini dinlemekten vazgeçer miydik? Hangi şehirde, hangi boy evlerde oturur, hangi marka arabaları kullanır, hangi marka giysileri, saatleri tercih ederdik? Kimlerle arkadaşlığa artık devam etmezdik? Sosyal baskılar altında ezilmemek için direnen zavallı egomuz, ruhumuzu bastırmış, ağzını bağlamış, yok etmiş.

Ruhumuz bir enerji parçasıdır. Evrenle “BİR”dir, bağlantılıdır. Okyanusta bir damladır. Uyumludur.

Egomuz ise kendini evrenden ayrı görür, özeldir, hep rekabettedir. Tıpkı boks maçında iki boksörün birbirini yumruklaması gibi ego da evrenle devamlı savaşır. Yorulur. Ancak boksörler gibi yorulup kucaklaştıklarında tek vücut olurlar ve yumruk atamazlar. Ego da evrenle bir olmayı becerdiğinde savaşmayı kesiyor ve ruhu huzura erdiriyor.

Almak – vermek üzerine

Formülü basite indirgeyebildim. “Almak” egomuzu, “vermek” ise ruhumuzu besliyor. Çocukken oyuncak, okulda not, iş yerinde prim, evde hediye, sekste muamele (dağılmayın hemen lütfen), hep almak eşittir mutluluk. Egomuzu besleyen ve bizi kısa süreli mutlu eden şey ALMAK.

VERMEK ise bambaşka bir haz, huzur veriyor. Otobüste yerini, kuyrukta sıranı, trafikte başkalarına yol, yaşlıya el, ihtiyacı olana yemek, para, giysi vermek. Çalışan işçinin yanından geçerken el vermek, gençlere nasihat vermek, işverensen prim vermek ve yine sekste zevk vermek. Gülmeyin, ciddi meseleler bunlar… Kısacası her türlü vermek ruh huzuru getiriyor. Bunları biliyorsunuz zaten, ben sadece öylesine yazıyorum işte.

Bir annenin çocuğu için kendisini nasıl verdiğini düşünün. Limitsizce. Bunu egosu icin değil, ruhunu beslediği için yapıyor, mutlu oluyor. Hayvanseverler, karşılıksız verici insanlardır, ruhlarını beslerler. Maddi hayatın girdabına kapılmamış insanlar daha vericidirler. Egoları ön planda olmadığı için almak değil, vermekten haz alırlar.

Affetmek de ruhsal huzur getiren bir faktördür. Affetmeyi gerektirecek olay, mutlaka EGOSAL bir sorun ardından ortaya çıkmıştır. Egomuz incinmiştir. Kızgın ve kırık olmak iç huzura ulaşmamızı engeller. Herkes söyler, “Affet” diye. Eeeeee, nasıl affediliyor? (Yazmıştım, okuyun…Yazmıştım, okuyun…)

Yaratmak da vermenin başka bir şeklidir. Sanatçıları anlamak gerek. Onlar ruhsal insanlar. Bir şeyler yaratıyorlar devamlı. Ruhlarını besliyorlar, egolarını aşmışlar, görüntüleri veya başkalarının ne düşündüğü umurlarında değil. Sosyal baskıları, “kültürel zehirleri” aşmışlar. Limitlerin dışında bir şeyler yaratıyorlar.

Yaratıcı mıyız? Etrafımıza bir katkımız var mı? Evrene veren, katma payı yaratan bireyler miyiz? Sorgulayan var mı? Yoksa sadece tüketici miyiz?

Pazartesi sendromu yaşayanlar, bunun nedeni aklınızda sadece para kazanmak olması. Halbuki insanlığa bir katkı sağladığınızı düşünseniz, severek verici olsanız sendrom mendrom kalmayacak. Haydi şimdi bir düşünün “Benim insanlığa sağladığım fayda nedir?” diye. Ve sevinin. Şimdi işinizi severek yapın, güler yüzle, sevgiyle. Verici olmak güzeldir. Ruhunuzu besler, mutlu olursunuz.

Ego ve ruhu yakından tanıyalım

Ego: Eğlence arar Ruh: Huzur arar
Ego: Yargılar Ruh: Kabullenir
Ego: Sosyalleşme ihtiyacı duyar Ruh: Yalnızlık onun için yeterlidir
Ego: Savaşır Ruh: Affeder
Ego: Almak ister Ruh: Vermek ister
Ego: Sevilmek ister Ruh: Sevmek
Ego: Kriterleri geçicidir Ruh: Kriterleri kalıcıdır
 
Gerçek benliğimiz olan ruhumuzu nasıl besleyeceğimize kendimce değinmeye çalıştım. Son olarak sahibini bilmediğim ve çok beğendiğim bir paragrafı paylaşmak istyorum sizlerle: “Benimle konuşurken ağzını kullanma. Oradan çıkan laflar zaten yetersiz kalacaktır, kelimeler anlatamaz hislerini. Onlar sadece egonun nerede olduğunu söyler bana. Bu da benim aradığım değil zaten. Bana gözlerinle konuş, ağzını açma. Gözlerin bana ruhunu anlatsın, mutlu veya acılı olduğunu ben anlarım zaten. Ellerimi tut, kucakla beni, hissederim zaten sözlerin söyleyemediğini…”

We make a living with what we get, but We make a life with what we give.
W.Churchill

İlginizi çekebilir: Her kültürün kendi dilinde farklı şekilde anlattığı kıskandırmak üzerine

Metin Levi: Metin Levi, University of Michigan'da Endüstri Mühendisliğini bitirdikten sonra aile şirketinde çalışmaya başladı. Yenilik ve yaratıcılık prensibini göz önünde bulundurarak birçok yeni işe girişti. Hindistan, Mevlana derken farkında yaşamın açtığı pencereden gördüklerini paylaşmaktan aldığı zevk her şeyi geçti. Outdoor sporları ve özellikle su sporlarına meraklı.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale