dummy

Ego varsa öz de var: Jungian psikoloji açısından kendilik kavramı

“Kozmik bir bağlantı arayışı ve kutsal ve ilahi bir deneyimleme, kendiliğin temel gereksinimidir. Bunu inkar etmek, ruhsal bir parçalanmaya yol açar; fakat onu kucaklarsak eğer, anlama kavuşan ruh aydınlanır.”
C.G.Jung

dummydummy

Bir süredir almakta olduğum “Carl Gustav Jung’un Analitik Psikoloji Kuramı Temelli Psikoterapi Becerileri Eğitimi”nde, Jung’un bilinç kavramına ve bilinçler arasındaki bağlantıya (kollektif bilinçdışı) bakışını irdeliyoruz. Freud’un oğlu gibi gördüğü ve çok yakın bir öğrencisi olan Jung, psikoloji alanındaki en önemli düşünürlerden biri. Jung’un dinleri, mitolojileri, doğu felsefesini ve simyayı detaylıca inceleyerek oluşturduğu analitik psikoloji kuramı veya Jungian psikolojinin temel kavramları ise bilinç, kişisel bilinçdışı, kompleksler, kolektif bilinçdışı ve arketipler.

Jung’un görüşleri bugünkü toplumsal sistemler ve psikolojik açıdan ele alındığında, günümüzde insanı anlamanın ve problemlerini çözebilmenin temel yolunun insan ruhuna hitap edebilmek, ruhun yapısını anlayabilmekten geçtiğini görüyoruz. Jung, ruhsal sorunları toplumu bekleyen büyük bir tehdit olarak görüyor ve maalesef insanların henüz bunun farkında olmadığını ve çözüm yolunu da bulamadığını belirtiyor. Jung yaşamın nihai amacının da bireyleşmek ve bütünleşmek olduğunu söylüyor.

Peki Jung bütünleşmekle neyi kastediyor? Jung’a göre yaşamın ilk yıllarında benliği bütün olan bebek, büyüdükçe zıtlıkları, ayrışmayı deneyimliyor ve ergenlik dönemine geldiğinde benlik “ego” ve “self” olarak iki temel yapıya ayrılıyor. Günlük hayatta sıklıkla kibirli olmak manasında kullanılan ego aslında benliğin oldukça önemli bir parçası. Ego bilinçdışı ile bilinç arasında bir filtre görevi görüyor ki aklımızı kaçırmayalım.

Yani ego gerçeklik algımızı sağlayan, benliğin parçalanmasını önleyen çok önemli bir unsur. Bilinçli zihin örgütü olarak tanımlayabileceğimiz ego, sıkıntıyı ve düzeninin bozulmasını hiç sevmiyor. Düzeninin bozacağını düşündüğü herhangi bir stres kaynağını tehdit olarak görüp, savunma mekanizmaları üretiyor. Ego kimliğin tutarlılığını sağlayarak dağılmanın önüne geçiyor. Yalnız kendisi aynı zamanda 0-7 yaş aralığında bir çocuk gibi. Bu sebeple onu koşulsuz kabulle ama tutarlılıkla eğitecek bir ebeveyne ihtiyacı var. İşte egoyu eğitme görevine sahip olan kişiliğimizin bu parçasına da “self” (kendilik, öz) diyoruz.

Self (kendilik, öz) ilk olarak Jung arketiplerinden biri olarak kavramsallaştırıldığı için çok sayıda değişikliğe uğrayan dinamik bir kavram. Psikoloji literatürüne Jung tarafından kazandırılmış olan arketip kavramı Jung tarafından duygusal yönü oldukça güçlü olan evrensel düşünce biçimleri olarak tanımlanıyor. İnsanlığın ortak bilinçdışını oluşturan unsurlar olan arketiplerin etkileri bütün sanat eserlerinde görülüyor, bu eserler insanlığın ortak malı izlenimi veriyor. Arketipler her insanın yapısında var olan ve kalıtımsal olarak da nesilden nesile devam eden varoluşsal kodlar. İşte ego ve self arketipleri benliğin bütünleşmesinde çok önemli olan temel arketipler. Jung’a göre self arketipi (kendilik, öz) bir kişide bilinçdışı ve bilincin birleşmesini ve ruhun bir bütün olarak temsil edilmesini ifade ediyor.

Self (kendilik, öz), bilinçdışındaki diğer arketipleri ve arketiplerin bilince erişimini düzenleyerek örgütlüyor ve kişiliğin bütünleşmesini sağlıyor. Bir insanın kendisini uyum içinde hissedebilmesi kendilik ile ilgili. Kendilik genellikle orta yaşlarda gelişiyor çünkü kişilik ancak bu yaşlara gelindiğinde ortaya çıkıyor ve tam olarak gelişmiş ve bireyselleşmiş oluyor. Jung’a göre kendilik bilinç ve bilinçdışı olmak üzere her iki alana doğru uzanan bir yapıya sahip. Jung bu açıdan bilinç ve bilinçdışını birbirinin karşıtı ancak aynı zamanda da birbirini tamamlayan iki yapı olarak açıklıyor. Jung’a göre insan hayatının nihai amacı olan bireyleşme ve bütünleşme bilinç ve bilinçdışının entegrasyonu ile ilgili.

Jung bireyleşme sürecini, yaşamına ayrışmamış bir bütün olarak başlayan bebeğin gelişimsel olarak kişiliğindeki sistemlerin birbirinden ayrılması olarak ifade ediyor. Bütünleşme ise, bireyleşen kişinin kişiliğindeki birbirine zıt özelliklerin birleşmesini ve bu birleşmenin kendiliği (selfi) oluşturması sürecini ifade ediyor. Simya ile de yakından ilgilenen Jung bu sürecin simya ile çok benzerlik gösterdiğini söylüyor ve simyayı, madde ve ruhun bütünleşmesi, zıtların birliği ve ruhsal dönüşümün araştırmasını sunan bir bilim olarak tanımlıyor. Jung’a göre simyanın sembolleri, insanın iç dünyasının dış dünyadan ayrışmamış olan durumunu gösteriyor.

Özetleyecek olursak yalnızca egodan ibaret olmadığımızı, nihai hedefimizin ayrışmış parçalarımızı bütünleştirerek kendiliğimize yani özümüze ulaşmak olduğunu söyleyebilirim. Kendiliğin bu bütünlüğü sağlama hedefi, bireyselleşmeyi, kendini gerçekleştirmeyi yani insan-ı kamil olmayı içeriyor. Jung da zaten self (öz) kavramını doğu felsefesinden aldığını söylüyor. Jung’a göre yaşamın amacı olan self, bilinçdışında hem aşkın hem de içkin olarak duruyor. Kendiliğe ulaşma sürecinin birdenbire ve kolayca olmamasının sebebi de ego. Çünkü ego kendilikten çok daha önce orada oluyor. Ve bütünleşip kendiliğe ulaşmanın yolu da ego ile işbirliği yapmaktan geçiyor.

Jungian psikolojiyi benimsemiş bir psikolojik danışmanla çalışmak ve süreçle ilgili detaylı bilgi almak isterseniz bana ayselkeskin2004@yahoo.com e-posta adresinden ulaşabilirsiniz. Sevgiyle kalın.

Kaynaklar:

Akçakaya, Ü. (2021). Carl Gustav Jung’un Analitik Psikoloji Kuramı Temelli Psikoterapi Becerileri Eğitimi Ders Notları.
Kavut, S. (2020).Carl Gustav Jung: Kavramları, Kuramları ve Düşünce Yapısı Üzerine Bir İnceleme. Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (UKSAD), 6 (2), Kış, s. 681-695.

İlginizi çekebilir: Bağlantısal bütünsellik ve psikoloji: Yaşam, yaptığımız seçimlerdir

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp