X

Ego kelimesi sizin için pozitif bir anlama mı sahip, yoksa negatif mi?

Ego kelimesinin olumludan negatife ne çok kullanım alanı ve manası var. Sanırım biri egoyla ilgili konuşmaya başladığında iyi bir şey mi diyecek, yoksa kötüleyecek mi diye değişik bir merakla dinliyoruz. Peki ne bu ego, senin içindeki anlamı nerelerde dolaşıyor?

Düzenli katıldığım yoga felsefe gruplarında “hem-hem” yaklaşımını sıkça konuşuyoruz, yani hem dualitenin varlığını kabul etmek hem de dengeyi korumaya çalışma çabasını. Daha modern ve batılı bir yerden baktığımızda genelde karşımıza bir referans noktası çıkıyor. Bu noktanın bir yanındakilere negatif diğer yanındakilere pozitif diyoruz. Sayı doğrularında yaptığımızı, güzellik algımızda, entellektüel birikimlerde, beslenme alışkanlıklarımızda yani hayatımızda kullanıyoruz diyebiliriz. Daha bilge ve doğudan bir perspektifle baktığımızdaysa karşımızda net bir siyah beyaz ayrımının olmadığı grilerle dolu bir derya karşılıyor bizi. Yin-yang sembolünde olduğu gibi zıtlıkların dengeyi yarattığını, ikisinin de var olduğunu görüyoruz. Hangi yana gidersen git başta doğru olan yön, dengeden çıktığında yanlışlara yol açıyor ve tam tersi de muhtemel oluyor.

Ego kavramı kendi öz doğasına bakıldığında sadece “benlik” demek ama biz ona başka anlamlar da yüklüyoruz. Egoyla birlikte gurur, sahip olma, hırs, özgüven, çatışma, beceri, kibir gibi bir sürü nitelik çağrışıyor çünkü egonun kimlikler ve başarıyla çok derin bir ilişkisi var. Ego çevresindekilerle özdeşleştikçe bir yandan sertleşiyor bir yandan kırılganlaşıyor. Osho’nun Ego kitabında bahsettiği gibi “İnsanlar başka insanlarla özdeşleşir ve o zaman onlar kendileri için mutsuzluk yaratırlar. Onlar şeylerle özdeşleşirler. O zaman onlar o şey kaybolduğunda mutsuz olurlar. Özdeşleşmek mutsuzluğun kökteki nedenidir. Ve her özdeşleşme zihinle özdeşleşmedir.

Bazen kendimizde sevdiğimiz bir özelliğimizle özdeşleşmek bile kimi zamanlarda ve durumlarda bizi samimiyetten koparıp otomatik pilota geçirebiliyor; çünkü “analiz etmek zihnin yoludur, kucaklamak ise kalbin. Zihin tüm hastalıkların sebebidir ve kalp de tüm şifaların kaynağıdır”. Peki bizim için neredeyse tüm spiritüel yaklaşımların öğütlediği gibi zihni sadece ihtiyacımız olduğunda kullanmak ve hayatı kalpten yaşamak ve hatta varlık halini deneyimlemek mümkün mü?

Kimlikler bir yana başarı algımız da zihinsel olduğu gibi hem de aslında toplumun yani başkalarının belirlediği kriterlerden oluşuyor. Osho’nun dediği gibi “Başarı düşüncesi, başarılı olmak zorunda olman, insanlığın başına gelmiş en büyük felakettir. Başarı demek rekabet etmek zorunda olman, adil olsun olmasın fark etmeyen şekillerde mücadele etmek zorunda olman demektir. Başarı eylemlerinin niteliğini değiştirir, kötü araçları iyi araçlara dönüştürür.” Egoyu başarıyla beslemeye çalışırken dışarının beklentilerine göre hareket edip “ben”lik anlayışımıza gerçekten hizmet etmesini beklemek sanırım güzel bir ikilem örneği olabilir.

Bununla birlikte ortaya koyduklarımızla, yaptıklarımızla gelen ismin, ünün, başarının ve paranın kötü olduğunu söyleyemeyiz. Önemli olan egonun bu hediyelerle özdeşleşmemesidir. “Şayet onlar gelirse onlardan vazgeçmek gerekmez. Eğer gelirlerse bu iyidir, tadını çıkar. Ancak onların seni motive etmesine izin verme” yaklaşımı kendi öz doğamızla temasa geçip özgün ve gerçek benliğimizi bulmamızda bize destek olabilir. Aynı kitapta çok güzel bir etimoloji örneği İngilizce sezgi (intuition) kelimesi üzerinden veriliyor. Bu kelimenin kökü ders anlamına gelen tuition ile aynı deniyor. “Ders (tuition) dışarıdan öğretmenler tarafından verilir; sezgi (intuition) ise kendi doğan tarafından içeriden verilir. Yani kendi içinde kendi rehberine sahipsin”i hatırlatıyor. Bunu içtenlikle bildiğimizde artık dışarıdan gelen alkışlar, beğeniler ve takdir egomuz için çekiciliğini kaybediyor.

Ben egoya denge penceresinden bakmayı tercih ediyorum; yin ve yang, etkinlik ve eylemsizlik, ben ve biz. Hem her birimiz biricik ve özeliz hem de sıradan. Bu gerçeklerin bazısı egoya hizmet ederken diğerleri bizi egodan uzaklaşıyor. Sanırım denge de böyle bulunuyor, biraz farkındalıklı düzenli bir çalışmayla (abhyasa) biraz vazgeçmekle (vairagya). Bu iki kavramın desteğiyle egonun güçlü ve yumuşak yanlarını fark etmek mümkün oluyor. İyi ki ego var ki bu sabah yatağımızdan kalktık, bu yazıyı bu satıra kadar okumaya devam ettik. Ve iyi ki ego kayboluyor ki kalplerimiz eriyor, birbirine bağlanıyor ve birlik halini tadabiliyoruz.

Peki bu denge nasıl bulunuyor diye soracak olursak cevap meditasyon oluyor. İlla şu meditasyon, bu metod değil de zihni beslemeden yaşadıklarımızı sindirecek zamanı ve içsel alanı yaratmakla oluyor. “Sanki sürekli yemek yemeye devam edip bedene acı çektirmek gibi, beden tarafından hazmedilmeyen besinlerin zehirli olması gibi” biz de sürekli zihnimize duyularımız aracılığıyla bir şeyler sokuyor ve özümsemesine yeteri kadar zaman ayırmaya özen göstermiyoruz. Oysa hayatlarımızda yıldızları izlediğimiz, kuşları dinlediğimiz, bir yastık üzerinde oturup gözlerimizi kapatıp içimize döndüğümüz o “edilgen boşluklar” o kadar kıymetli ki. O boşluklar sayesinde özgür seçimlerimiz ortaya çıkıyor.

O özgür seçimlerle sağlıklı bir egoya sahip olup “ben” diyebiliyoruz. O “ben”in sınırlarını, potansiyelini, gücünü görüyor ve oradan sağlıklı bir “biz” algısına yöneliyoruz. Her şeyin bir vakti olduğu gibi bazen sıralaması da oluyor. İşte bu yolda yürürken hem egoyla besleniyoruz hem de zamanı geldiğinde ondan vazgeçiyor, öyle yükseliyoruz.

*Beni ego konusunda tekrar düşündüren ve tatlı hikayelerle başka açılardan bakmama destek olan kitap için bu linke bakabilir, benimle paylaşmak istediklerin olursa bana Instagram hesabımdan ulaşabilirsin.

Kitap linkleri için https://saykitap.com/ego ‘yu kullanabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Kabulün karşıtı direnç: Son günlerde neye direniyor olabilirsiniz?

Seza Aslanbaş: ODTÜ Siyaset Bilimi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun olduktan sonra 7 yıl kurumsal şirketlerde satış planlama ve pazarlama departmanlarında çalıştım. 2013 yılında dışarıdan her şey güzel görünürken sıkışmış hissettiğim ve hayatıma anlam aradığım zamanlarda meditasyonla tanıştım. Bireysel dönüşümüme katkısını gördükten sonra bu bilgileri daha çok öğrenmek, aktarmak ve paylaşmak için Türkiye ve Hindistan’da farklı hocalarla çalıştım ve hala çalışmaya devam ediyorum. 2016'dan beri zihnen bildiklerimizi kalpten hatırlamak niyetiyle meditasyon temelli bireysel seanslar, atölyeler ve grup çalışmaları yapıyorum. Aldığım farklı eğitimlerle kendi yolculuğumda bana iyi gelenleri birleştirerek bazen paylaşımlarla bazen hareketle bazen de sessizlikle farkındalığımızı destekleyecek alanlar sunuyorum. Online ve yüzyüze yaptığım çalışmalar hakkında bilgi almak ya da sadece tanışalım istersen bana seza.aslanbas instagram hesabımdan veya sezaaslanbas@gmail.com'dan bir merhaba diyebilirsin. Çokça sevgiler.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale