X

Eğitimciler depremden sonra sınıflarına gelen misafir öğrencilere nasıl yaklaşmalı?

Ülkemizde yaşanan 10 ili ve çevresindeki pek çok bölgeyi fiziksel olarak etkileyen ama hepimizi psikolojik ve duygusal olarak olumsuz hislerle, düşüncelerle baş başa bırakan yıkıcı depremin ardından tüm şehirlerde çeşitli alanlarda düzenlemeler yapıldı. Eğitim kurumları da bu düzenleme yapılan alanların başında geliyor. Deprem bölgelerinde yaşayan ve depremin olumsuz sonuçlarından etkilenen öğrencilerin farklı okullara tayin edilmesinin ardından, yeni eğitim-öğretim dönemi başlamış oldu. Bu beklenmedik değişim, birçok öğrencinin yanı sıra misafir öğrencilere nasıl bir sınıf ortamı sunulması ve sınıf düzenini sağlamak için ne yapılması gerektiğinden emin olamayan pek çok öğretmen için de stresi ve kaygıyı da beraberinde getiriyor.

Sürecin en iyi şekilde ilerlemesini sağlamak ve sınıf içindeki dinamiği mümkün olduğunca bozmadan, pozitif bir atmosfer yaratarak eğitim-öğretime devam etmek için öğretmenlere büyük sorumluluk düşüyor. Hem yeni gelen öğrencilerin hem de halihazırda sınıfta bulunan öğrencilerin kaynaşmasını sağlamak ve yaşanan yıkıcı deprem sonrasında tüm öğrencilerin deneyimlediği olumsuz duygu ve durumlarla baş etmeyi kolaylaştırmak için eğitmenlerin fazlasıyla hassas davranmaları gerekiyor.

Bu süreçte misafir öğrencilerle iletişimlerini geliştirirken sınıf içerisindeki atmosferi iyileştirebilecek öneriler öğretmenlere yardımcı olabilir. Eğer siz de bir eğitimci olarak sınıfınızda deprem bölgesinden gelmiş misafir öğrencileri ağırlıyorsanız şu ipuçları işinize yarayabilir:

  • Öncelikle sınıfınızdaki öğrencileri yeni gelecek sınıf arkadaşları hakkında bilgilendirin. Mümkünse vakit kaybetmeden bu bilgilendirmeyi öğrencilerin velileri için de yapın, çünkü çocuklar aile ortamındaki söylemleri, tutumları, davranışları da okulda yansıtma eğilimindedirler; özellikle de küçük yaş grupları. Bu nedenle ailelerin de sizinle benzer bir yaklaşımda olmaları çok önemli. Sürecin devamında aranıza katılabilecek olası yeni öğrenciler olabileceğini de belirtmeyi unutmayın.
  • Öğrencilerinize yeni gelecek öğrencilerin birçok zorlukla karşılaştıklarını, bu nedenle onların kendilerini kötü hissedebileceklerini belirtin ve korkularını, endişelerini tetikleyecek sorular sormamaları gerektiğini anlatın. Deprem nasıldı, eviniz yıkıldı mı gibi tetikleyici soruların onlara iyi hissettirmeyeceğini açıklayın. Eğer küçük yaş grubu ile çalışıyorsanız bu hatırlatmaları daha sık yapmanız gerekebilir.
  • Misafir öğrencilerle birlikte tüm öğrencilere güvende olduklarını hissettirin ve ne zaman isterlerse sizinle konuşabileceklerini sık sık dile getirin. Paylaşımda bulunmak istediklerinde sizin onları dinleyecek olduğunuzu bilmek kendilerini daha rahat hissetmelerini sağlayabilir.
  • Anlatmak istemeyen öğrencileri zorlamayın; sadece dinlemek için her zaman hazır olduğunuzu belirtin ama konuşmaları, kendilerini açmaları için ısrarcı olmayın. Çocukların da tıpkı yetişkinler gibi olup biteni sindirmek, kendi duygu ve düşüncelerini anlamlandırabilmek için zamana ihtiyaç duyduklarını unutmayın.
  • Deprem bölgelerinden gelen öğrencilerin tüm temel ihtiyaçlarının karşılandığından emin olun; barınma, yeme-içme, okul için gerekli malzemeler (kitap, defter, kırtasiye ürünleri vb.) Eğer karşılanmıyorsa bu konuyla ilgili okul yönetimini bilgilendirin ve gerekli desteğin alınmasını sağlayın.

  • Akran ilişkilerini güçlendirici diyaloglara ve aktivitelere önem verin. Çocukların sosyalleşmeleri ve akranları ile anlamlı paylaşımlarda bulunmaları için uygun atmosferi yaratmaya gayret edin. Misafir öğrencilerin kendilerini dışlanmış hissetmediklerinden emin olun; grup oyunları, ders dışı etkinlikler bu konuda yardımcı olabilir.
  • Akademik baskı yaratmamaya gayret edin. Hacettepe Üniversitesi’nden Doç. Dr Mustafa Öztürk, çocuklardaki stresi artırmamak ve okula dönüş sürecini kolaylaştırmak adına eğitsel beklentilerin azaltılması gerektiğine dikkat çekiyor.
  • Ege Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep Cihangir Çankaya da öğrencilerin derslerde anlatılanlara odaklanmalarının zaman alabileceğinin altını çiziyor ve öğrencilere odaklanmakta zorlanmalarının normal olduğunu hissettirmenin ama bir yandan da yeni şeyler öğrenmenin zihne iyi geleceğini belirtmenin önemli olduğunu söylüyor.
  • Öğrencilerin aidiyet duygusunu pekiştirmeye odaklanın. Çocukların kendilerini okula, yeni ortama ait hissetmelerini desteklemek için rutinlerden güç alın. Doç. Dr. Öztürk’e göre deprem sonrasında maruz kaldıkları yıkım ve kayıplarla mücadele eden çocukların okula yabancılaşmaması için rutinler oluşturmak en önem verilmesi gereken konulardan biri.
  • İyi bir gözlemci olun. Prof. Dr. Çankaya’ya göre bu süreçte öğrencileri gözlemlemek oldukça önemli. Dersleri takip etmekte, katılım göstermekte zorlanan, beklenenden daha endişeli ve mutsuz olan öğrencilerle ilgili okul psikolojik danışmanından destek alın.

Tüm bunların yanı sıra The National Child Traumatic Stress Network’un hazırlamış olduğu ‘Depremden Sonra Öğrencilere Yardım Etmek için Öğretmen Rehberi’nde yer alan ipuçları da bu süreçte sınıf yönetimini sağlamanıza ve tüm öğrencileriniz için en iyisini yapmanıza yardımcı olabilir:

  • Kendinize iyi bakın; bol su için, düzenli beslenin ve yeterli uyuyun. Siz iyi olmadığınız takdirde öğrencileriniz için de iyisini yapamazsınız. Bu nedenle kişisel ihtiyaçlarınızı karşılamaya önem verin.
  • Destek ağınızı oluşturun. İhtiyaç duyduğunuz konularda diğer öğretmenlerle iletişim halinde olun ve gerektiğinde sizin yerinize geçmelerini isteyin.
  • Düzenli molalar verin, kritik ve büyük kararlarınızı bu süreçte erteleyin ve kendinize çok fazla yüklenerek stresinizi artırmayın.
  • İş yükünüzü azaltın; ders planlarınızı değiştirin, daha yavaş akışlı planlar yapın ve yoğun değil keyifli içeriklere odaklanmaya çalışın.

  • Öğrencilerinizle düzenli iletişim kurun; duyguları hakkında konuşun, depreme dair endişelerini dinleyin ve doğru bilgiler aktarın; yanlış anlaşılmaları netleştirin.
  • Öğrencilerin kendi başa çıkma becerilerini geliştirmelerine ve kullanmalarına yardımcı olun. (Güvenilen bir yetişkinle konuşmak, arkadaşlarla oynamak, okumak, şarkı söylemek, dans etmek ya da sanat yapmak)
  • Sağlıklı alışkanlıkları teşvik edin; düzenli yemek, dinlenmenin önemi, su içme vb.
  • Hatırlatıcıları azaltın. Öğrencilerin depremle ilgili gereksiz hatırlatmalara maruz kalmamalarını sağlayın.
  • Sınıfınızda hoşgörüyü teşvik edin. Öğrencilerin başkalarının sıkıntılarına karşı duyarlı olmalarına yardımcı olun.

Ve son olarak sabırlı olmanız gerektiğini unutmayın. İçinde bulunduğunuz sürecin uzun sürecek bir yol olduğunu, iyileşmenin, haftalar, aylar sürebileceğini kendinize hatırlatın.

İlginizi çekebilir: Deprem sonrası çocuklarla nasıl iletişim kurulmalı?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale