Mevsim değişiklikleri, tıpkı doğa üzerinde olduğu gibi insan vücudu üzerindeki etkileriyle de kendilerini gösteriyor. Örneğin bahar, hem doğa hem de insanlar üzerinde canlandırıcı bir etki yaparken; kış yaklaşırken özellikle hayvanlar yaşam alanlarını, yuvalarını ve yiyeceklerini uzun sürecek kış mevsimine hazırlamak için çalışmalara başlıyor.
Kış mevsimi insan vücudu üzerinde de pek çok fiziksel etkisiyle birlikte, duygusal ve ruhsal değişiklikleri de beraberinde getiriyor. Kışın en gözle görülür etkilerinden biri olan kış depresyonuna başta uzmanlar tarafından şüpheyle yaklaşılmış olsa da; İrlanda nüfusunun %20’si, Hollanda nüfusunun ise %10’u gibi bir çoğunluğu etkisi altına alan bu durum artık psikolojik bir problem olarak kabul ediliyor.
Peki kış mevsiminin ruhsal durumumuz üzerindeki olumsuz etkileri hakkında neler biliyoruz ve bu durumlarla nasıl başa çıkabiliriz?
Kış aylarında intihara daha mı meyilliyiz?
Kış aylarında azalan güneş ışığı ve soğuyan havaların ekstrem davranışlara yol açarak intihar vakalarının arttığına dair genel bir inanış mevcut olsa da, yakın dönemde yapılan pek çok araştırma bu fikre meydan okuyor. Aralık ayı intihar vakalarının en az göründüğü ay olarak karşımıza çıkarken; genel kanının zıttı olarak ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde bu oran artış gösteriyor.
Her ne kadar bilim insanları bu durumun sebebini kesin olarak çözememiş olsa da, bahar ayları ve kış aylarındaki farkla ilgili birkaç fikir mevcut. İlkbahar mevsiminde intihar vakalarında görülen artış söz konusu olduğunda; negatif duygularının etkisi altında kalan risk grubundaki kişilerin yeniden canlanış ve yeni fırsatlar olarak tanımlanan bahar mevsiminin gelişini duygusal olarak kaldıramıyor oluşu gerekçe olarak gösterilebilir. Diğer yandan Aralık ayında bu oranın düşmesinin sebebi, intihara meyilli kişilerin sevdikleriyle “son bir yılbaşı” geçirme isteği ve bu keyifli dönemde sevdiklerini kendi acılarıyla baş başa bırakmak istemiyor olmaları olabilir.
Kış depresyonu gerçek mi?
Kış aylarında intihar eğilimi oranının diğer aylara oranla daha az olması, ne yazık ki bu aylarda genel ruh halimiz ve modumuzun düşüyor olmasından bağımsız olarak işliyor. 1984 yılında Norman E. Rosenthal ve arkadaşları tarafından keşfedilen mevsimsel depresyon (Seasonal affective disorder), mevsim geçişlerine bağlı olarak gözle görülür bir mod değişikliğinin yanı sıra enerji düşüklüğü, uyku bozuklukları, depresif hislerle tanımlanıyor. Kış aylarında güneş ışığının azalmasına bağlı olarak yaşanan negatif duygular ise kış depresyonu olarak adlandırılıyor.
İlginizi çekebilir: Kış depresyonundan kolayca kurtulabilmenin yolları
Kış aylarında günlük ritm, serotonin ve melotonin değişiklikleri
Bilim insanlarına göre kış depresyonuna kapılıp kapılmayacağımıza etki eden 3 faktör bulunuyor. Sirkadyen ritm yani günlük ritmimiz kısalan günlere uyum sağlayamadığında yaşadığımız uyku bozuklukları, kısa vadede gerginlik, uzun vadede ise depresyonla sonuçlanabiliyor. Azalan güneş ışığı ile birlikte düşen serotonin seviyesi ise depresyonun en önemli faktörlerinden biri olarak görülüyor. Son olarak kış aylarında azalan güneş ışığı, vücutta melotonin üretimini düşürürken depresyona olan yatkınlığımız da artıyor.
İlginizi çekebilir: Soğuk günlere özel mutluluk önerileri
Pozitif düşünce ile depresyondan kurtulmamız mümkün mü?
Siz kendinizi negatif duygu ve düşüncelere kaptırmışken yakınınızdakiler sizi pozitif düşünmeye ya da olaylara daha iyimser bir bakış açısıyla yaklaşmaya teşvik ediyorlarsa, belki de onları dinlemenin vakti gelmiş olabilir.
Araştırmalara göre olumlu düşünmek ile ruhsal ve fiziksel sağlığımız arasında pozitif bir ilişki bulunuyor. Yani kendimize geleceğe umutla bakmak konusunda izin vermek ve negatif düşüncelerden kurtulmak; gerçek problemlerimizin üstesinden gelmek için ihtiyaç duyduğumuz enerjiyi daha çabuk toparlamamızı sağlıyor. Sonuç olarak problemimiz ne olursa olsun zihniyetimizi değiştirerek problemlerimizin gidişatını değiştirmek konusunda düşündüğümüzden daha fazla güce sahibiz.
İlginizi çekebilir: Pozitif düşünce neden önemlidir?
Peki kışı daha mutlu geçirmek için neler yapabiliriz?
Kötü hissetmenizin sebebi her ne olursa olsun, birkaç küçük pratiği alışkanlık haline getirerek kendinizle kurduğunuz duygusal bağı güçlendirmeniz ve negatif duygularınızdan kalıcı olarak kurtulmanız mümkün.
Minnettar olun. Kendiniz ve hayatınızla ilgili olumlu noktalara odaklanmak, vücudunuzdaki dopamin ve serotonin salgısını arttırırken, daha iyi hissetmenize yardımcı olacaktır.
Duygularınızı isimlendirin. Yaşadığınız negatif duyguları isimlendirmek, korku dolu bir belirsizlik aşamasından aktif kendine dönüş aşamasına geçmenizi sağlarken; adını bildiğiniz duygularla karşılaşmak kontrolün sizde olduğu hissini güçlendirecektir.
Karar verin. Eğer seçim yapmakta zorlanıyorsanız, belki sonucu çok da düşünmeden karar vermenin zamanı gelmiştir. Böylelikle “ya şöyle olursa..” gibi kesinliğinden asla emin olamayacağınız düşüncelerle boğuşmaktan da kurtulabilirsiniz.
Fiziksel temas kurun. Sarılmak, öpmek… Fiziksel temas kurmak, duygusal bağlılık ve aidiyet duygunuzu arttırarak hem ruhsal hem de fiziksel durumunuzu daha iyiye taşımanızı sağlayacaktır.
Kaynak: PsychologyToday