İlkel zamanlardan günümüze dek ebeveynlik birçok toplumda anneye yüklenen bir sorumluluk olarak görüldü. Toplumlar oldukça ataerkil; karar ve hak sorumluluğu erkeğin üzerinde olacak şekilde ve de oldukça maskülen şekillendi. Yani kadının söz hakkı yoktu, ancak sorumluluğu vardı. Bu durum ebeveynliğe de yansıdı.
Çocuğu biyolojik olarak taşıyan kadından, çocuk doğduktan sonra her anlamda çocuğun sorumluluğunu taşıması beklendi. Bu durumun bizim ülkemize özgü olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak ebeveyn rollerindeki eşitsizlik birçok toplumda sık sık görülen bir durum. Bunun kökeninin evrimsel olarak geliştiğini öne sürenler var. Ancak, durum böyle olsa dahi insanlar öğrenebilen, davranış/alışkanlık değiştirebilen varlıklar. Bu nedenle bu gibi gerekçelerin arkasına sığınmak belirli teorilerden fayda sağlamaya çıkıyor.
İlkel dönemlerde, insanlar hala doğada yaşam sürerken, kadın gerek biyolojik ve fizyolojik elverişsizlik, gerekse hamilelik döneminde korungan olması gerektiği için; avlanmak, aile bireylerini korumak gibi görevler erkeğin aldığı sorumluluklardı. Bu nedenle erkeğin görevi korumak ve ailenin geçimini sağlamak idi. Ancak tarım devriminden başlayarak, göçebe hayattan yerleşik hayata geçilmesi ve daha sonra da sanayi devrimi ile birlikte kademe kademe cinsiyet rollerinin gereksinimi azaldı.
İnsanlar artık doğada yaşamıyor, kadın ve erkek arasındaki bedensel güç farkının hayatta kalma anlamında bir önemi de kalmadı. Bu nedenle, halen erkek ve kadının belirli cinsiyet rolleri çerçevesinde davranmasını beklemek hiç de mantıklı gelmiyor kulağa. Bugün birçok iş cinsiyet fark etmeksizin gerçekleştirilebiliyor.
Konu ebeveynliğe geldiğinde de aynı durum geçerli. Kadınlar biyolojik olarak hem çocuğu taşıma, hem de emzirme göreviyle sorumlu oldukları için kadınların çocuklar üzerinde daha çok sorumluluğa sahip olduğu düşünülüyor. Fakat, durum hiç de böyle değil. Kadının hayatından uzak kalmaması, kariyerine dönebilmesi, çocuk yetiştirirken kendinden ve hayatından vazgeçmemesi adına ebeveynlikte adaletli dağılım oldukça önemli bir husus. Aynı zamanda, çocukların ebeveynlerle sağlıklı ve güvenli bağlar kurabilmeleri için her ebeveynin çocukla iletişim halinde olması önemli. Çocukla tüm zamanı anne geçirirken, çocuğun bütün sorumluluğu anneye yüklenmişken; çocuğun babadan çok anneye yakın olması oldukça normal. Ebeveyn-çocuk ilişkisinin kuvvetlenmesi için kuvvetli iletişim ve paylaşım şart. O nedenle de iki ebeveyn de çocukla zaman geçirmeli, paylaşımda bulunmalı ve çocuğun sorumluluğunu taşımalı.
Önemli olan husus her çiftin kendilerine uygun, adaletli yöntemi bularak sorumluluk paylaşımı yapmasıdır. Her partnerin yaşam stili, yapabildikleri, hoşlandığı şeyler farklı olabilir. Bu nedenle her çift kendi arasında konuşarak bu paylaşımı yapmalıdır.
İlginizi çekebilir: Yeni nesil ebeveynlik: Babaların da duyguları vardır