X

Ebeveynlikte cinsiyet mitleri: Baba çalışmalı, anne çocukla mı ilgilenmeli gerçekten?

İlkel zamanlardan günümüze dek ebeveynlik birçok toplumda anneye yüklenen bir sorumluluk olarak görüldü. Toplumlar oldukça ataerkil; karar ve hak sorumluluğu erkeğin üzerinde olacak şekilde ve de oldukça maskülen şekillendi. Yani kadının söz hakkı yoktu, ancak sorumluluğu vardı. Bu durum ebeveynliğe de yansıdı.

Çocuğu biyolojik olarak taşıyan kadından, çocuk doğduktan sonra her anlamda çocuğun sorumluluğunu taşıması beklendi. Bu durumun bizim ülkemize özgü olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak ebeveyn rollerindeki eşitsizlik birçok toplumda sık sık görülen bir durum. Bunun kökeninin evrimsel olarak geliştiğini öne sürenler var. Ancak, durum böyle olsa dahi insanlar öğrenebilen, davranış/alışkanlık değiştirebilen varlıklar. Bu nedenle bu gibi gerekçelerin arkasına sığınmak belirli teorilerden fayda sağlamaya çıkıyor.

İlkel dönemlerde, insanlar hala doğada yaşam sürerken, kadın gerek biyolojik ve fizyolojik elverişsizlik, gerekse hamilelik döneminde korungan olması gerektiği için; avlanmak, aile bireylerini korumak gibi görevler erkeğin aldığı sorumluluklardı. Bu nedenle erkeğin görevi korumak ve ailenin geçimini sağlamak idi. Ancak tarım devriminden başlayarak, göçebe hayattan yerleşik hayata geçilmesi ve daha sonra da sanayi devrimi ile birlikte kademe kademe cinsiyet rollerinin gereksinimi azaldı.

İnsanlar artık doğada yaşamıyor, kadın ve erkek arasındaki bedensel güç farkının hayatta kalma anlamında bir önemi de kalmadı. Bu nedenle, halen erkek ve kadının belirli cinsiyet rolleri çerçevesinde davranmasını beklemek hiç de mantıklı gelmiyor kulağa. Bugün birçok iş cinsiyet fark etmeksizin gerçekleştirilebiliyor.

Konu ebeveynliğe geldiğinde de aynı durum geçerli. Kadınlar biyolojik olarak hem çocuğu taşıma, hem de emzirme göreviyle sorumlu oldukları için kadınların çocuklar üzerinde daha çok sorumluluğa sahip olduğu düşünülüyor. Fakat, durum hiç de böyle değil. Kadının hayatından uzak kalmaması, kariyerine dönebilmesi, çocuk yetiştirirken kendinden ve hayatından vazgeçmemesi adına ebeveynlikte adaletli dağılım oldukça önemli bir husus. Aynı zamanda, çocukların ebeveynlerle sağlıklı ve güvenli bağlar kurabilmeleri için her ebeveynin çocukla iletişim halinde olması önemli. Çocukla tüm zamanı anne geçirirken, çocuğun bütün sorumluluğu anneye yüklenmişken; çocuğun babadan çok anneye yakın olması oldukça normal. Ebeveyn-çocuk ilişkisinin kuvvetlenmesi için kuvvetli iletişim ve paylaşım şart. O nedenle de iki ebeveyn de çocukla zaman geçirmeli, paylaşımda bulunmalı ve çocuğun sorumluluğunu taşımalı.

Önemli olan husus her çiftin kendilerine uygun, adaletli yöntemi bularak sorumluluk paylaşımı yapmasıdır. Her partnerin yaşam stili, yapabildikleri, hoşlandığı şeyler farklı olabilir. Bu nedenle her çift kendi arasında konuşarak bu paylaşımı yapmalıdır.

İlginizi çekebilir: Yeni nesil ebeveynlik: Babaların da duyguları vardır

Beyza Alımcı: Klinik Psikolog Beyza Alımcı, 2017 yılında Bilkent Üniversitesi Psikoloji bölümünden Yüksek Şeref dereces ile mezun oldu. Üniversite eğitimi süresince Psikoloji'nin değişik alanlarında dersler aldı. Bilkent Üniversitesi Gelişim Psikolojisi laboratuarlarında üniversite 2.sınıftan itibaren araştırma asistanlığı yaptı, çocukların bilişsel gelişimi üzerine çeşitli projelerde yer aldı. Üniversite eğitimi sırasında Tilburg Üniversitesi'nde erasmus yapmaya hak kazanarak bir dönemini orada okudu. Stajlarını Ankara İlkadım Anaokulu'nda ve Mina Sera Aldan Hastanesi Psikiyatri servisinde tamamladı. Lisans tezini annelerin hikaye okurken kullandıkları dilin, çocukların dil gelişimi üzerindeki etkisi ile ilgili bir araştırma ile yaptı. 2018 senesinde Utrecht Üniversitesi Klinik Psikoloji bölümünden mezun oldu. Yüksek lisans eğitimi sırasında Bilişsel Davranışçı Terapiler, Yas ve Psikotravma, Mindfulness odaklı Terapiler, Anksiyete ve Hastalıkları üzerine çeşitli dersler aldı. Yüksek Lisans tezini Pozitif Klinik Psikoloji alanında "Hayattaki anlam ve yaşam doyumu" ile ilgili olarak yaptı. Yüksek Lisans sırasında Amsterdam Üniversitesi'nde "Şema Terapi ve Şema Terapi'de Sağlıklı Yetişkin" konularını çerçeveleyen bir araştırmada görev aldı. 2018 Temmuz ayında Hollanda'da Kristen Neff ve Christopher Germer'ın eğitmen olduğu "Öz-Şefkatli Farkındalık" eğitimine katıldı. 2018 senesinde ISST onaylı Şema Terapi teorik eğitimini tamamlayarak sertifikasyonunu aldı. Şu anda Ankara'da RENGE psikoterapi merkezinde psikoterapi hizmeti, DİATA klinikte Uzm.Dyt.Merve Demir ile birlikte psiko-diyet uygulaması ve aynı zamanda yeme bozuklukları üzerine psikoterapi hizmeti, aynı zamanda Ankara dışındaki danışanlara da online olarak psikoterapi hizmeti vermektedir. Sağlığın bir bütün olduğuna inanan Beyza Alımcı; terapilerinde, danışmanlıklarında beden, ruh ve zihin bütünlüğünü dikkate almaktadır. https://www.beyzaalimci.com/
İlgili Makale