X

Ebeveynlerin işini kolaylaştıran bebek odaklı girişimler

Günümüzün hızlı dünyası, sevgi ve şefkat dolu ebeveynlerin karşısına sürekli olarak değişen bir zorluklar bütünü çıkarıyor. Bunun sonucunda da ebeveynler ne yazık ki çocukları için yeterli olamadıklarını düşünebiliyorlar. Teknoloji ve inovasyon ise ebeveynlerin işini kolaylaştıran ve bebeklerin gelişimini daha sağlıklı bir şekilde destekleyen çözümlerin geliştirilmesini sağlıyor.

Wellness odaklı yaklaşımlar ve teknolojik yenilikler, hem ebeveynlerin yaşam kalitesini yükseltiyor hem de bebeklerin fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişim süreçlerine katkı sunuyor. Bu yazımızda, ebeveynlerin omuzlarındaki yükü hafifleten ve bebek bakımına yeni bir soluk getiren beş girişimi derinlemesine inceliyoruz.

ByHeart

2016’da kurulmuş olan ByHeart, dünyanın en iyi bebek mamasını üretme misyonuyla ön plana çıkıyor. Bu girişim, bebek beslenme sektöründe kritik bir kapıyı aralıyor.

ByHeart, bilimsel araştırmalara dayanan ve doğallığı merkeze koyan bir mama formülü geliştiriyor. Anne sütüne en yakın formülü sunma hedefine sahip olan girişim, bebeklerin sağlıklı bir şekilde gelişmesini ve büyümesini destekleyecek en kaliteli içerikleri bir araya getiriyor. Girişimin klinik olarak test edilmiş organik maması, GDO’suz ve temiz içerikli yapısıyla dikkat çekiyor. Ayrıca, bu mamada palm yağı, yapay büyüme hormonları, mısır şurubu ve gluten gibi bebek sağlığına zarar verebilecek malzemeler de bulunmuyor. Mamada anne sütünde bulunan ve bebeğin büyümesini ve sindirimini destekleyen bir protein olan alpha-lac bulunuyor. Bununla birlikte, bağırsak sağlığını ve bağışıklık sistemini destekleyen laktoferrin isimli protein ve sindirimi kolaylaştıran kısmen hidrolize proteinler de mamada yer alıyor. Girişimin maması tek seferlik satın alınabildiği gibi abonelik sistemine de dahil olunabiliyor. Abone olan ebeveynlere her 28 günde bir bebeğin beslenme durumuna bağlı olarak 4 veya 6 konserve mama gönderiliyor. Girişim, hem bebeğini mamaya alıştırmak isteyen hem de sütü az gelen ebeveynlere hitap ederek mucizevi formülünü ücretsiz bir şekilde kargoluyor.

Seri C finansmanda bulunan ByHeart, bu yıl düzenlediği yatırım turunda 95 milyon dolarlık bir yatırım alarak toplam fon miktarını 277 milyon dolara ulaştırdı. Girişim, geliştirdiği formül ile yenidoğanlar için mamanın kötü olduğu fikrini zihinlerden silmeyi amaçlıyor.

Owlet

2012 kuruluşlu Owlet, bebek sağlığını her zaman takip etmeye olanak tanıyan bir teknoloji geliştiriyor. Bu girişim, ebeveynlerin kritik sağlık göstergelerine anında ulaşmasına yardımcı olarak kritik bir bilgilendirici rolü oynuyor.

Owlet, geliştirdiği akıllı çorap ile ön plana çıkıyor. Bu ürün, bir bebek monitörü olup ebeveynlere bebeklerinin sağlıklarıyla ilgili pek çok bilgi veriyor. Bu bilgiler arasında kalp atış hızı, oksijen seviyesi ve uyku düzeni gibi kritik göstergeler yer alıyor. Ebeveynler, App Store ve Google Play aracılığıyla indirilebilen Owlet Care uygulaması sayesinde bebeklerinden ne kadar uzakta olurlarsa olsunlar bu verilere gerçek zamanlı olarak ulaşabiliyorlar. Bu uygulamaya aynı anda üç farklı cihazdan erişilebiliyor olması iki ebeveynin de işini kolaylaştırıyor. Girişim, akıllı çorabına ek olarak gece görüşü bulunan bir bebek kamerası da geliştiriyor. Ebeveynler, bu kamera sayesinde bebeklerini izleyip sesleri duyabiliyorlar.

Yapılan araştırmalar, bebekleri bir yaşına gelene kadar ebeveynlerin ortalama 133 gece uyku kaybı yaşadığını vurguluyor. Toplam fon miktarı 263.8 milyon dolar olan Owlet ise ebeveynlere takip kolaylığı sağlayarak uykusuzluğun önüne geçiyor.

Happiest Baby

Görsel: happiestbaby.com

2001’de kurulmuş olan Happiest Baby, bebek dünyasında en kritik konu olan uyku düzenine odaklanıyor. Bu girişim, bebeklerin uyku düzenini optimize etmek için çözümler geliştiriyor.

Happies Baby, birçok ürün geliştirse de SNOO isimli yenilikçi beşiğiyle ön plana çıkıyor. SNOO, bebeklerin daha huzurlu bir uyku deneyimi yaşamasını sağlıyor. Bebeklerin doğal uyku alışkanlıklarını destekleyen bu teknoloji, sallama ve beyaz gürültü gibi yöntemlerle bebekleri sakinleştiriyor. Bu sayede, hem bebeklerin hem de ebeveynlerin uyku düzeni iyileştiriliyor. SNOO, her gece bebeklerin uykusuna ekstra 1-2 saat ekliyor ve bebeklerin en sevdiği yer olan rahimdeki sesleri ve hareketleri taklit ederek ağlama ihtimalini azaltıyor. Bunlarla birlikte, ebeveynler girişimin mobil aplikasyonu sayesinde bebeklerinin günlük uyku raporlarına ve bebek sağlığına dair ipuçlarına ulaşabiliyorlar. Girişim, SNOO’nun yanında uyku tulumları ve akıllı beşiğe takılmalık oyuncaklar da satıyor.

Seri C finansmandaki Happies Baby, 2021’de düzenlediği yatırım turunda 45 milyon dolarlık bir yatırım alarak toplam fon miktarını 79 milyon dolara ulaştırdı. Bebekler, bu girişimin teknolojisi sayesinde 9 saate ulaşan kaliteli uykular çekebiliyorlar. Bu sayede, hem ebeveynler hem de bebekler huzura kavuşuyor.

Nanit

2014 kuruluşlu Nanit, son teknolojilerden yararlanarak ebeveynlere çocuklarını takip etme fırsatı sunuyor. Bu girişim, temelde bebeklerin uyku kalitelerine odaklanarak ebeveynleri pek çok konuda bilgilendiriyor.

Nanit, bebek izleme konusunda uzmanlaşmış bir girişim olup yapay zeka destekli kameralar üretiyor. Girişimin kamerası, ebeveynlere bebeklerini nerede olurlarsa olsunlar izleme fırsatı verirken bir yaşam rehberi görevi de görüyor. Kameradaki teknoloji sayesinde ebeveynler bebeklerin nefes alışverişlerini herhangi bir sensör olmadan inceleyebiliyorlar ve bebeklerinin uyku kalitesi hakkında detaylı bir analize ulaşabiliyorlar. Ebeveynlerin tüm bu kişiselleştirilmiş verilere ulaşabilmesi için kamerayla uyumlu mobil aplikasyonu cihazlarına indirmeleri gerekiyor. Bebek monitörü teknolojisine ek olarak, girişim bir solunum bandı da geliştiriyor. Bu bant, kamerayla uyumlu bir şekilde çalışarak bebeklerin nefes alıp verme hareketlerini algılıyor. Ayrıca, girişim hem gece lambası hem ses makinesi hem de ses monitörü görevi gören bir cihaz da üretiyor. Bu cihaz sayesinde bebeklerin uyku alışkanlıkları iyileştirilebiliyor ve tutarlı rutinler oluşturuluyor.

Seri C finansmanda bulunan Nanit, 2021’de düzenlediği yatırım turunda 25 milyon dolarlık bir yatırım alarak toplam fon miktarını 74.6 milyon dolara ulaştırdı. 20’den fazla ödüle sahip girişim, kullanıcı deneyimini daha da kişiselleştirecek teknolojiler geliştirmeyi hedefliyor.

Whirli

2018’de kurulmuş olan Whirli, sürekli satın almanın sürdürülebilir bir model olmadığını vurguluyor. Bu girişim, bir oyuncak şirketi olup ekonomik verimliliği artırmayı amaçlıyor.

Whirli, oyuncakları satmak yerine kiralama modeli sunuyor. Girişim, bebeklerin hızla büyümesi sonucunda pek çok oyuncağın işlevini kaybettiğini ifade ediyor. Bu gerçeği baz alan girişim, ebeveynlere çocuklarının yaşına göre oyuncak kiralama fırsatı sunuyor. Bu sayede, hem ebeveynlerin çevresel ayak izi azaltılmış oluyor hem de bebekler sürekli olarak yenilikçi oyuncaklara erişebiliyor. Aynı zamanda, ebeveynler bütçelerini koruyarak bebeklerinin zihinsel ve fiziksel gelişimine farklı oyuncaklar aracılığıyla katkı sağlıyorlar. Girişim, yenidoğandan sekiz yaşına kadar 10 tane yaş grubu için farklı oyuncak seçenekleri sunuyor. Ebeveynler, çocuklarının yaş grubunu seçtikten sonra bu gruba dahil olan oyuncakları inceleyebiliyorlar. İnceleme adımdan sonra da 1000’den fazla son moda oyuncak arasından seçim yapılarak kiralama süreci başlatılıyor. Kiralanan oyuncaklar, çocukların oynamayı bıraktığı vakte kadar tutuluyor. Daha sonra, artık sevilmeyen oyuncaklar iade edilerek yerine başka oyuncaklar alınıyor. Eğer bir oyuncağın sevilme süresi dolmuyorsa da bu oyuncak satın alınarak sonsuza dek saklanabiliyor. Girişimin ürünleri arasında puzzlelar, ahşap oyuncaklar, bebekler, pelüş oyuncaklar, kitaplar, aksiyon figürleri, STEM odaklı oyuncaklar ve arabalar gibi pek çok seçenek bulunuyor.

Whirli, 2020’de düzenlediği yatırım turunda 4 milyon euroluk bir yatırım alarak toplam fon miktarını 5.2 milyon euroya ulaştırdı. Girişim, oyuncak yığını arasında kaybolmadan hem doğayı hem de maddiyatını korumak isteyen ebeveynler için en ideal çözümü sunuyor.

Kaynak: TechRound, F6S, Crunchbase, Tracxn

İlginizi çekebilir: Çocuk sağlığına odaklanan girişimler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı: #KendineZamanAyır

Meme kanserinin kadınlar arasında en sık görülen kanser türlerinden biri olduğunu biliyor musunuz? Her yıl dünya genelinde milyonlarca kadın, meme kanseri ile mücadele ediyor ve bu mücadeleyi kazanabilmek için erken tanı, en önemli adım olarak karşımıza çıkıyor. Tüm dünyada her sene Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı olarak çeşitli organizasyonlar, eğitimler, etkinlikler çerçevesinde düzenleniyor ve bu sayede başta kadınlarda olmak üzere toplumun her kesiminde meme kanserine dair farkındalık yaratmak amaçlanıyor.



Meme kanserinde erken teşhis, hayat kurtarır

Yüksek oranda kadınlarda görülmesinin yanı sıra erkeklerde de görülebilen meme kanseri, memedeki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesiyle ortaya çıkıyor. Erken evre olarak bilinen 1. evreden başlayarak kanser, ileri evreler olan 3. ve 4. evreye kadar ilerleyebiliyor. Son evrelere doğru kanser, memeden hariç vücudun uzaktaki diğer organlarına da yayıldığından bu evrede yapılabilecek olan tek şeyin, kanserin ilerleme hızını yavaşlatmak olduğu biliniyor. Ancak, kanserin ilk evrelerde teşhis edilmesi, tedavinin başarı şansını önemli ölçüde artırıyor; bu nedenle erken tanı hayati öneme sahip.

Araştırmalar, vakalar ve uzman görüşleri gösteriyor ki; meme kanseri, ne kadar erken tespit edilirse, tedaviye yanıt o kadar iyi oluyor. Dolayısıyla Meme Kanseri Farkındalık Ayı, bireyleri meme kanseri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya yönlendirdiği ve erken teşhisin önemini vurguladığı için hem bu mücadeleyi veren kişiler hem de risk grubundaki diğer herkes için hayat kurtarıcı bir role sahip.

Peki, meme kanserinin risk faktörleri neler, fark edilebilir belirtileri var mı, erken tanı ne denli önemli, bireysel olarak birtakım adımlar atılması mümkün mü? Şöyle ki; genetik, yaşam tarzı, yaş, obezite, çeşitli rahatsızlıklar gibi değişkenler, ne yazık ki meme kanseri açısından risk faktörleri olarak değerlendiriliyor, ancak herkes için her bir faktör, risk oluşturmak zorunda değil. Dolayısıyla doğru bir yaklaşım benimsemek açısından uzman kontrollerinin önemi çok büyük.

Özellikle 30’lu yaşlardan itibaren düzenli olarak doktor kontrollerine gitmek, meme muayenesi yaptırmak ve meme ultrasonu çektirmek, meme kanserinin erken teşhis edilmesinde kritik rol sahibi. 40 yaş üstü kadınların mamografi çektirmesi de yine çok önemli. Çünkü, meme kanseri, birtakım ilk belirtilere sahip olsa da her zaman belirtilerle kendini göstermeyebilir. Öte yandan, memede şişlik veya kitle hissetme gibi her belirti de kanserin olduğu anlamına gelmeyebilir. Bu nedenle en doğru tanı ve teşhis için bir uzman kontrolünde ilerlemek her zaman en sağlıklısı.

Meme kanserinin ilk belirtilerini, risk faktörlerini, evrelerini, tanı yöntemlerini ve meme kanserine dair merak ettiğiniz daha pek çok konuyu Amerikan Hastanesi’nin web sitesinden detaylı bir şekilde okuyabilir, hem kendiniz hem de sevdikleriniz için bu konuda kapsamlı bilgi sahibi olabilirsiniz. Diğer yandan riski en aza düşürmek ve erken tanı ve tedavi şansını artırmak için sağlığınızın kontrolünü hemen elinize alabilir; kendi kendine meme muayenesi yapmayı öğrenebilirsiniz. Bunun için ilk yapmanız gereken; kendinize zaman ayırmak.



Hayat kurtaran bir çağrı: #KendineZamanAyır

Amerikan Hastanesi, Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nda #KendineZamanAyır diyerek farkındalık yaratan bir çağrıda bulunuyor. Günümüzün yoğun temposunda, çoğu zaman kendimize zaman ayırmayı ihmal ediyoruz; oysa ki sağlığımız söz konusu olduğunda atmamız gereken en önemli adım, kendimizi dinlemek, bedenimizdeki değişiklikleri fark etmek. Kendimize ayırdığımız bu zamanlarda ayda 1 kez yapacağımız kendi kendine meme muayenesi ve yılda 1 kez düzenli doktor kontrolü ile sağlığımız için büyük bir fark yaratabiliriz.

Siz de sağlığınızı korumak için sadece Ekim ayında değil, her ay düzenli olarak kendinize ayırdığınız zamanda meme muayenenizi yapabilir, yılda 1 kez doktor kontrolüne giderek ileride karşılaşabileceğiniz olası sağlık sorunlarını önleyebilirsiniz. Kendi kendine meme muayenesi nasıl yapılır, öğrenmek içinse yine Amerikan Hastanesi’nin web sitesini ziyaret edebilir veya aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz.

Unutmayın; erken teşhis hayat kurtarır. Kendinize değer verin, kendinize zaman ayırın.

*Bu yazı Amerikan Hastanesi katkılarıyla hazırlanmıştır.





Saç kurutma ve şekillendirmede devrim yaratan bir yenilik: Dyson Supersonic Nural™

Teknolojinin hayatımızın her alanına dokunduğu yadsınamaz bir gerçek. Gelişen teknoloji, varlığını yaşamın her köşesinde hissettirmeye devam ederken gün geçtikçe işlerimizi daha da konforlu hale getiriyor. Anahtarsız çalışan arabalar, uzaktan kontrol edilebilen beyaz eşyalar, kapağını açmadan içini aydınlatan buzdolapları ve daha nicesi ile günlük işlerimizi çok daha hızlı ve pratik şekilde halledebiliyoruz. Peki ya daha fazlası olsa? Bu gelişen teknoloji yaşamlarımızı kolaylaştırmakla kalmayıp bizi daha iyi tanısa, kişisel tercihlerimizi daha iyi yansıtsa? Tıpkı sıkça gittiğimiz restoranda daha sipariş vermeden favori yemeğimizin hazırlanmaya başlaması ya da kuaförümüzün bize en çok yakışan saç kesimini hatırlaması gibi… İşte hem gelişen teknolojiyi kullanan hem de tercihlerimizi çok iyi tanıyan çığır açıcı akıllı bir saç kurutma makinesi artık bizimle: Dyson Supersonic Nural™.



Dyson’ın en akıllı saç kurutma makinesi Dyson Supersonic Nural™, aynı zamanda Dyson’ın en yeni şekillendirme teknolojisine sahip. Akıllı sensörleri sayesinde ısıyı ve hava akımını otomatik ayarlayan, saç derisini koruyan, ısı hasarını önleyen ve saç parlaklığını artıran, tüm bunları aşırı ısı olmadan yapabilen ve hızlı kurutma sağlayan Dyson Supersonic Nural™, saç bakım rutinlerinin yeni vazgeçilmezi olmaya aday. Üstelik uzun-kısa, kıvırcık düz, hiç fark etmez, her saç tipinin favorisi olacak. Bu kişiselleştirilmiş teknolojiyi kullanmanın saçlarınıza ve hayatınıza nasıl katkı sağlayacağını merak ediyorsanız, işte bilmeniz gerekenler:

Akıllı sensörler sayesinde saçınızı ve saç derinizi korur

Günlük saç bakım rutinimizde, en sık kullandığımız yardımcılardan biri şüphesiz ki saç kurutma makineleri. Ancak her gün -hatta bazen günde birkaç kez- yüksek ısıya maruz kalan saçların yıpranması kaçınılmaz. Aşırı ısı, sadece saçlarınıza değil saç derisine de zarar verir, saç tellerini yıpratarak saçın doğal parlaklığını kaybetmesine neden olur. Dyson Supersonic Nural™ akıllı sensörleri sayesinde saç derisine ve saç tellerine zarar vermeyen bir bakım sunuyor.

Kapsül aydınlatması, hava akımının sıcaklığını göstererek; mevcut ısı ayarını fark etmeniz için soğuk maviden canlı kırmızıya renk değiştiriyor. Saç derisi koruma modu aktifleştirildiğinde, Time of Flight sensörünü kullanarak mesafeyi ölçüyor ve ısıyı otomatik olarak ayarlıyor. Yani, saçınıza yaklaştıkça ısıyı düşürüyor. Bu sayede nem dengesini koruyarak saç direncini artırıyor ve saçın doğal parlaklığını ve rengini koruyor. Size de her zaman harika görünen saçlarla hazırlanıp evden çıkmak kalıyor.

Duraklatma algılama özelliği ile siz durduğunuzda makineniz de durur

Şüphesiz ki çoğumuzun günlük rutininde pek çok duraklama anı var. Sabah evden çıkmak için hazırlanırken birden çalan bir telefon, yemek yaparken diğer odadan seslenen çocuklar, dizinin en heyecanlı yerinde kesilen elektrik… Hayatın içinden daha pek çok örnek verilebilir. Ve bir şekilde bu anlar hayatın doğal akışında yerini bulur geçer. Peki ya saç kurutma makinemiz de bizimle aynı anda duraklayıp, ritmimizi anlayarak aynı anda hareket etse nasıl olurdu?



İşte Dyson Supersonic Nural™ tam da bunu yapıyor. Duraklatma algılama özelliği sayesinde makineyi kullanmayı bırakıp bir yere koyduğunuzda, hareket algılayıcı ivmeölçer ile durumu fark ediyor. Ve otomatik olarak ısıtıcıyı devre dışı bırakıp, hava akımını ve gürültüyü azaltıyor. Keşke etrafımızdaki herkes ve her şey, Dyson Supersonic Nural™ gibi bizi anlasa ve ayak uydursa… Hayatın ritmini böyle yakalamak çok daha kolay olmaz mıydı?

Kısacası, saçı kurutmak ve şekillendirmek artık çok daha kolay; Dyson Supersonic Nural™ çok hızlı, çok akıllı. Siz de saçlarınıza hak ettiği değeri sunmak istiyorsanız saç bakımını, en akıllı teknoloji ile buluşturan Dyson Supersonic Nural™ ile tanışmak için hemen tıklayın.

*Bu yazı Dyson katkılarıyla hazırlanmıştır.





“Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” için başvurular başladı

İnsanlığın varoluşundan bu yana kadınlar, toplumda pek çok ilham veren, güçlü roller üstlendi. Her ne kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların mücadelesini her dönemde zorlaştırmış olsa da; günümüzde kadınlar iş hayatından siyasete, eğitimden medyaya toplumun pek çok alanında yer almaya, seslerini duyurmaya ve görünürlüklerini güçlendirmeye devam ediyorlar. Artık başarılı kadın hikayelerinin pek çok örneği var; özellikle de girişimcilik sektöründe.



Kadınlar girişimcilik dünyasına isimlerini altın harflerle yazdırmaya ve pek çok farklı sektörde muhteşem izlere imza atmaya devam ettikçe, kadın girişimcilerin hikayelerini paylaşmalarına aracı olacak pek çok etkinlik ve yarışma düzenleniyor. Böylelikle hem kadınların girişimcilik konusunda daha aktif olmalarına hem de ilham verici hikayelerini diğer kadınlarla paylaşmalarına olanak sağlanıyor. Bu yarışmaların ilki ve en köklülerinden biri de Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması.

 “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması, kadın girişimcilerin çevrelerinde yarattığı farka ve faydaya da odaklanırken, girişimcilikteki başarısını Türkiye’ye duyuran kadınların başka kadınlara katkı sağlama konusundaki motivasyonlarını da artıyor. Kadın girişimcileri ve kooperatifleri, büyük bir heyecanla gerçekleşen jüri değerlendirmesi sonucu belirlediğimiz birincilerden biri olması için Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’na başvurmaya davet ediyoruz.” – Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sibel Kaya

Garanti BBVA, Ekonomist Dergisi ve KAGİDER iş birliğiyle: Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması

Türkiye’de, kadın girişimcilere yönelik çeşitli çalışmalar yürüten ilk özel banka olan Garanti BBVA, girişimcilik konusuna büyük önem veren, konuyu sayfalarına taşıyan Ekonomist Dergisi ve Türkiye’de kadın girişimciliği ve liderliğini geliştirmeyi hedefleyen sivil toplum örgütü KAGİDER’in iş birliğiyle 2006 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleşen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” bu yıl 18. kez düzenleniyor.

Yarışmada başvurular, Türkiye’nin Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi ve Türkiye’nin Kadın Kooperatifi olmak üzere 5 kategoride değerlendiriliyor.



Yarışmanın kazananları ise Şubat ayında yapılacak olan ödül töreni ile açıklanacak. “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” ödülünü alacak girişimci 250.000 TL, “Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi” ve “Türkiye’nin Kadın Kooperatifi” kategorilerinin birincileri ise 200 biner TL’lik ödülün sahibi olacak.

“Kadın girişimciliğinin sürdürülebilir kalkınmaya olan etkisini görmek ve bu başarıları ödüllendirmek bizim için büyük bir mutluluk. Kadın girişimcilerin ekonomiye kazandırdığı değer, ülkemizin geleceği için büyük önem taşıyor. Yarışmaya katılacak tüm kadınlara başarılar diliyorum. Hep birlikte, kadınların gücünü daha da ileriye taşıyacağız.” – KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu

2025 yılının kadın girişimcisi siz olabilirsiniz

Hikayenizle tüm kadınlara ilham olmak ve başarılarınızı tüm Türkiye’ye duyurmak istiyorsanız; 15 Kadım 2024 tarihine kadar www.garantibbvakadingirisimci.com adresindeki formu doldurarak yarışmaya başvurabilirsiniz.

“Türkiye’de kadının ekosisteme katkısını daha da artırmayı, girişimci kadınları cesaretlendirmeyi amaçladığımız bu yarışma önemli bir aşama kaydetti. 17 yılda 45 bin başvuru olmamız, yıllar içinde kategori sayısının bir iken geçen yıl itibarıyla beşe çıkması çok kıymetli. Ekonomist dergisi, Garanti BBVA ve KAGİDER olarak kadın girişimcilerimizi yarışmamıza davet ediyoruz.” –Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talip Yılmaz





İlgili Makale