X

Duygusal yeme ile başa çıkmak için 5 öneri

Koronavirüs mücadelesi boyunca evde kaldığımız şu günlerde duygusal olarak sürekli bir şeyler yeme isteği oluşuyor ve fazladan kalori alımı kilo almamıza yol açıyor. Bu duygusal yeme ile baş edebileceğimiz birkaç adım sayesinde daha kontrollü ve farkındalıklı yemeye başlayacaksınız.

Bildiğiniz gibi bu eşi görülmemiş bir virüs ve bu süreç hepimiz için çok zorlayıcı. Daha önce hiç duygusal olarak kendinizi yemeye vermemiş olsanız bile, Covid-19 pandemisi kaynaklı stres, okul kapanışları, işten çıkarmalar ve evde kalma süreci yemeğe yönelmenizi tetikleyebilir. Duygusal olarak yeme eğilimi normaldir. Duygularımıza hitap etmek için doğumdan itibaren yiyecek kullanmayı pratik olarak öğreniriz. İkramlar ile birbirimizle duygusal bağ kurarız, kutlama yemekleri planlarız ve ihtiyaç duyduğumuz zamanlarda komşularımıza yemek getiririz. Dolayısıyla da besinlerle kurulan bağ atalarımızdan beri toplumumuzda önemli yer edinmektedir.

Ancak belirtmemiz gerekir ki duygusal yeme daha farklıdır. Stres zamanlarında, Covid-19 virüsü dolayısıyla evde kalmak ve yaşantımızın değişmesi, kontrolsüz bir yeme modeli oluşmasına neden olabilir. Zihinsel ve fiziksel enerjinize zarar verebilir, sağlıklı uykuyu bozabilir, bağışıklığı zayıflatabilir ve sağlık risklerini artırabilir. İyi haber şu ki, yiyecekleri ve duyguları sistematik olarak birbirinden ayırıp duygusal yalnızlığı ve boşluğu yemek yemeyerek de çözebilirsiniz…

Vücudunuzun işaretlerine kulak verin

İlk adım, vücut açlığı ile zihinsel açlık arasında ayrım yapmak için vücudunuzu dinlemektir. Fiziksel açlığın gurultulu bir karın gibi fiziksel semptomları vardır. Aç hissediyorsanız, fakat yakın zamanda yediyseniz veya fiziksel açlık belirtiniz yoksa, duygularınızı kontrol edin. Benim tavsiyem, karşılaştığınız birincil duyguyu, yiyecek içermeyen yollarla ele alıp çözümleyebilmek. Örneğin, kızgınsanız, temizlik, ev hobileri veya evde egzersiz yapmak gibi fiziksel bir şey yapmak size yardımcı olabilir. Üzülüyorsanız, bir arkadaşınızı aramak, bir evcil hayvanla zaman geçirmek veya melankolik bir film izlemek sizin için daha rahatlatıcı olabilir.

Duygular ve yiyecekler arasındaki noktaları birleştirin

İkinci adım, yemek yeme tercihlerinizin arkasındaki “nedenleri” daha ayrıntılı keşfetmek ve dört duygu kavramını anlamak. Hiç fark ettiniz mi? Kızgın olduğunuzda daha gevrek veya çiğnenebilir yiyecekler veya üzgünken kremsi, rahat yiyecekler yiyor musunuz? Emin değilseniz, bir yiyecek ve duygular günlüğü başlatın. Ne yediğinizi izlemeye ek olarak, açlık ve doygunluk seviyelerinizi ve duygularınızı kaydedin. Burada amaç daha çok yemekle olan ilişkinizi öğrenmek. “Nedenleriniz”in farkına vardıktan sonra (aç olduğum için değil, üzgün olduğum için vs.), alternatif başa çıkma araçlarını bilinçli olarak test edebilirsiniz.

Yemek programı oluşturma

Üçüncü adım tamamen zamanınızı yapılandırmakla ilgilidir. Danışanlarımın çoğunda, karantina öncesi dönemden söz edersek, duygusal yeme riski, daha fazla boş saatlerinin olduğu hafta sonlarında daha fazlaydı. Şüphesiz ki normal rutininiz koronavirüs nedeniyle raydan çıkmış olabilir. Yapabildiğiniz kadar iyi bir beslenme programı kurmaya çalışın. Her gün aynı saatte, yaklaşık üç ila beş saat arayla yemek yiyin. Farkındalıksız ve duygusal yemeyi engellemenin yanı sıra, programlı bir yeme rutinine geçmek, kan şekeri, insülin seviyeleri ve açlık hormonlarını düzenlemeye de yardımcı olacaktır.

Dikkatiniz dağılmadan yiyin

Dördüncü adım, bir yemeğe oturduğunuzda sadece yemeye odaklanmak ve başka bir iş yapmamaktır. Televizyonunuzun veya bilgisayarınızın önünde değil, masaya oturun ve telefonunuza, okumalarınıza veya dikkat dağıtan diğer etkinliklere kendinizi kaptırmadan sadece yemeğinizi yiyin. İlk başta garip gelse de, bunu günde bir kez yaptıktan sonra, açlık ve tokluk ipuçlarını daha iyi dengeleyecek ve yemekten sonra daha tok hissedeceksiniz.

Kendinize iyi davranın

Beşinci ve son adım kendinize karşı nazik olmak ve olumlu, nazik bir şekilde kendi kendinize içgüdüsel bakabilmektir. Kendinizi duygusal yeme konusunda sürekli eleştirmek sadece yemek yeme dürtüsünü artırır. Eğer haberleri izlerken bir paket bisküvi bitiriyorsanız, o an bir düşünün. Gerçekten bunu yemeye ihtiyacınız var mıydı? Koltuğa oturup TV karşısına geçtiğiniz ana geri dönüp tekrar alabilseydiniz, yine o paketi bitirir miydiniz? Değişim farkındalıkla başlar. Bazen bir geri adım, ertesi gün veya sonrasında benzer bir durumu ele alış biçiminizi değiştirmek için bir öğrenme fırsatı olabilir.

Son olarak, özel bazı tatları, en sevdiğiniz çikolatayı hayatınızdan tamamen çıkarmak zorunda değilsiniz. Önemli olan o besinleri, sevdiğiniz şeyleri nasıl ve ne kadar tükettiğiniz… En sevdiğiniz tatları küçük bir öğüne dönüştürün ve farkındalıksız ve bilinçsiz yemekten ziyade, yerken adeta kendinizi şımarttığınızı kendinize söyleyin. Amaç kendinizi kısıtlamak, sevdiğiniz her şeyden mahrum bırakmak ya da sadece sebze yemekten çok, size ve vücudunuza daha iyi hissettiren bir denge yaratmaktır.

İlginizi çekebilir: Yoğurt deyip geçmeyin: Yoğurt ile yapabileceğiniz hem tatlı hem tuzlu lezzetler

Hanife Kara: Diyetisyen Hanife Kara, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünden başarıyla mezun oldu. Üniversitede aldığı eğitim süresince birçok kamu ve özel sağlık kuruluşunda uzun dönemli stajlar yaptı. Sağlıklı yaşam ve zihinsel gücün insan vücudu üzerine etkisi kavramları ile yakından ilgili olan Pozitif Diyetisyen; 2018 yılında aldığı eğitim programını başarı ile tamamlayarak, “Yaşam Koçu” unvanını kazanmış ve mesleğine yeni bir boyut katmıştır. Ege Üniversitesi Fitorerapi Yüksek Lisansı ile eğitim hayatı devam etmektedir. Şu an İzmir'de Pozitif Diyetisyen Hanife Kara beslenme ve diyet danışmanlığı merkezinin kurucu diyetisyenidir.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale