X

Duygusal şiddet: Fiziksel şiddet kadar yıkıcı ve göz ardı edilmemesi gereken şiddet türü

Şiddet dediğimiz zaman aklımıza hemen fiziksel şiddet geliyor. Birinin diğerine fiziksel olarak zarar verdiği, somut olarak sonuçlarını, bedende bıraktığı izleri görebildiğimiz fiziksel şiddet. Bu nedenle “Sana şiddet uyguluyor mu?” sorusuna birçok insan, eğer fiziksel bir müdahaleyle karşılaşmadıysa, direkt olarak hayır cevabını veriyor. Ancak şiddetin sadece fiziksel olarak gerçekleşebileceğini düşünmek, kendimize ve çevremizdeki kişilere yapabileceğimiz en büyük hatalardan birisi.

Duygusal şiddet gerçeği

En az fiziksel şiddet kadar yıkıcı etkileri olan, kişi üzerinde onarması güç izler bırakan duygusal şiddetle ilgili farkındalık ne yazık ki gereken düzeyde değil. Duygusal şiddet, özellikle fiziksel şiddet gibi kolayca görülebilen, somut bir durum olmadığı için fark etmek zordur ve zaman alabilir. Ancak fark etmek ne kadar zor olsa da duygusal şiddetin varlığını kabul etmemiz ve ne olduğunu, nasıl ortaya çıktığını bilmemiz oldukça önemli. Bunları bilirsek neyle karşı karşıya olduğumuzu, kendimizi ne zaman ve nasıl korumamız gerektiğini öğrenmiş oluruz. Buna göre önlemler alırız.

Duygusal şiddet uygulayan kişinin amacı; ilişkide güç kazanmak ve ilişkinin kontrolünü elinde tutmaktır. Bunun için üzerinizde hakimiyet kurmak ve sizi neredeyse her konuda kontrol etmek ister. Sizin için neyin iyi, neyin kötü olduğunu en iyi kendisinin bildiğine inanır. Hatta ne düşünüp ne hissetmeniz gerektiği hakkında bile fikirleri vardır. Ancak her zaman kendi istek ve ihtiyaçları ön plandadır. Bu doğrultuda hareket eder. Bu güç dengesinde bir tehditle karşılaştığında sizi cezalandırır ve bunu fiziksel güç yerine, duygusal güç kullanarak yapar. İlişkide yaşanılan sorunlar için her zaman sizi suçlar, bazen sizi başkalarıyla karşılaştırarak sizi küçük düşürür.

Kıskançlık ve küçümseme duygusal şiddettir

İlişkide ve eşi üzerinde güç elde etmek isteyen kişi, bunu bazı davranış kalıpları ve sözlerle yapar. Duygusal şiddetin en sık kullanılan yöntemlerinden birisi, karşı tarafı aşırı biçimde ve sıkça eleştirmektir. Uygun, uygunsuz her yerde, başka kişilerin yanında ya da yalnızken, yapıcı olmaktan uzak, sadece karşı tarafı yermek için yapılan eleştiriler, duygusal şiddetin bariz göstergelerinden birisidir. Bununla birlikte korku ve zayıflıklarınızı kullanmak, alay etmek, suçlamak, hakaret etmek, utandırmak, küçümsemek, çaresiz hissettirmek, saygı göstermemek, maddi ve manevi ihtiyaçlarınızı ihmal etmek, baskı yapmak da duygusal şiddettir.

Birçok kişi tarafından sevginin bir göstergesi olarak görülen ve kabul edilen kıskançlık da belirli bir sınırı aştıktan sonra duygusal şiddete girer. Sizi kıskandığı için birçok alanınızı kısıtlamak, belirli insanlar dışında başkalarıyla görüşmenizi engelleyerek sizi yalnızlaştırmak duygusal şiddet açısından göz ardı edilmemesi gereken önemli bir durumdur. Bu noktadaki kıskançlık sevgi göstergesinden çok uzakta, kişinin hayatını kısıtlayan önemli bir ihlaldir. İstediğini elde edemediğinde ya da başka bir nedenden dolayı sizi cezalandırmak için hiç iletişime geçmemesi, sizi ve ihtiyaçlarını görmezden gelmesi de duygusal şiddetin bir parçasıdır.

Duygusal şiddet ciddi psikolojik sonuçlar doğurur

Duygusal şiddet, kişi üzerinde gözle görülür sonuçlar bırakmasa da kişinin psikolojisi ve kendisini algılayış biçiminde ciddi sarsılmalar yaşamasına yol açar. Devamlı duygusal şiddete maruz kalmak, bir süre sonra o kişinin kendisini değersiz ve yetersiz hissetmesine neden olur. İlişki içerisinde başlayan, daha sonra hayatının geri kalanına da yansımaya başlayan çaresizlik, yalnızlık, korku, kaygı, suçluluk, güvensizlik, kendini sevme ve kabul etmede zorlanma, huzursuzluk gibi duyguların yoğun bir şekilde yaşanmasına neden olur. Bu duygu ve durumların yoğun şekilde devamlı yaşanması uzun vadede daha sarsıcı ve köklü sorunlara, sonuç olarak depresyon, kaygı bozukluğu, stres bozukluğu, madde bağımlılığı gibi ciddi psikolojik rahatsızlıkların ortaya çıkmasına önemli ölçüde katkı sağlar.

Duygusal şiddete maruz kaldığımızı nasıl anlarız?

Duygusal şiddetten korunmak ve sonuçlarıyla başa çıkabilmek için öncelikle duygusal şiddetin farkında olmanız gerekiyor. Duygusal şiddete maruz kaldığınızı gösteren bazı işaretler:

  • Eşiniz sizi neredeyse her konuda sürekli eleştiriyor ve bir şeyi beceremeyeceğinizi ima ediyorsa,
  • Onunla paylaştığınız zayıf noktalarınızı, korkularınızı yeri geldiğinde size karşı kullanıyorsa,
  • En ufak hatanızda bile sizi küçümseyip sizinle dalga geçiyorsa,
  • Sosyal çevrenizle görüşmenize izin vermiyor, hatta aile üyelerinizle bile görüşmenize engel oluyor ve sizi yalnızlaştırıyorsa,
  • Sizi arkadaşlarınızın, diğer insanların yanında utandırıyorsa,
  • Sizinle ilgili kırıcı şakalar yapıyorsa ve siz buna kırıldığınızda sizi alıngan olmakla suçluyorsa,
  • Sizi sürekli kontrol etme çabası içindeyse,
  • Hayallerinizi, gelecek planlarınızı, isteklerinizi önemsiz görüyor ve küçümsüyorsa,
  • Neredeyse her tartışma sizin suçluluğunuzla sonlanıyorsa,
  • Sizinle alakası olmayan konularda bile bir zorluk, sorun yaşadığında sorumlusu siz oluyorsanız,
  • Yaşadığınız hüzün, korku, kaygı gibi duyguları yok sayıyor ve sizi fazla duygusal, hassas olmakla suçluyorsa,
  • Onun dahil olmadığı bir alanınız olmasına izin vermiyorsa,
  • Sebepsiz kıskançlıklarla üzerinizde baskı kuruyorsa,
  • Özellikle istediği olmadığı zamanlarda iletişimi keserek istediğini alana kadar sizi görmezden geliyorsa,
  •  Sizi özellikleriniz, fiziksel görünüşünüz, yaptıklarınızla başkalarıyla kıyaslıyorsa,
  • Birçok konuda yetersiz olduğunuzu söylüyor ve hissettiriyorsa,
  • İlişkide kendinizi çaresiz hissediyorsanız,
  • Kendinizi kabul etme ve sevmede zorluklar yaşıyorsanız,
  • Sadece kendinize ait bir hayaliniz, idealiniz, düşünceniz olmadığını düşünüyorsanız,
  • Kendinizi yalnız hissediyorsanız,
  • Duygu ve düşüncelerinizi ortaya koymaktan ve karşılaşacağınız tepkiden kaygılanıyorsanız,
  • Kendinize olan güveniniz sarsıldıysa,
  • Sürekli devam eden yoğun bir gerginlik hali içindeyseniz duygusal şiddete maruz kalıyorsunuz demektir.
Uzman Klinik Psikolog Beliz Ereren: İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olduktan sonra Klinik Psikoloji Yüksek Lisansını tamamlayarak uzmanlığımı aldım. Hayatın önemli dönüm noktalarından biri olduğuna inandığım ergenlik dönemi problemlerine yoğunlaşarak bu dönemdeki gençler ve aileleriyle çalışmaya başladım. Aynı zamanda yetişkin ve çiftlerle çalışarak sorunlarla başa çıkma becerilerini güçlendirme ve hayat ve ilişki kalitelerini arttırmaya yönelik psikolojik destek veriyorum. Herkesin farklı olduğuna ve çalışılan konulara kişilere özgü yaklaşılması gerektiğine inandığım için farklı terapi yöntemlerini kullanıyorum. EMDR Terapisi, Stratejik Çift ve Aile Terapisi, Psikodinamik Terapi kullandığım psikoterapi yaklaşımlarını kullanıyorum. Okuma ve yazmanın insan üzerindeki iyileştirici etkisine olan inancım beni her zaman araştırma, okuma ve yazmaya yöneltmiştir. Bazen uzun bir yazının bazen de yazının içindeki tek bir cümlenin hayatları çok farklı yönlere çekebilme gücüne inanırım.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale