Bir dili güzel ve ilgi çekici yapan, fonetiğin yanı sıra sözcüklerin içerdiği anlamlardır. Somut kavramları betimleyen tanımlar ve teknik terimler bir yana, duygular gibi soyut ve karmaşık olguların tam karşılığını bulmak pek çok dilde oldukça zor… Bunun çözümü, Almanların yaptığı gibi iki, üç, hatta dört sözcüğü birleştirerek upuzun bir sözcük “yaratmak” ve anlatmak istediğini neredeyse bir cümle uzunluğundaki bu sözcükle anlatmak olabilir. Bir diğer çözüm ise, farklı dillerdeki kavramları bir araya toplayıp evrensel hale getirmek. İşte Lexicography Project’in amacı tam olarak bu.
East London Üniversitesi’nden Dr. Tim Lomas’ın başını çektiği The Positive Lexicography Project, duygu ve düşünceye dair bilinen tüm kavramları -hangi dilde olurlarsa olsunlar- bir araya getirecek ve dünyanın kullanımına açacak bir dizin oluşturmayı amaçlıyor. Türkçe’ye sözlük bilgisi ya da sözlükçülük olarak geçen lexicography terimi “sözlüklerin düzenlenmesi ve birleştirilmesi” anlamına geliyor, ki bu da proje için son derece uygun bir isim.
5 yeni terim, 5 yeni duygu durumu
İnsanın duygu yelpazesini mutlu, mutsuz, hüzünlü, coşkulu gibi tekil anlamlara indirgemeyen pek çok terim mevcut. Dünyanın dört bir yanında, farklı duygu durumlarını tüm karmaşıklığıyla irdeleyen ve diğer dillere tam olarak çevrilemeyen pek çok terim var. Bunlar, türetildikleri ülkenin toplumsal yapısını ve insan ilişkilerini de yansıtıyor aslında.
Örneğin;
Charmolypi (χαρμολύπη): Yunanca bir sözcük olan charmolypi, insanın içini ısıtan, onu içten içe mutlu eden bir hüznü betimlemekte kullanılıyor. Sevinç ve hüznün bir arada olduğu, Türkçe’de sıkça kullanılan “buruk sevinç”e benzer bir tanım bu.
Resfeber: İsveççe bir sözcük olan resfeber, seyahate çıkmadan önceki heyecanla karışık endişeli ruh halini anlatmak üzere türetilmiş.
Xīn ku (辛苦): Diğerlerini ve bir şeyi oldurmak için gösterdikleri çabayı takdir etmek anlamına gelen Xin Ku, Çince bir sözcük.
On: On, başkalarının yaptıkları bir iyiliğe karşı duyulan minnet ve borçlu hissetme duygusunun Japoncası.
Waldeinsamkeit: Almanca olan sözcük, tek başına doğadayken hissedilen yalnızlık duygusunun karşılığı olarak sözlükte yerini alıyor.
Dr. Lomas bu projesini Fince “sisu” sözcüğüyle tanıştıktan sonra tasarlamış. “Zorluklar karşısında olağan dışı bir dayanma gücü ve azim” anlamına gelen sisunun Fincedeki karşılığı, sadece dayanıklılıktan çok daha güçlü. Aradaki bu fark ve duygu durumlarının uç versiyonlarının farklı dillerde betimlenişi Dr. Lomas’ın ilgisini o kadar çekmiş ki, bu tür sözcükleri araştırıp bulmaya ve Lexicography Project kapsamında bir araya getirmeye başlamış.
İnsanların kendilerini tanımasına ve tanımlamasına yardımcı olmayı hedefleyen Dr. Lomas, onların hislerini betimleyecek doğru sözcükleri bulmalarının büyük önem taşıdığını düşünüyor.
İlginizi çekebilir: Hissettiğimiz fakat tanımlayamadığımız 10 ilginç duygu
Kaynaklar:
Life Hacker
Lexicography Project