X

Duygusal durumunuzun sizi engellememesi için harika bir yol: 3F

  • İş yerinde patron veya yöneticiniz size yüklendiğinde kendinizi faydasız, değersiz hissettiniz mi hiç?
  • Ya da bir satış görüşmesinde veya bir anlaşma yaparken karşı tarafın sizi çileden çıkardığı oldu mu?
  • Veya işten eve geldiğinizde, ufacık bir şeyden kıyameti koparıp tatsız geçen bütün günün acısını eşinizden ya da çocuklardan çıkarmışlığınız var mı?
  • Peki, herhangi bir beklenmedik durumda heyecan veya korkudan elinizin ayağınıza dolaştığı vaki mi?
  • Ya da çok üzücü bir durum karşısında yıkılmış hissedip hiçbir şey yapacak gücünüzün kalmadığını düşündünüz mü?

Duygular tüm hayatımızı etkileyen son derece güçlü olgulardır. Eğer olumlu duygularımızda bir patlama yaşıyorsak genellikle bir sorun çıkmıyor, ama yukarıda sıraladığıma benzeyen ve bizi olumsuz duygulara sevk eden durumlarda “Duygusal Ustalık” yani duygularınıza hâkim olabilmek hayati önem taşıyor.

Sırf sinir krizi geçiriyorsunuz diye işinizden olmak, beklediğiniz satışı yapamamak, salak gibi görünmek ya da daha beteri sevdiklerinizin kalbini kırmak istemezsiniz, değil mi? Size başınıza ne gelirse gelsin, korktuğunuz şey ne olursa olsun ya da ne hissederseniz hissedin, her daim duygularınıza hâkim olabileceğiniz harika bir yöntemden bahsedeceğim! Önce bunu nereden öğrendiğimi anlatayım

Siz hiç ateşin üzerinde yürüdünüz mü?

Ben yürüdüm. Yapabileceğimden emin değildim, deli gibi korkuyordum ve bütün duyularım bana bas bas “Deli misin ulaaaaann?!” diye bağırıyordu. Ama yine de yürüdüm. Hepsi bu 3F sayesinde. İyisi mi hikâyeyi baştan anlatayım:

2013 yılıydı. Artık kıdemli bir koçtum ve danışanlarımla harika çalışmalar yapıyor ve hedeflerine ulaştıkları yolda onlara keyifle eşlik ediyordum. Bir yandan da bilgi dağarcığıma daha neler ekleyebileceğime dair araştırmadaydım. O dönemde birlikte olmaya başlayalı birkaç ay olmuş sevgilim Yeliz, 10 yıl ABD’de yaşamış ve Tony Robbins ile çalışmalar yapmıştı.

Bir gün bana döndü ve “Sen hiç ateşin üzerinde yürüdün mü?” dedi. Bunu “Sen hiç dişini fırçaladın mı?” tonlamasıyla sorduğu için “Hayır” demeden evvel biraz düşündüm. Sanki tuhaf olan ateşte yürümek değil de yürümemekmiş gibi sormuştu soruyu. Yürümediğimi söyledikten sonra “O halde hazırlan. Bu Mart ayında yürüyeceksin.” dedi.

Tony Robbins’in UPW (Unleash the Power Within – İçindeki Gücü Uyandır) etkinliğinden bahsetti. Binlerce kişiyle birlikte ateşin üzerinden yürüyeceğimizi ve 4 günlük bu etkinlikten dönerken tüm hayatım boyunca kullanabileceğim müthiş yetkinliklere sahip olacağımı anlattı bana. Ne yalan söyleyeyim, hemen burun kıvırdım. Derhal ön yargılarını kusan egomu seslendirdim ve dedim ki “Aman abi, Allah aşkına!  Ticari bir durum var orada. Binlerce insanın katıldığı bir organizasyonda neyi ne kadar öğreneceksin de, uygulayacaksın da, hayatını dönüştüreceksin dee… Ölme eşeğim ölme!”

Karşınızdaki kişi ne konuştuğunu biliyorsa, onu dinleyin

Sevgili benim katılmamı istiyordu bu etkinliğe. Ve doğal olarak -her ne kadar bir sürü soru işareti dolansa da kafamda- Tony Robbins’in Mart 2013’te Los Angeles’ta düzenlediği UPW eğitimine katılmak üzere gerekli işlemleri yaptık.

Tony Robbins- Unleash the Power Within

Eğitimin ilk gününün sabahı olağanüstü bir kalabalığın içinde, harika bir organizasyon eşliğinde son derece rahat bir şekilde kaydımızı yaptık. Tony saat 13:00 gibi başlayacaktı. Girdik salona oturduk, en az 6.000 kişi vardı içeride. Her yerde dev ekranlar, Tony’yi burnumuzun dibine kadar getiriyordu ve gerçek bir devi andıran bu adam sahneden enerji saçıyordu!

Herhangi bir durumda performansımızı belirleyen şeyin “State”imiz, yani “içinde bulunduğumuz hal” olduğunu anlatıyordu. Bunun rasyonel sebeplerini anlatıp benim gibi şüphecileri ikna ettikten sonra tüm gün boyunca, her saat başı, bizi duygusal anlamda en yüksek halimize çıkaran bangır bangır müzikli ve sıçramalı/dans etmeli “teneffüsler” veriyor, bu duygusal hali bir şekilde bize çapalıyor ve sonra konuları anlatmaya devam ediyordu.

Çişin de mi gelmiyor be adam?!

Yeliz’e dönüp “Ara vermeyecek mi?” dedim. “Tony eğitimlerinde ara vermez” dedi. “Nasıl ya? Akşam yemeği de mi yok?” diye sordum. “İstersen gidip yiyebilirsin, ama ara yok” dedi. Allah Allah! İlk defa böyle bir şeye rastlamıştım. “Peki, ne kadar sürüyor ilk gün?” dedim. “Gece yarısı yapacağımız ateş yürüyüşüne kadar sürer” dedi.

Hadi bu Tony Süpermen, çişi falan da gelmiyor, 6.000 kişiyi, sıkılmadan, konsantrasyonlarını kaybetmelerine izin vermeden, pür dikkat dinleyen ve uygular şekilde nasıl salonda tutuyorsun be kardeşim?! Saat 13:00 itibariyle başlayan ilk gün evrilip geceye döndü ve vaktin nasıl geçtiğini anlamadım bile. İtiraf etmeliyim ki, böyle bir şeyi beklemiyordum.

Tam 10,5 saat sonra

Saat 23:30’u gösterdiğinde Tony “Vakit geldi” dedi. Salondaki herkese ayakkabılarını ve çoraplarını çıkarıp, salonu terk etmelerini ve açık otoparka doğru ilerlemelerini söyledi. Dünyanın, her yerinden gelmiş 6.000 kişi paçalar sıvalı vaziyette, ayaklar çıplak “YES! YES! YES! YES! YES!” diye ellerimizi birbirine vurarak yürüyorduk.

Zifiri karanlık otoparka geldiğimizde akkor ateş yolları sıra sıra dizilmiş, üstlerinden yürüyecek binlerce insanı bekliyordu. Bu acayip görüntüye Afrika tamtamlarını andıran melodik davullar eşlik ediyordu.

Sıcaklığı 1200 Santigrat dereceyi bulan odun korlarından oluşan ateş şeritlerine yaklaştıkça beynim alarm zillerini bırakmış canavar düdükleriyle oradan bir an önce uzaklaşmamı bağırıyordu. Yüreğim ağzımda gümbürdüyordu.

Hokus pokus değil, Fizyoloji-Filoloji-Fokus

Ateşin başına geldiğimde, Deneyimli bir eğitmenin talimatları sayesinde;

  • FİZYOLOJİ: Bütün gün öğrenip defalarca provasını yaptığımı hareketleri tekrar edip fizyolojimi düzelttim.
  • FİLOLOJİ: Bana güç veren ve zihnimi susturan kelimeleri söyledim.
  • FOKUS: Odağımı, korktuğum ateşten çevirip, ateş yolunun sonunda beni kutlamayı bekleyen gönüllülere baktım. (Bu gönüllüler hadisesi acayip. Onu da anlatacağım).

İlk adımı attıktan sonra geri dönüş yoktu. Ve işte ben, çıplak ayaklarımla, zihnimin bütün gücüyle “YAPAMAZSIN!” diye haykırdığı şeyi yapıyordum. Ayaklar çıplak, ateşin üzerinden yürüdüm. Ateş yolunun sonunda beni bekleyen gönüllüler havada çakan eller eşliğinde gülerek ve neşeyle bunu kutladım. Salona döndüm, ayakkabılarımı giyerken ayaklarımın altına bakıyordum. İnanılacak gibi değildi ama hiçbir şeyim yoktu: Küçücük bir noktada bile bir iz, ufak bir yanık, hafif bir kaşıntı, hiçbir şey! İnanamıyordum.

3F! Her şey FİZYOLOJİ ile başlar

Her şey ama her şey fizyolojinizde başlıyor. Hem eğitimlerimde hem de koçluk çalışmalarında katılımcı ve danışanlarımın deneyimlemesini sağladığım bir şey bu. Çünkü fizyolojinizi düzelttiğiniz anda her şeyi değiştirmeye başlıyorsunuz. Deneyin: Bir sandalyeye oturun, başınızı öne verin, hafif kamburunuzu çıkarın, yere bakın, dirseklerinizi dizinizin üstüne koyun ve birkaç dakika öylece durun.

Lütfen bunu şimdi yapın ve ne hissettiğinizi, aklınıza gelen düşünceleri izleyin. İçinizden bir ses bunu sonra yapmanızı söyleyecek, ONU DİNLEMEYİN! Şimdi oturduğunuz yerde bu uygulamayı yapın ve en az iki dakika öylece durun. Yazıyı okumaya sonra devam edin.

Bu uygulamayı yapanlar biliyor ki, hissettikleri şeyler pek de güzel değil. Nefes almakta zorlandılar, sıkılmış hatta bunalmış hissettiler, akıllarına gelen düşünceler de pek keyifli değildi. Şimdi bir de bunu deneyin: Ayağa kalkın, dik durun, çene yukarıda göğüs ileride omuzlar rahat ve hafifçe geride, gözler direkt olarak karşıya bakıyor. Derin bir nefes alıp ciğerlerinizi doldurun. Şimdi nasıl hissediyorsunuz? Bambaşka değil mi?!

Sıkıntılı bir durumda öncelikle fizyolojinizi bu iyi hissettiğiniz duruma getirmek çok faydalı, hatırlayın!

Filoloji = Kelimeler = Büyü

Gelelim 3F’nin ikincisi olan filolojiye, yani kendinize söylediğiniz şeylere, bir başka deyişle; düşüncelerinize. Nelere “Yapamam”, “Beni aşar”, “Bana mı kaldı?” diyorsunuz?

Hangi konularda yetersiz, parasız, fikirsiz olduğunuzu düşünüyorsunuz? Ne zaman bahaneler üretip adım atmayı erteliyorsunuz, işte o zaman ve o konularda gelişme fırsatını tepiyorsunuz!

Daha önceki yazılarımda da söyledim: Kelimeler büyüdür! İster olumlu olsun ister olumsuz. Kendinize söylediğiniz her şeyle büyü yapıyorsunuz. Başka türlü söyleyelim: Kendinize söylediklerinizle kendi realitenizi yaratıyorsunuz.

İlgili yazı: Olumlamaları unutun “Büyülü Cümleler” yazmanın 10 püf noktasıyla başarıya ulaşacaksınız!

Kelimelerin üstümüzdeki muhteşem etkisini çok daha iyi anlayabilmeniz için Dr. Masaru Emoto’nun “Suyun Gizli Mesajı ” kitabını okumanızı hararetle tavsiye ederim.

Fokus – Odağınız neredeyse enerji oraya akar!

Bu Tony Robbins’in söylediği bir cümle bu. Bir düşünün; engellere odaklandığınızda göreceğiniz şey nedir? “Engeller” elbette! Öyle değil mi? Peki engele bakmak sizi motive eder mi? Eminim ki hedefinize baktığınızda daha fazla içsel motivasyon sağlayabilirsiniz.

2013’ün Mart ayındaki o muhteşem gecede, ateş yolunun başındaki eğitmenin söylediği gibi: “Kafanı kaldır ve bitiş noktasına (hedefine) bak, ateşe (engele) bakmak seni bir yere götürmez!” Bunu çok daha kolay anlaşılır hale getirelim: Hepiniz eminim Türk kahvesi taşımışsınızdır ya da çay, su veya süt. Taşıdığınız kahve dökülmesin diye dikkatle kahveye bakarsanız, çok yüksek ihtimalle kahveyi dökersiniz. Oysa yürüdüğünüz yola ya da gideceğiniz yöne baktığınızda hem manasız bir stres yaşamaktan kurtulursunuz hem de kahveyi dökmezsiniz.

Her zaman hedefinize odaklanın, zorluklara değil!

Gideceğiniz yöne, hedefinize bakın, karşınıza dikilip duran engellere değil!

3F’yi yerinde deneyimlemek ve gönüllülük

Bu anlattıklarımı kendiniz de deneyerek tecrübe edebilirsiniz. Bununla beraber bilgileri içselleştirmek için istikrarlı bir çalışma her zaman çok daha etkili olur. Ne zaman isterseniz bana tolga@powercoaching.us adresinden ulaşabilirsiniz. Ama elbette ben sizin; bunu yerinde, birinci ağızdan ve bizzat deneyimleyerek anlamanızı tercih ederim. Tony Robbins’in Londra’da 7-11 Nisan tarihlerinde yapacağı etkinliğe iki kıdemli Power Coach ile katılmak isterseniz mutlaka benimle bağlantıya geçin. Sadece Uplifers okuyucularına özel bir fırsat yaratabilirim.

Tony’nin UPW etkinliğine bir kez katıldığınızda; hayatınız boyunca dilediğiniz zaman, dilediğiniz yerdeki UPW etkinliklerinde aktif görev alan gönüllüler arasına katılarak, bu benzersiz deneyimi ücretsiz olarak ve bambaşka bir perspektiften tekrar yaşayabiliyorsunuz.

Örneğin ben bu Nisan’da 3. Kez binlerce insanın üstünden yürüdüğü o ateşi yakan Fire Team’de görev almak üzere Londra’da olacağım ve sizin de bu dönüştürücü, katkı sağlayan ve benzersiz tecrübenin bir parçası olmanızı çok isterim. Siz de isterseniz bana ulaşın.

Ve o zamana kadar hatırlayın:

Fizyolojinizi düzeltip, kendinize söylediğiniz şeyleri (düşüncelerinizi) özenle seçer ve odağınızı bir an bile varmak istediğiniz hedeften çekmezseniz, aşamayacağınız engel, üstesinden gelemeyeceğiniz zorluk ve hâkim olamayacağınız duygu kalmayacak.

Haftaya görüşene kadar; tutkuyla ve güçlü yaşayın!

V. Tolga Hancı: Doğma büyüme İstanbul'lu Tolga, 20 yıllık reklamcılık kariyerini danışmanlığa, ve oradan da koçluk ve eğitmenliğe dönüştürmüş bir yüksek performans stratejisti. Çalıştığı kişi ve kurumların; hayatın her alanında sınırsız potansiyellerinin % 100'ünü kullanarak, daima yüksek performansta kalabilmeleri için stratejiler üretiyor. Power Coaching'in ve Anthony Robbins Türkiye oluşumlarının kurucu ortağı. Birlikte çalışacağı kişi ve kurumların hedef ve hayallerini merak ediyor ve şöyle söylüyor: "İstiyorsan yaparsın! Asıl soru şu: Harekete geçmek için ne kadar isteklisin?"

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale