Her yeni güne farklı bir duyguyu benimseyerek başlayabiliyoruz ve gün içinde de duygular arasında zıplıyoruz. Örneğin, sabah yataktan bıkkınlık ile kalkarken iş yerimize gittiğimiz zaman sevdiğimiz insanlarla selamlaşıp mutluluğu deneyimliyoruz. Akşam vakti eve dönerken de özel hayatımıza yetişme dürtüsü yüzünden stresle buluşabiliyoruz ya da rahat koltuğumuza kendimizi atma isteğiyle heyecan duyabiliyoruz. Anlayacağınız, her zaman hareketli bir duygusal dünyayla gündelik hayatımıza devam ediyoruz.
Hem günlük hem de genel yaşantımızı etkileyen duygusal dünya içerisinde bazı duyguları ‘olumlu’ ve bazılarını da ‘olumsuz’ olarak tanımlıyoruz genellikle. Her ne kadar bu sıfatlar ilk evrede mantıklı gibi gözükse de pek çok psikolog duyguları bu şekilde tanımlamamamız gerektiğini vurguluyor. Bir başka deyişle, tüm duygular nötr bir şekilde var oluyor ve iyi ya da kötü duygu diye bir şey bulunmuyor.
Her ne kadar duyguları çeşitli sıfatlarla etiketlemek yanlış olsa da bazı duyguların benliğimizi negatif ve bazılarının da pozitif bir şekilde etkilediğini biliyoruz. İşte, bu iki etki durumunu açıklamak için de ‘gölge duygu’ kavramı kullanılıyor psikoloji dünyasında.
Gölge duygular nelerdir?
Klinik psikolog ve yazar Claire Nicogossian, olumsuz diyerek tanımladığımız ve su üstüne çıkartmamaya çalıştığımız duyguları ‘gölge duygu’ olarak ifade ediyor. Nicogossian’a göre temelde beş tane gölge duygu bulunuyor: Korku, öfke, üzüntü, iğrenme ve utanç. Pek çok insan, bu beş duygunun yarattığı deneyimlerden rahatsızlık duyuyor ve hayatları boyunca bu duyguları hissetmek istemiyor.
Her ne kadar gölge duygulardan kaçmaya ve bu duyguları hissettiğimiz zaman kendimizi toparlamaya çalışsak da bu duyguların hayatın her köşesinde bulunduğunu ve bu duygularla yaşamanın gayet sağlıklı olduğunu belirtmek istiyoruz. Bu duyguların benimsenmesi sayesinde duygusal dünya önemli bir dönüşüm geçiriyor ve benlik daha iyi tanınıyor.
Gölge duyguların yok sayılması nelere yol açıyor?
İsviçreli psikiyatr Carl Gustav Jung, ortaya attığı ‘gölge çalışması’ konseptiyle reddedilen deneyimlerin gün yüzüne çıkartılması gerektiğini zamanında vurguladı. Bu çalışma sayesinde insanlar farkındalık kazanabiliyor, duygusal dünyalarını derinlemesine anlayabiliyor ve manevi açıdan iyileşebiliyor. Tabii, Carl Jung gibi psikoloji dünyasındaki önemli isimlerin gölge çalışmasının ciddiyetini vurgulamasına rağmen bazı insanlar gölge duyguları yok saymayı tercih ediyor.
Psikoloji dünyasında yer alan uzmanlara göre, gölge duyguların yok sayılması durumunda insanlar dengelerini kaybedebiliyorlar. Dengesizlikle birlikte, insan ilişkileri zarar görebiliyor ve sağlıklı bir şekilde kurulabilecek iletişim kanalları tıkanıyor. Ayrıca, gölge duyguların doyasıya yaşanmaması mutluluk duygusunun geride bırakılmasına da yol açabiliyor.
Gölge duygularla yüzleşmek için ne yapmalısınız?
Eğer pozitif deneyimler yaşamak ve tutumlarınızı iyileştirmek istiyorsanız mutlaka gölge duygularınızla yüzleşmeniz gerekiyor. Bu yüzleşmeyi gerçekleştirmek için de birkaç basit adımın takip edilebileceği psikiyatristler ve psikologlar tarafından vurgulanıyor. Şimdi, bu adımları sizlerle paylaşarak duygusal dünyanızın dönüşmesine ve gelişmesine yardımcı olmak istiyoruz.
1. Duygusal deneyimlerinizi tanımlayın
İlk olarak, hissettiğiniz duyguları etiketleyerek işe koyulabilirsiniz. Örneğin, üzgün hissettiğinizi düşünüyorsanız bu üzüntünün nelerden kaynaklandığı üzerine kafa yorabilirsiniz. Kendinize soracağınız çeşitli sorular sayesinde yaşadığınız duyguyu ve bu duygunun altında yatan sebepleri rahatlıkla tanımlayabilirsiniz. Bu adımı atarak duygusal dünyanız üzerinde bir farkındalık kazanabilirsiniz.
2. Duygularınız üzerine ne düşündüğünüzü fark edin
İkinci adımda tanımladığınız duygusal deneyimler hakkında ne düşündüğünüzü açıklamanız gerekiyor. Örneğin, hissettiğiniz üzüntü için kendinizi eleştiriyor musunuz yoksa bu hissiyatın kontrolünüz dışında olan bir kaynaktan çıktığını fark edebiliyor musunuz? Öz güveninizi ve öz saygınızı tartacağınız bu adımda yazmaktan yardım alabilirsiniz; hissettiğiniz duyguları, bu duyguların altında yatan nedenleri ve bu duygular üzerine ne düşündüğünüzü bir kağıda not alabilirsiniz.
3. Yargıdan uzak durun
Üçüncü olarak, duygularınızı ve düşüncelerinizi tanımladıktan sonra kendinizi yargılamaktan kaçınmalısınız. Hissettiğiniz bir gölge duygu öz güven eksikliğine veya hayal kırıklığına yol açıyorsa bunun sorumlusunun kendiniz olmadığını fark etmelisiniz. Benliğinizi yargılamak sizi ileriye taşımak yerine en başa geri gönderir ve gölge duygularınızı anlamanızı engeller.
Bu aşamada hissetmekte olduğunuz gölge duygunun size ne gibi mesajlar verdiğini düşünebilirsiniz. Çıkarttığınız mesajlarla birlikte, bu duyguları rahat rahat yaşayıp yaşamadığınızı da sorgulayabilirsiniz. Örneğin, üzüldüğünüz için etrafınızdaki insanlar sizi yargıladı mı ya da çevrenizdekilerden gerekli desteği alabildiniz mi? Bu tarz sorulara cevap vererek üçüncü adımı da başarılı bir şekilde atabilirsiniz.
4. Gölge duyguları kabullenin
Son aşamada korkudan utanca kadar yukarıda tanımladığımız beş gölge duyguyu da kabullenmelisiniz. Unutmayın ki, hissetmekte olduğunuz gölge duygular sizi tanımlamıyor. Aslında, bu duygular sizin duygusal dünyanızda birer misafir olarak yer alıyorlar ve bir süre sonra kendi evlerine geri dönüyorlar.
Yoğunluğu farklılık gösterebilen gölge duygular, kendinizi tanımanız ve iyileşmeniz için varlıklarını sergiliyorlar. Bu durumun farkına vararak sabretmek ve kendinize karşı şefkat göstermek için çabalamalısınız.
İlginizi çekebilir: Duygusal iyi oluş için değerini daha fazla bilmeniz gereken duygular