Gıdaya erişimimizin kolay olduğu bir dünyada açlık algımız karışabiliyor. Gerçekten aç mıyız, yoksa sadece stresli miyiz? Bunu anlamakta bazen zorlanabiliyoruz.
Stresli zamanlarda duygusal dengemizi sağlamak adına yediğimiz yiyecekler konusuna danışanımdan dinlediğim bir hikayeyi sizinle paylaşmak istiyorum.
Aç mıyım, yoksa stresli miyim?
Bir süredir beraber çalıştığım danışanım şu hikayeyle seansa geldi:
“Kızımla tartıştığım bir sabah kızgınlığımı yatıştırmak için AVM’deki bir süpermarkete gittim. Markette tam da duygularımı bastırmama yardım edecek kekler, pastalar vardı. Fakat bu sefer duygularımı bastırmak için tatlılardan almak yerine, bir elma aldım ve tadını, keyfini alarak, mindful bir şekilde onu yiyerek marketten çıktım. Duygularımı tatlı ile bastırmaya çalışmadım ama dolduramadığım boşluk olduğu gibi içimde duruyordu. Duygusal boşluğumu doldurmak için ne yapmalıyım?”
Bu örnek alışkanlık döngülerimizi anlatması açısından çok güzel bir örnek. Kişi duygusal olarak üzücü olaylarla tetiklendiğini, dürtüsel olarak bir şeyler almak yerine markette dolaştığını, pasta yerine sağlıklı bir atıştırmalık seçtiğini ve onu mindful bir yaklaşımla yediğini anlattı. Attığı her adım doğruydu. Öyleyse neden içinde hala doldurulması gereken bir boşluk olduğunu ve bunu ne yapacağını sordu?
İçimizdeki bu açlığı doyurma çabası, sadece içinde bulunduğumuz alışkanlık döngülerini güçlendiriyor. Bu boşluğun duygulardan, düşüncelerden, bedensel hislerden oluştuğunu gördüğümüzde, onları yargılamadan, nezaketle izleyebilmeyi deneyimlediğimizde alışkanlık döngüsüne kapılmadan bir adım geriye çekilebiliyoruz.
Stresli bir durum karşısında o lezzetli kekleri yemek için bizi dürten canavar devreye girdiğinde bedensel hislerimizi izleyebilirsek, bu hislerin sonsuza dek sürmediklerini, bir süre sonra kaybolduklarını görebiliriz. Tamamen kaybolmayacaklardır, yine geri geleceklerdir fakat eskisi kadar dikkatimizi çekmeyeceklerdir. Çünkü artık bunun karşı koyulamaz bir döngü olmadığını, merakla, bilinçli bir farkındalıkla bedensel hislerimizi, duygularımızı, zİhnimizi izleyebildiğimizde kendiliğinden üzerimizdeki etkisinin azaldığını biliyor olacağız.
Meraklı bir bilinçli farkındalık otomatik pilotta beslenmenin panzehiri gibidir.
Stresli yemek ile gerçek açlık arasındaki farkı nasıl ayırt edeceğiz?
Birinci adım olarak ilk önce açlık belirtilerinizin olup olmadığını kontrol edin.
Mideniz homurdanıyor, hatta size bağırıyor mu?
Yorgun, bitkin hissediyor musunuz?
Konsantre olmakta sorun mu yaşıyorsunuz?
Sinirli misiniz?
Bu semptomların mevcut olup olmadığını görmek için kendinizi kontrol edin.
Ve en en son ne zaman yemek yediğinizi hatırlayın.
Bir saat önce mi yemiştiniz yoksa en son altı saat önce mi yemek yemiştiniz?
Vücudunuzun ve zihninizin şu anda nasıl olduğuna dikkat ederek kendinizi kontrol etmeniz, açlığınızın stresten mi, sıkıntıdan mı, yoksa öfkeden mi olduğunu anlamanıza yardımcı olabilir.
Şimdi, işte işin zor kısmı -sinirlilik, huysuzluk ve konsantrasyon güçlüğü gibi hislerin çoğu, hem açlığın hem de stresin belirtileri olabilir. Stres testinin bu ilk adımından net bir yanıt yoksa endişelenmeyin, bu adımda sadece veri topluyoruz.
Stres testi için aşağıdaki cetveli kullanabilirsiniz. Stres cetvelindeki göstergeleriniz 1 ila 5 arasındaysa beş duyunuzu kullanarak, yavaşça yemeğinizi (mindful eating) yiyebilirsiniz.
Tablo stresli olduğunuzu gösteriyorsa, eğer gösterge 5 ila 10 arasında ise bedensel hislerinizi izleme pratiği uygulamanızı önemle tavsiye ediyorum
Bazen net bir teşhis veya cevap yoktur, ancak bu bir sorun değildir, kendinize karşı nazik bir tavırla bedeninizde ve zihninizde neler olup bittiğini gözlemleyebilirsiniz. Yemeğinizden ilk lokmayı ağzınıza koyduğunuzda, çiğnemeden önce bir an için duraksayıp sanki o yiyeceği ilk defa yiyormuşsunuz gibi tüm dikkatinizi tadına, kokusuna verebilirsiniz. Yemeğinizi çiğnerken endişelerinizi, kaygılarınızı, duygularınızı değil, sadece yemeğinizi çiğneyebilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Farkındalıkla beslenme nedir: Beslenme biçiminizi farkındalıkla düzenleyin