X

Duygularınızı kucaklayın: Yaşama dahil olmak cesaret ister

Her şeyi değersizleştirdik, heyecanlarımızı, gülümsemeleri, sevgiyi, bağlılığı, emeği, özeni… Aklınıza gelebilecek her duyguyu ve hali değersizleştirdik. Aşkı değersizleştirdik, özlemleri değersizleştirdik. Kendi kendimizin hislerine değer vermez olduk, sözlerimizi değersizleştirdik, kelimelerimizi…

Birisi için heyecan duymak “zayıflık, beklentiye girmek” oldu, birine özen göstermek “kendinden çok vermek” oldu, birini özlemek, istemek “yapmamamız gereken”, “kendine güvensiz”lik oldu.
Para, başarı sevmek negatif anlamıyla “hırslılık”, “açgzölülük, görgüsüzlük” oldu. Kendinden memnun olmak “övünmek, egolu olmak” oldu.

Sevdiğini ilk sen söyleme!
Önce onlar sana gelsin.
Bak bakalım, o ne yapacak.
Sen kadınsın, sana … davranmak yakışır. Sen erkeksin, … davranmalısın!
Bırak onlar seni takdir etsin, onlar övsün.

Aşkın, coşkun, taşkın olma hallerini unuttuk, bastırdık. Sanki olması gereken buymuş, doğalı buymuş gibi! Sonra da yaşamda motivasyon arayıp durduk.
Bulamayız, coşkun, aşkın halleri bastırarak, sürekli çağlayan olan yaşamın içinde olamayız. Kontrol edilemez duygulardan kaçarak, onları bir sisteme sokmaya çalışarak, yaşamı yaşayamayız!
Yaşam, yaşayabilenin tattığı bir şeydir. Her insan yaşamda görünse de, yaşamaz!
Yaşamak için, senin o akışın bir parçası olman gerek, yaşamla bir titreşimde, onun gibi aşkın, onun gibi çağlayan, onun gibi sıkıştıran, yok eden, var eden, dinginliğinde, coşkulu bir huzurda ılık ılık akan olmayı gerektirir.
Yoksa, yaşamın tornadosunda sürüklenen bir çakıl taşı olursun. Sürtündükçe yuvarlaklaşan, sivri köşelerini ve ağırlığını çarpışarak eriten ve en sonunda bir kuytuya sıkışıp kalan…

Çakıl taşının işini kolaylaştıralım, canının yanmasını, onun savrulmasını durduralım olmaz mı?
Kendimize, duygu ve düşüncelerimize dürüst olarak ve bu dürüstlüğümüzü paylaşarak yapalım bunu. Kendi fikrimizden, kendi yok ediciliğimizden, aşkınlığımızdan, taşkınlığımızdan korkmadan. Kısıtlamadan, olduğu gibi, tüm “gerçekliği” ile…

Savaşçı, bu gerçeklik içinde kalmak için çaba sarf ettiğinden savaşçıdır. Kendi gerçeğinin ardında, kılıcı elinde dört nala giden bir şövalye gibidir.
Sözleri, gönlü keskindir. Dili ile gönlü bir olduğunda zihni de keskinleşir. Önü açılır, fırtına diner, açık havada kendi mağrur duruşunu destekler ve onurlandırır. Çünkü bunu kendi yaratmıştır.
Bu apaçık gökyüzü onun eseridir. Kalbinin dile gelişiyle, oradaki dürüstlük ve net duruşla edinmiştir bunu. Kendini onurlandırmak hakkıdır.

Yaşadığımız her tür duygu, şimdiye kadar “duygular zayıflıktır” inancı altında basitleştirildi. Onyıllardır, yüzyıllardır… Ağlamak, gülmek, sevmek, öfkelenmek, hırslanmak, eğlenmek, kıskanmak, üzülmek… Bu duygu hallerine baktığınızda her biri için en basit sözleri sizler de duyuyor musunuz?

Ağlama, kıskanma, üzülme, değmez.

Her biri insan gelişimi için çok çok değerli duygulardır, araçlardır bunlar. Bu duyguları kapatınca, bastırınca doğal olarak o peşinden koştuğumuz, aşkın, coşkun duyguları da kapatıyoruz. Her şey zıttıyla mümkündür ki bir kutbu çıkarırsanız diğeri de yok olacaktır.

Ve elbette, sizi teselli etmek için söylenmiş olan “Üzülme”, “Bunda ağlanacak ne var?” vs. gibi cümleler orada hissettiğimiz duyguların “hissedilmemesi gereken” duygular olduğu bilgisiyle kaydedilir. Bu yüzden, birçok erkeğin “ağlamak” ile ilgili zihinsel bir sıkıntısı vardır veya sevgiye dair duygularını göstermekle ilgili. Bunlar öğrenilmiş bir duygu sınıflandırmasıdır. Kişiye has değil, topluma, kültüre, topluluğa hastır.

Bu durumda bireyin kendi olarak var olması, her zaman bir ayağı aksak bir şekilde olabilir ancak. Orijinal olması, varoluşun içinde ışıldaması, devamlılık göstermesi pek mümkün değildir.

Kısaca, duygularımızı oldukları halleri ile yaşama cesareti göstermek, bizleri yaşama dahil eder. Yaşamı yaşayabilmek için kendimize “duygularımızı yaşama izni” vermeliyiz. Sonucunda olanlar, olması muhtemel görünenlerden bağımsız olarak.
Bu da içimizdeki “kaşif” arketipini aktive etmek ve sonra onu “büyütmek, beslemek” ile olur.

Hissettiğimiz her şey bize ait ve bizim biricik parçalarımızdır. İtip kakmadan sahip çıkalım onlara. Bizim zenginliğimiz buradan gelir, hazinemiz o duyguların altındadır. Kendi hazinemize sahip çıkabilirsek, başkalarının hazinelerini de görebilir, onların hallerine de saygıyla, anlayarak bakabiliriz. Kim bilir belki aradığımız, o yaftaladıklarımızın içinde bir yerde gizlidir…

İlginizi çekebilir: Kadın ve erkek doğasını ne kadar iyi anlayabiliyoruz?

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale