Duygularınızı halının altına süpürmeyin: Duygularınızı özgürce yaşamak için bir egzersiz önerisi

Herkesin içinde sakladığı bir sır, halının altında saklı tuttuğu bir deneyim var. İlk başlarda “Böylesi daha iyi” dediğimiz, daha fazla acıtmasın diye yok saymaya çalıştığımız… Ama sonrasında halının altında sakladığım çöp, leş gibi kokmaya başlıyor. Yine de yok saymaya devam ediyorsun. Peki yok sayabiliyor musun?

dummydummy

Benzer deneyimleri ya da duyguları yok saymak işe yarıyor mu? Ayşe’den kaçıp Fatma’ya yakalanmak. Değerliymiş gibi yapıp değersiz davranışlara maruz kalmak. Küçükken anlamı çok büyüktü biliyorum. Ama yüzeye çıkarınca o kadar da acımadığına şahit oluyorsun. Evet, önce bir sarsılıyorsun. Ama insan olgunlaşınca… Sahi olgunluk ne demek? Hazmetmek demek bana göre. İşte deneyimine farklı anlamlardan bakmaya başlıyor insan.

Kısaca şunu söylemeliyim ki; bastırdığımız acılar kadar hastayız. Gizlediğimiz sırlar kadar, yüklediğimiz anlamlar kadar hastayız. Ne mi yapmalı? Korkunun en dibine dalmalı ve korkulacak bir şey olmadığını görmeli. Duygular geçici değil mi? O zaman niye yok sayıp da onu büyütüyorsun? İnsan tutunduğu duyguları serbest bıraktığı için rahatlıyor.

Peki ne yapmalı?

  1. Kendinizi rahat hissedebileceğiniz bir yer seçin.
  2. Derin fakat yavaşça burnunuzdan nefes alıp verin.
  3. Nefes al 1, nefes al 2 ,şeklinde 8 e kadar kadar sayın. 3 tekrar. İyice rahatlayın.
  4. Bedeninizde ağrıyan ya da tıkalı olduğunu düşündü­ğünüz bir alana odaklanın. Ellerinizi oraya koyun.
  5. Ellerinizi koyduğunuz bu bölgeyi gözlemleyin. Şiddetine 10 üzerinden sayı verin. Rengi, şekli nasıl? Sakın yok etmeye çalışmayın.
  6. Bana söylemek istediğin bir şey var mı?” diye sorun. Sadece dinleyin.
  7. Mesajların yüzeye çıkmasına izin verirken birkaç defa, derin ama yavaşça nefesler alın.
  8. Sonra deyin ki “Mesajını aldım. Bu duruma neden olan, adlandırdığım ve ya adlandırmadığım ne varsa, seni özgür bırakıyorum. Sevgimi ve anlayışımı sana aktarıyorum. Teşekkürler.

Duygular gelip geçici. Bir illüzyon. Duyguları yaşamalı ve özgür bırakabilmeli. Ancak bir duygunun içine özgürce dalıp o duyguyu derinlemesine yaşayabildiğinde ÖZGÜR kalabilirsin.

İlginizi çekebilir: Kişisel illüzyonlara son vermek: 15 adımda daha huzurlu bir yaşam

Tuba Kaytaş: Türkiye’nin ilk nefes koçlarından olan Tuba Kaytaş, Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. İlk nefes eğitimini 2005 yılında Judith Kravitz’ten aldı. Nefesin hayatına ve kendisine yaptığı muazzam değişikliği fark edince deneyimlediği tüm güzellikleri insanlarla paylaşabilmek için yoluna nefes eğitmeni olarak devam etmeye karar verdi. 2009 yılında Ommira Kişisel Gelişim Merkezi’ni kurdu. Bu süreçte yaptığı çalışmaları ve deneyimlediklerini Özgür Kocaeli Gazetesi’nde kişisel gelişim konularında yazılar yazarak paylaştı. Yıllardır içinde bulunduğu nefes seminerlerinin ardından bilgi ve tecrübelerini 2012 yılında yayımlanan ilk kitabı Nefes’le Mucizelere Giden Yol adlı kitabında topladı. Araştırmacı ve yenilikçi bakış açısıyla, nefesle ilgili her konuyla ilgilenerek yoluna devam eden Kaytaş, Nefesimizin düşüncelerimizi etkilediğini fark edince kendi yöntemini geliştirip nefesi duygularla bütünledi. 8 yıllık çalışmaları ve eğitimleri sonucu geliştirdiği Nefs-i Terapi yöntemini aynı isimli kitapla paylaşmaya karar verdi. 3. Kitabı olan Bedenin Şifresi ile okuyucularına bedeni tanımanın ve şifanın yollarını sundu. 4. Kitabı olan 1 ile ilişkilere farklı bakış açısıyla bakabilmeye rehber oldu. Türkiye’nin İlk Transformal Nefes Koçları’ndan olup, daha sonra kendi sistemini kuran Kaytaş, nefesin en doğal halini Bütünsel Nefes’te birleştirdi. Şu anda Nefes Kampları düzenliyor, sorgulanabilir sertifikalı olan Profesyonel Nefes Uygulayıcılık Eğitimleri veriyor ve kendi sitesi olan www.nefesatolyesi.com da yazı yazmaya devam ediyor.
İlgili Makale
whatsapp