Duygularınıza sahip çıkın: Bastırdığınız duyguları nasıl özgür bırakabilirsiniz?
Bizi insan yapan özelliklerimizden biri duygularımızdır. Duyguların kişiyi harekete geçirme özellikleri vardır. Zaten duygu Latincede hareket anlamına gelen “emote” kelimesinden türemiştir. Her ne kadar bazı düşünürler duygu kelimesinin tanımlanmasının pek de mümkün olmadığını ileri sürseler de Young’a (1982) göre, duygu içinde bulunulan ortamın algılanmasıyla ortaya çıkan, bireyin iç dünyasını harekete geçiren bedensel, davranışsal ve zihinsel özellikleri içeren duyusal süreçtir. Lazarus (1984) ise duyguyu bireyin çevresindeki uyarıcıları algılaması ve değerlendirmesi sonucu oluşan iç yaşantılar olarak tanımlamaktadır.
Her bir duygumuzun bir işlevi vardır. Duygularımız örneğin bir doğal felaket esnasında korkup kaçmamızı sağlayarak hayatta kalmamıza yardımcı olurlar. Negatif duygular da tıpkı pozitif duygular gibi bizim bir parçamızdır. Negatif duygular aynen fiziksel bir acı ya da ağrıda olduğu gibi, bizi dikkat edilmesi gereken potansiyel bir sorun olduğu konusunda uyarırlar (Beck, 2001).
İnsan ırkının sahip olduğu duygular çok çeşitlidir ve bu duyguların ifade edilmesi fiziksel ve ruhsal sağlığımız için çok önemlidir. Ancak bazı insanlar duygularını ifade edemezler ve onları bastırma yoluna giderler. Araştırmacılara göre duygularını ifade edemeyen kişiler benlik saygısı düşük ve bağımlı kişilerdir (Taylor ve ark, 1992). Bozkurt (1989) yaptığı yüksek lisans tez çalışmasında duyguları ifade edememenin bireylerde gelişme ve başarı eksikliğine, acı çekme, yorgunluk ve ülser gibi psikosomatik belirtilere neden olduğu, ayrıca depresyonu ateşlemede önemli rol oynadığı sonuçlarına ulaşmıştır.
Bastırdığımız duygular aniden, şiddetli bir şekilde açığa çıkabilirler. Diyelim siz duygularını sağlıklı bir şekilde ifade etmek yerine onları bastırmayı seçen bir insansınız ve bir arkadaşınız sürekli olarak size kaba davranıyor. Onun bu davranışı sizi öfkelendiriyor ve üzüyor. Ancak arkadaşınızın hareketlerinin sizde uyandırdığı duyguları onunla paylaşmak yerine o duygularınızı sürekli bastırıyorsunuz. Bir gün bu duruma daha fazla dayanamıyorsunuz ve sizin içinizde olan bitenlerden bihaber arkadaşınıza deyim yerindeyse patlıyorsunuz. Belki de bu duygusal patlamanız yüzünden arkadaşlığınız bitiyor. Oysa arkadaşınıza çok daha önceden onun davranışlarının sizde yarattığı duygulardan bahsedebilir, onu size bu şekilde kaba davranmaması hakkında uyarabilirdiniz. Eğer siz de duygularını ifade etmek yerine onları bastırmayı tercih ediyorsanız neden böyle davrandığınızı düşünebilir misiniz? Duygularınızı karşınızdaki insana ifade ettiğinizde başınıza bir şey mi geleceğinden çekiniyorsunuz?
İş yerinde duygulara yer var mıdır?
Duygularımızı eğer dilersek arkadaşlarımıza rahatça ifade edebiliriz. Peki ya duyguları ifade etmenin oldukça problematik bir durum haline gelebileceği iş dünyasında duygularımızı nasıl yöneteceğiz? İş yerlerinde “duyguya yer yok” gibi yanlış bir inanış vardır. Oysa insanın olduğu her yerde duygu da vardır. Tipik bir iş haftasında birbirinden farklı onlarca duyguya sahip olabilirsiniz. Sunum yaparken endişe, müdürünüz size sesini yükselttiğinde kızgınlık, sizin hak ettiğinizi düşündüğünüz terfiyi bir başka iş arkadaşınıza verdiklerinde de kıskançlık hissedebilirsiniz. Peki duygularınızı hayatınızın her alanında iyi yönetmek için neler yapabilirsiniz?
Kendinize duygularınızı rahatça ifade edeceğiniz bir alan yaratın
Duygularınızı çekinmeden, yargılanma endişesi taşımadan paylaşmanın en iyi yöntemlerinden biri bir psikologtan destek almaktır. Gereken yardımı almaktan çekinmeyin.
Duygularınızı yazarak ifade edin
Duygularımızı bastırmamanın yolu onları illa birileriyle konuşarak paylaşmak değildir. Duygularınızı kaleme alarak da onlarla iletişime geçebilir, kendinize duygusal bir rahatlama yaşatabilirsiniz.
Harekete geçmeden önce bekleyin
Diyelim iş yerinizde bir arkadaşınız size kaba davrandı, ona hemen duygularınızı ifade etmeden önce bekleyin. Mümkünse dışarı çıkın, hava alın ve gereken konuşmayı iş yerine daha sakin bir şekilde döndükten sonra yapın.
Güçlü bir sosyal destek sistemine sahip olun
Problemlerinizi rahatça anlatabileceğiniz arkadaşlarınız, duygu yönetimi konusunda size yardımcı olacaklardır.
Hobi sahibi olun
Duygularınızı hobiler aracılığıyla da ifade edebilirsiniz. Örneğin bir dans kursuna yazılabilir ya da resim dersleri alarak duygularınızı sanat sayesinde dışa vurabilirsiniz.
Unutmamak gerekir ki duygularımız bize her zaman bir mesaj vermeye çalışırlar. Bu mesajı anlamanın yolu da duygularımızı dinlemekten geçer. Duygularınıza saygı duymanız, onlara kulak vermeniz ve onları bastırmamanız dileklerimle.
Bu arada size bir eğitim haberim var. WhatsApp ya da FaceTime üzerinden bire bir görüşmeler şeklinde ilerleyen üç haftalık Öz Sevgi eğitimimle ilgileniyorsanız bilgi için rsolaker@gmail adresine yazabilirsiniz. Psikoloji ile ilgili egzersizler paylaştığım Instagram hesabım ise @ranakutvan.
Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.
Kaynaklar:
Beck, J. S. (2001). Bilişsel Terapi: Temel İlkeler ve Ötesi. (Çev.:N.H.şahin) Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları.
Lazarus, R.S. (1982). Thoughts on The Relation Between Emotion and Cognition. American Psychologist, 37, 1019-1024.
Taylor, G.J.(1992). Is Alexithymia And Somatic Complaints Psychiatric Out Patients”, Journal of Psychosomatic Research, 36(5), 417-424
Young, J.E. (1982). Cognitive Therapy and Lonelines . New Direction in Cognitive Therapy. New York: The Guilford Press.
İlginizi çekebilir: Kendini sevmek lüks değil, ihtiyaçtır: İhtiyaçlarınıza kulak verin