İçinizde hep biriktirdiğiniz, bir türlü dile getiremediğiniz birçok kelime mi var? Kendinizi istediğiniz şekilde ifade ettiğinizde olumsuz bir durumla karşılaşmaktan mı çekiniyorsunuz? Duygularımızı ifade etmek insanlarla olan iletişimimiz için çok önemlidir. Duygularımızı sözel ve davranışsal olarak ifade edebiliriz. Ben bu yazıda duygularımızı sözel olarak ifade etmekten bahsetmek istiyorum. Duygu ifadesi sayesinde duygularımızla dışa vuran davranışlarımızı ayarlayabilir, sevmediğimiz kişilerle uzlaşma içerisinde çalışıp, gereksiz anlaşmazlıklardan kaçınarak, öfkemizi eyleme vurmak yerine söze dökebiliriz (Gross ve John, 1995, Akt. Akan ve Barışkın, 2017). Kendi olumlu ve olumsuz duygularını açığa çıkaramayan insanlar, birçok ruhsal ve organik sorunların tehdidi altındadırlar (Yavuzer, 2000, Akt. Yalçın ve Hamarta, 2013).
Duygularımızı sağlıklı bir şekilde ifade ettiğimizde dış dünya ile gerçek benliğimizi paylaşırız. Duygularımızı sözel olarak ifade etmek yerine bastırmayı tercih ettiğimizdeyse bu durum hem bizim kendimizden uzaklaşmamıza, hem de kurduğumuz ilişkilerde samimiyetsizliğe yol açabilir.
Örneğin diyelim bir kafede sohbet ettiğiniz bir arkadaşınız hoşunuza gitmeyen bir harekette bulundu ve siz ona karşı bir kızgınlık hissettiniz. Bu kızgınlığı ifade etmek yerine, hiçbir şey olmamış gibi sohbete devam ederek duygularınızı bastırdığınızda hem duygularınızı yadsıyorsunuz, hem de arkadaşınıza karşı samimi olmuyorsunuz. Arkadaşınız ise sizin hissettiklerinizden haberi olmadığı için her şey yolunda sanıyor. Sizin gerçeğinizi bilmiyor. Arkadaşınızla ilişkiniz hep böyle. Onunla ilgili hep içinizde tuttuğunuz, biriktirdiğiniz yığınla kelime var. Ve bir gün geliyor artık duygularınızı daha fazla bastıramadığınız için arkadaşınıza deyim yerindeyse patlıyorsunuz. Arkadaşınız ona karşı olan duygularınızı çok uzun zamandır içinizde tuttuğunuzun farkında olmadığı için bu hareketinize mana veremiyor. Bu senaryo size tanıdık geldi mi?
Eğer siz de bu örnekteki gibi duygularınızı sözel olarak ifade etmek yerine, sürekli olarak bastırmayı seçiyorsanız, bu davranış size uzun vadede zarar verebilir. Şiddetli duyguların uzun süre bastırılması, bunların bir süre sonra çarpıtılmış ve sapmış biçimde yeniden ortaya çıkmasına neden olabilir (Yalçın ve Hamarta, 2013). Bazı araştırmalara göre bastırılan duygular stres seviyemizi yükseltmektedir (Mund ve Mitte, 2012). Duyguların paylaşılması ise kişi ve toplum sağlığı açısından önemlidir (Köknel, 1997). Yapılan bir araştırma 100 yaşını aşan kişilerin ortak özelliklerinden birinin, duyguların rahatça ifade edilmesi olduğunu ortaya çıkarmıştır (Kato ve ark. 2012).
Duygularınızı ifade etmek yerine neden sürekli olarak bastırmayı tercih ettiğinizi bir psikologla çalışarak çözümleyebilirsiniz. Şimdilik şu sorulara cevap verip bu konu hakkında biraz düşünmeye ne dersiniz?
- Çocukluğunuzda nasıl bir aile ortamınız vardı? Duygularınızı ifade ettiğinizde ne gibi bir tepkiyle karşılaşıyordunuz?
- Sizce sizi şu an duygularınızı rahatça ifade etmekten alıkoyan nedir? Duygularınızı ifade ederseniz ne olacağını düşünüyorsunuz?
- Duygularınızı rahatça ifade etmek için neler yapabilirsiniz?
- Öfke ya da kıskançlık gibi sözde negatif duyguları hissetmemeniz gerektiğini mi düşünüyorsunuz?
Unutmayın etrafımızdaki insanlar bizim zihnimizi okuyamazlar. Hem kendi psikolojik ve fiziksel sağlığımız için, hem de daha iyi ilişkiler kurmamız için duygularımızı sağlıklı bir şekilde dile getirmeyi öğrenmeliyiz. Size içinizdeki kelimeleri özgürce ifade ettiğiniz günler diliyorum. Bu arada sizlere bir eğitim haberim var. WhatsApp ya da FaceTime üzerinden birebir görüşmeler şeklinde ilerleyen üç haftalık “Öz Sevgi” eğitimimle ilgileniyorsanız bilgi için rsolaker@gmail.com adresine yazmanız yeterli. 2020 yılını “Hayatı Güzelleştirme Yılı” ilan ettim. Hayatı güzelleştirmeyle ilgili psikoloji egzersizlerini ise @ranakutvan Instagram hesabımdanrsolaker@gmail.com paylaşıyorum.
Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.
Kaynaklar:
Akan, Ş. T., Barışkın, E. (2017). Kültür ve Cinsiyet Bağlamında Berkeley Duygu İfadesi Ölçeğinin Geçerlilik ve Güvenilirlik Ölçütleri. Türk Psikiyatri Dergisi 28(1):43-50.
Gross J. J., John O. P. (1995). Facets of emotional expressivity: Three self-report factors and their correlates. Pers Individ Dif 19:555-68.
Kato, K., Zweig, R., Barzilai, N., & Atzmon, G. (2012). Positive attitude towards life and emotional expression as personality phenotypes for centenarians. Aging, 4(5), 359-367. https://doi.org/10.18632/aging.100456
Köknel, Ö. (1997). Kaygıdan Mutluluğa Kişilik.Altın Kitaplar Yayınevi .İstanbul
Mund, M., & Mitte, K. (2012). The costs of repression: A meta-analysis on the relation between repressive coping and somatic diseases. Health Psychology, 31(5), 640–649.
Yalçın, S. B., Hamarta, E.(2013). Üniversite Öğrencilerinin Duygularını İfade Edebilmelerinin Aleksitimi ve Psikolojik İhtiyaçlarına Göre İncelenmesi. ISSN: 2146-5177 YılYear :3 Cilt Volume :3 Sayı Issue :4
Yavuzer, N. (2000). İletişim ve etkili yaşam kültürü, çocuklarımız için eğitim sohbetleri. Ankara: Pegem A Yayıncılık.
İlginizi çekebilir: Dertlerinizi ne küçümseyin, ne de fazla önemseyin