“Kendini yönetebilen, dünyayı yönetecek gücü bulabilir.” – Platon
Platon -bir kez daha- haklı. “Türlü kaygının içimize dolup taştığı şu zamanda, üstelik gölge yanlarımızla bu kadar hemhal olmuşken, bu nasıl olur?” derseniz, siz de haklısınız. Yine de, mümkün mertebe ben anlatayım, siz kendinize doğru yürümeye başlayın. Neticede yavaş ilerlemekten değil, yerinde saymaktan korkmalı…
Dört temel duygu
Meşhur psikiyatr Yankı Yazgan, insanın 4+ temel duygusundan söz ediyor: Neşe/keyif, öfke/korku, tiksinme, üzüntü/hüzün… “Duyguları artırabiliriz; ama tıpkı temel renkler gibi, duyguların da özü aşağı yukarı böyle.” diyor Yazgan ve bu duygular arasında gidip gelmek, bir ölçüde gayet normal, insanız.
Duygu barometresi nedir?
Somut olarak böyle bir barometre yok. İşin esası şu: Gün içinde bir anımızın başka bir anımızı tutmamasına, epey yorucu olabilen ‘bir öyle bir böyle’ hallerimize atıf yapıyor bu kavram. Üstüne, içimizde yer yer kanlı bir savaşa tutuşabilen farklı ruh hallerimiz konusunda kendimiz bile netleşemezken; gelgitlerimize başkalarının da şahit olması, diğerleriyle ilişkilerimizi biraz hırpalayabiliyor. Konumuz, bu durumun ne kadarının tolere edilebilir olduğu.
Siz başkalarına demiyor musunuz; “Bu ne perhiz, ne lahana turşusu” diye bazen? O hesap. Kendimize dönersek: Mühim olan bu ahşap gibi sert, büyük meydan savaşlarından en az yarayla çıkabilmek, duygudan duyguya atlarken frene basabilmek.
Değişkeniz ve bu normal
Öyle görünüyor ki, ruh halimizin değişkenliğini önlemek pek mümkün değil; mesele değişen ruh halimizi farkındalıkla yönetebilmek. Çalkantıları daha az hasarla atlatabilmenin, kendimizi pek de iyi hissettirmeyen tutarsızlık hissini bir nebze dengelemenin bize ait yöntemlerini geliştirmek elzem.
Duygularımızı nasıl yönetebiliriz?
Uzman Dr. Cem Hızlan, verdiği röportajda “Duygularımızın şartlara ve bizim iç halimize göre değişkenlik göstermesi sağlıklı bir durumdur. Kötü şeyler yaşanırken kötü hissetmek depresyon olmadığı gibi, iyi şeyler yaşanırken mutlu ve heyecanlı hissetmek de mani değildir.” diyor. Öte yandan bu değişimlerin ne kadarının rutin, ne kadarının bir uzman desteği gerektirecek düzeyde olduğunun farkında olmak mesele.
Hızlan’ın anlattıklarını merak edenler buraya bakabilir. Neticede doktor, duygudurum bozukluğunun klinik olarak birkaç şekilde görüldüğünü de belirtmiş; duygudurum bozukluklarının bipolar bozukluk, major depresyon, tekrarlayıcı depresif bozukluk ve sık döngülü duygudurum bozukluğu gibi depresyonun alt tiplerinden de kaynaklanabileceğini vurgulamış. Kendimizi yoklamak, eşin dostun fikrine başvurarak iyimserliğimizin bir felaket yumağına dönüştüğü anları gözden geçirmek bu noktada işe yarayabilir.