X

Duygular nefesi, nefes duyguları etkiler: Doğru nefes alarak ‘an’a huzur davet edin

Bir bebeğin doğduğu anı getirin gözünüzün önüne. Anne rahminden kordonuyla çıkar ve doktorun onu tutması gerekir. Kafa üstü tutar düşmesin diye ve sonra birkaç hamleyle bebeğin nefes almasını sağlar. Sonunda bebek, iki ayağından aşağı doğru sallanırken ilk nefesini alır ve o şaşkınlıkla ağlamaya başlar. İşte o nefesle dünyaya merhaba deriz. Bizden ayrı bir yer olduğunu henüz bir süre daha anlamayacağımız dünyayla tanışırken, her gün nefes alıp vermeye devam ederiz. Ve ilk nefeslerimiz çok hızlıdır. Bir bebeğin bir dakika içinde aldığı nefes bir yetişkinin bir dakikada aldığı nefesin neredeyse 4 katıdır. Ne olduğunu henüz bir süre daha anlayana kadar bu böyle gider ve akciğer kapasitemiz geliştikçe dakikada aldığımız nefes sayısı azalır.

Nefes yaşadığımız süre boyunca istemsizce yerine getirdiğimiz, tamamen kendiliğinden, ağrısız, sızısız ve zahmetsizce gerçekleşen fiziksel bir aktivite olduğu için bu mucizenin farkına bile varmayız. Üzerine düşünmeyiz. Öylece gelen havayı solur, çıkan havayı üfleriz.

Nasıl ki sevdiğimiz birini kaybettiğimizde ya da artık yakınımızda olmadığında anlarız onu ne kadar sevdiğimizi, nefesin keyfini ve önemini de nefesimizin yokluğunda anlarız. İşte bu yüzdendir ki sevdiklerimizi yanımızdayken sarmak, nefesimizi de geç olmadan en iyi şekilde kullanmak, hayatı doyumlu bir şekilde yaşamamıza yardım eder.

Nefes aldığınızı fark edeceğiniz o gün, inanın bana başınıza gelen en güzel şeylerden biri olacaktır. Şimdi siz bu yazıyı okurken bile, vücudunuzda birçok şey değişti. Nefesin kendisinin hem tuhaf hem de mucizevi bulduğum bir tarafı da bu. Onun hakkında konuştuğumuzda veya onunla ilgili bir şey yaptığımızda bile o bunu idrak ediyor ve kendini düzene sokuyor. Hatta bir bakın bakalım yazıyı okumaya başladığınızda neler oldu. Bazılarınız nefesini tutmuş, bazılarınız ise bir anda derin bir nefes alma ihtiyacı duymuş olabilir.

Bu yazı nefesi övmek ya da göklere çıkarmak için değil. Bu yazıyı bize bahşedilmiş bu özelliğimizi fark etmemiz ve henüz hayattayken değerlendirmemiz için yazıyorum. Kendi nefesimizin fizyolojimiz, dolayısıyla da psikolojimiz üzerine etkisini daha iyi görebilmemiz, doğasını daha iyi kavrayabilmemiz için yazıyorum.

Ancak zaten hayattayken ve zaten sağlıklı görünen bir şekilde nefes alıp veriyorken, nefesimizi hala niye kurcaladığımızı anlamanız için nefes almanın ne işe yaradığını bilmek size bu yolda motivasyon sağlar diye düşünüyorum. Bu yüzden size bunun anlamını elimden geldiğince anlatmaya gayret edeceğim.

Hayatta kalabilmemiz için hücrelerimizin oksijene ihtiyacı vardır. Arabamızın çalışması için nasıl ki depoya benzin dolduruyorsak, vücudumuzun da yaşamsal fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için ciğerlerimizi oksijen ile doldurmalıyız. Biz ayakta, hayatta, bugünde ve yarında tutan en önemli elementtir oksijen. Bir diğer yönüyle enerji kaynağımızdır. Bir otobüsü yakalamaya çalışırken, konuşurken, gülerken, ağlarken, çalışırken ve hatta düşünürken bile enerji harcarız. Doğru karar verme yetimizi, iyi bir hafızayı, duygu durum halimizi, doğru çalışan organları, kısacası kaliteli yaşamamız için aklın sığdırdığı her işlevi, yeterli derecede alınan oksijene, yani, doğru nefes almaya borçluyuz.

Eğer duygularınızı çok uzun süre bastırdıysanız, nefesiniz bundan etkilenir. Öfkeliyseniz ve bu öfke ifade bulmadıysa, mutsuzsanız ve gözyaşlarınız akmadıysa, mutluysanız ancak sizin için mutluluğunuzu dahi ifade etmek kolay bir şey olmadıysa, pişmanlık veya suçluluk duyuyorsanız ve bunu dönüştürecek bir alan bulamadıysanız kendinize, nefesiniz tüm bu dönüşememiş, ifade bulamamış duygulardan etkilenir. Nefes hızınız, nefesinizi nasıl aldığınız, bedeninizin hangi noktasından aldığınız, (örneğin karnınızdan veya göğüs kafesinizden), içeride kalmış ve dışarıda ses bulamamış duygular ile beraber şekillenir.

Duygular değişince nefes de değişir. Ancak burada önemli olan nokta, otonom şekilde işleyen bu sistemi tersine çevirip müdahale edebileceğimizi öğrenmektir. Yani, duygular değişince nefes alış şeklinin değiştiği gibi, biz nefesimizi bilinçli kullanmayı öğrendiğimizde, duygu durum halimize de etki edebiliriz.

Nefesinizi bilinçli kullanmanın bir yolu önce kendinizin nasıl nefes aldığını izlemek ve anlamaktır. Sonra nefes alış şeklinizin sizde yaratıyor olabileceği, size rahatsızlık veren duygu durum halini gözlemlersiniz.

Hayat akarken birçok şey yaşarız. Bunlar çocukluk, ergenlik, yetişkin olma yolunda karşımıza çıkan güçlükler ve sonra hayatın bizi içine fırlattığı hikayelerdir.Bu hikayelerin içeriği her birimiz için biriciktir. Her birey yaşadıklarını kendi intrapsişik yapısı boyutunda deneyimler. Ve bu olumlu, olumsuz deneyimler nefesimizi de değiştirir. Artık yeni doğmuş bir bebeğin nefesi gibi değildir. Bozulmuştur. Ancak bedenin benimsediği nefes alış hali bozulsa dahi doğru nefes almanın ne olduğunu gerçekten unutmaz. Beden hafızası onu korur. Siz ona hatırlattığınızda nasıl nefes alacağını hatırlar ve pratiğe geçirmenize yardımcı olur.

Pratiğe geçirmek için ise belli başlı teknikler vardır. Önce nefesinizi yavaşlatmayı, yani bir dakika içinde aldığınız nefesi en aza indirmeyi öğrenirsiniz. Sonra nefes alırken acele etmemeyi, bu anlamda bedeninize izin vermeyi, nefesinize güvenmeyi ve kendinizi onun akışına bırakmayı öğrenirsiniz. Yeteri kadar oksijen almak ne kadar önemliyse, karbondioksiti, istemediğimiz toksinleri atmak da bir o kadar önemlidir. Hatta karbondioksiti dışarı atmak, oksijeni içeri almaktan bile daha önemlidir. Çünkü bu sayede bedeniniz ihtiyacınız olan oksijeni içeri almanız için size alan sağlayacaktır. Bunun için nefesimizi uzun uzun vermeyi öğreniriz. Sonra diyafram girer sahneye. Çok önemlidir. Diyafram bizim yaşam alanımız, ikinci kalbimiz. Diyafram kaslarını tekrar devreye sokar ve tüm bu öğrendiklerimizle entegre ederiz. Bir süre sonra bedeniniz bu değişimlere ayak uydurur.

Nefesinizle çalışırken Otonom Sinir Sistemi doğrudan etkilenir o yüzden daha ilk çalışmanızda bir şeylerin daha farklı olduğunu, ya da neyi daha farklı deneyimlediğinizi görebilirsiniz. Ancak kalıcı olabilmesi için bir süre pratik yapmanız ve hayatınıza entegre etmeniz gerekir.

Örnek vermek gerekirse, daha önce panik atak yaşadıysanız, veya panik atak geçireceğinize dair anksiyeteniz varsa öğrendiğiniz en basit nefes tekniği ile sinir siteminizde ”rahatla sindir” etkisini aktif hale getirerek gevşeme duygusunu oluşturursunuz. ”Rahatla Sindir Etkisi” bir süre sonra bedeninizin kontrolden çıkmasını engeller.

Nefesimizin hem fizyolojimize hem de psikolojimiz etkisi çok barizdir ve bu ikisi birbiriyle iç içe geçmiş bir yapıda hareket eder. Nefes fizyolojik sağlığımızı etkilerken psikolojimize de dokunur. Aynı şekilde psikolojik esnekliğe sahip olduğumuzda, fizyolojik sağlığımızda bundan iyi anlamda etkilenir.

Hepimizin belli oranda nefes kapasitesi vardır. Anı zihinsel aktivitelerin tekrarlandıkça gelişme göstermesi gibi, akciğer kapasitesi de özenli nefes egzersizleri ile gelişir. Burada amaç var olan kapasiteyi maksimum düzeye taşıyarak, psikolojik esnekliğimizi geliştirmektir.

Yazımın sonuna gelirken, yazdıklarım arasında bunu nasıl yapacağınıza dair bir tüyo vermediğimin farkındayım. Yazmaya başlamadan önce bunun üzerine uzun uzun düşündüm. Hem nefesi anlatmak, hem psikolojimiz üzerinde teknik anlamda nasıl bir etkisi olduğunu ayrıntılarıyla açıklamak, hem de size uygulayabileceğiniz egzersizler sunacaktım. Sonra bunların başlı başına birer konu olduğunuz ve tek bir yazıya sığdırmaya çalışmanın sizlere haksızlık olacağına karar verdim.

Bu yüzden özet kıvamında olan bu yazıdan sonra, diğer birkaç yazıda sırasıyla, nefesin işleyişinden, nefesin otonom sinir sistemine, dolayısıyla da duygu durum halimize üzerindeki etkisinden ve seanslar esnasında uyguladığımız nefes, gerginlik ve gevşeme tekniklerinden ayrıntılı olarak bahsetmeye karar verdim.

Ara sıra nefes aldığınızı hatırlamayı unutmayın.

İlginizi çekebilir: Ruh sağlığınızı korumak için 3 meditasyon önerisi

Marianna Vasiliadiz: Psikoloji Lisans Eğitimimi Atina'da tamamladım (DEREE -The American College of Greece). Klinik Staj görevimi Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastenesi ve Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri Kliniğinde yaptım. Üniversite yıllarımdan beri aldığım ve hala büyük bir adanmışlıkla uyguladığım Nefes ve Farkındalık temelli eğitimleri terapi pratiğim ile birleştirdim. Bir psikolog olarak geçmişte aldığım Yaygın Anksiyete Bozukluğu tanısı ve Panik Atağı ciddi bir şekilde deneyimlemiş olmam, bugün beni özellikle Panik Atak sorunu yaşayan kişiler ve Kaygı Bozuklukları ile çalışmaya itti. Bu bağlamda Kaygı ve Panik Atağı Anlama - Panik Atak ile Başa Çıkma - Beden Farkındalığı - Gevşeme ve Nefesin Otonom Sinir Sistemi üzerindeki etkileri üzerine düzenli bilgilendirme ve uygulama seminerleri veriyorum. 2014 yılında Viyana Sigmunf Freud Üniversitesinde Alfred Langle ile Varoluşçu Psikoterapi, 2017 yılında Varoluşçu Akademi İstanbul'da Klinik Psk. Ferhat Jak İçöz ile 2 yıl süren Temel Varoluşçu Analiz Eğitimimi tamamladım ve Varoluşçu Psikoterapilerde İleri Çalışmalar Eğitimime devam ediyorum. Pandost Derneğinde ücretli ve ücretsiz danışan görmeye devam etmekteyim. Varoluşçu Psikoterapiler Derneği Üyesi ve Panik Atak Dostları Derneği Akademik Kurulu Üyesiyim.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale