Hayatta karşılaştığımız durumlar karşısında mantığımız bize ne yapmamız gerektiğini, bizim için neyin iyi olacağını söylese de çoğu zaman onu dinlemeyiz. Hatta duygularımızın bize yaptırmak istediklerini mantıklı bir kılıfa büründürebilir, kendimize ve çevremize kabul ettirmek için bazen farkında bile olmadan çeşitli zihinsel hilelere başvurabiliriz. Bunların hepsi çok insani tutumlardır. Peki, duyguların var olma amacını hiç düşündünüz mü? Duygularımız neden vardır? Onlarla ne yapabiliriz?
Duygular, düşüncelerimizin elçileridir.
Bize, düşünce dünyamızın mesajlarını taşıyan göstergelerdir.
Tıpkı, bir hastalığın semptomları ya da belirtileri gibi, duygular da düşünce dünyamızın, zihinsel tutumumuzun ve ilgili konuya yaklaşımımızın bir göstergesidir.
Bu sebeple duygularımızla kurabileceğimiz en iyi ilişki, onları dinleyip bize ne söylediklerini duymayı denemektir. Fakat acı, öfke, korku gibi bazı duygular çok zorlayıcı olabildiğinden, onlara bakmak, temas etmek, yakınlaşmak istemeyiz. Onun yerine duygularımızdan kaçmaya, onları bastırmaya, yok saymaya, duygularımıza kızmaya, tepki göstermeye ya da reddetmeye eğilim gösteririz. Bu durumda, duygularımızın bize vermek istediği mesajları da alamamış oluruz.
Bunun yerine, kendimize “Bu duygu bana ne anlatmaya çalışıyor? Şu anda bu duyguyu hissetmemin sebebi ne?” sorularını sormak, duyguyu anlamada bize ilk kapıyı aralar.
Sonrasında “…. hissediyorum, çünkü….” şeklinde başlayan cümleler ile duyguyu anlamaya devam etmemiz önemlidir. Burada, duygularımızın arkasındaki düşünceleri görebiliriz. Duygularımız gerçektir. Onları yaşarız. Kalp atışlarımız, nefesimizin ritmi, biyolojik ve psikolojik değişimlerimizden duyguların gerçek olduğunu anlayabiliriz.
Gerçektirler, fakat gerçeği yansıtırlar mı? İşte konunun çözüleceği nokta tam da burada…
Duygularımız, onların ardında bulunan düşüncelerimizden etkilenir. Sorgulamamız gereken duygularımız değil düşüncelerimizdir. Düşünceler değişkendir, gelip geçerler. Özneldirler ve gerçeklikleri sorgulanmaya açıktır.
Günaydın dediğiniz biri size cevap vermediğinde yaşayacağınız duygu, o kişinin cevap vermeyişine yüklediğiniz anlamlara göre, yani onunla ilgili düşüncelerinize göre değişir. Farklı düşünceler de farklı duyguları doğurur. Bu yüzden duygularımızın düzenlenmesi, düşüncelerimizin düzenlenmesi ile mümkündür. Duygumuz, ne olursa olsun gerçektir. Yanlış duygu diyebileceğimiz, “böyle hissetmemek gerekir” diyebileceğimiz bir durum olamaz. Duygu bir göstergedir.
Fakat bize o duyguyu yaşatan düşünce işlevsiz, zararlı, taraflı veya gerçeklikten uzak olabilir. Duyguları kabul edip bize verdikleri mesajlara bakmadığımızda, düşünce şeklimizle hayatımıza belki de zarar verdiğimizi gözden kaçırabiliriz.
Yaşadığımız olayı ya da o olayla ilgili kişileri değerlendirmenin yanı sıra, kendi duygularımıza da bakalım. Anlamayı deneyelim. Duygularımıza kulak verelim. Bu bize kendimizle ilgili farkında olmadığımız şeyleri gösterebilir. Bazı duyguları kendi inançlarımızla var ettiğimizi, ya da çoğalttığımızı fark edebiliriz.
Duygularımızla kurduğumuz ilişkiyi değiştirdikçe onlardan zarar görme düzeyimiz azalır ve zorlayıcı duygularla baş edebilmemiz kolaylaşır.
İlginizi çekebilir: Hayatımızı yöneten travmatik duyguların farkında mıyız?