Cinsel akışkanlığınız nasıl? Bu soru birçok kesim tarafından sorulup, tartışılıyor. Bu noktada en çok tartışılan, cinselliğin doğuştan geldiği mi yoksa içgüdüsel faktörlerden mi etkilendiği konusu oluyor. Elbette bu cinsel yönelimin sabit veya durağan olduğu anlamına gelmiyor. Nihayetinde, hepimizin duymuş olacağı üzere, birçok insan davranışı köken olarak çevre ve kalıtımın karışımından oluşuyor. Hatta bilim insanları cinsel akıcılığın genetik ve sosyal faktörlerden etkilendiğini düşünüyorlar. Bu durumu daha detaylı olarak açıklayabiliriz:
Kafanızda canlandırmanız gerekirse; 10 farklı insanın bir odada olduğunu hayal edin. Her bir insan aynı davranışı uyguluyor, fakat hepsinin bu davranışı uygulama nedenleri birbirinden farklı. Bu tarz davranışlarda, yaptığımız değerlendirmeler ve sonuçlar yalnızca dış işaretlere bağlı olduğu için sıklıkla ters ve yanlış oluyor. Fakat, daha önce bahsettiğimiz gibi, konu cinsellik olunca, önemli olan niyet diyebiliriz. Kişinin zihninin belirli bir kısmının genel işleyişini tam olarak anlamadığımızdan dolayı, malesef niyeti hakkında da bir fikir sahibi olamıyoruz.
Psikiyatrist Fritz Klein’ın yarattığı ve Klein Cinsel Yönelim Şebekesi, cinsel yönelimi 7 belirgin kategoriye ayırıyor:
- Cazibe
- Davranış
- Fantaziler
- Duygusal tercih
- Sosyal tercih
- Hayat tarzı
- Kendini idrak etme
Görmüş olduğunuz gibi birçok kategori bulunuyor. Bir başka deyişle Klein’a göre, bir erkek, başka bir erkeği cinsel olarak çekici bulabilir, fakat yalnızca duygusal tercihinin kadınlara yönelik olduğunu hissedecektir. Veya erkek, başka bir erkekle derin ve duygusal bir bağ kurabilir, ancak cinsel bir etkileşim kuramaz. Öte yandan erkek, başka bir erkekle cinsel ilişkiye girebilir, ancak fantazilerinde sadece kadınlara yer vardır.
Daha karmaşık olan konu, yukarıda bahsettiğimiz gibi, farklı bireylerin aynı davranışı uygulamaları ve hepsinin bu davranışı uygulamasının altında farklı farklı sebepler bulunmasıdır.
Bazı insanlarda bunu büyük bir bileşenin parçası olarak, yani yönelimleriyle deneyimlerler. Bazıları sadece erkek cinsel organını çekici bulur. Aslında bu kişiler heteroseksüel olarak kendilerini tanımlasalar da penis onlar için bir fetiş objesi görünümündedir. Bu tarz heteroseksüel erkeklere hitap eden en popüler porno türü T-porn ya da preopratif trans kadınların olduğu pornolardır. Bu bireyler erkek iken kadın olabilmek için operasyon geçirmiş, ancak penisleri bulunan kişilerdir.
Peki neden bu kişiler oldukça popüler?
Bu konuda birçok teori bulunmakta, fakat en makul açıklamaya göre birçok penis fetişi hetero erkek ve kadının, dışsal bir tuzağa sahip olduğu düşüncesiyle bağlantı kuruyorlar. Erkeklerin başka bir erkekle ilişkiye girmesi, cazibeyle karşılaşma hissi, yönelimden çok bir fetiş olması aslında akla oldukça yatkın geliyor.
Her halükarda, cinsellik kesin çizgilerle ayrılan bir konu değil. Ayrıca araştırmalar da doğruluyor ki, genetik bileşene de inanmamız gerekiyor. Cinsellik konusunda duruşları belli olan insanların, yıllar içerisinde ilgi ve düşüncelerinin değiştiği araştırmalarla kanıtlanmış bir gerçek. Peki bunu nasıl açıklayabiliriz?
Bu konuda, yeni oluşmaya başlayan bir araştırma alanına sahibiz: Epigenetik. Epigenetik, hayatlarımızda genlerimizin kendilerini içsel ve dışsal faktörlere göre kapatılıp açıldıklarını belirtiyor. Elbette bunun nedenini çok kısa bir sürede anlamamız mümkün değil.
İlgili yazı: Toplumsal cinsiyet rollerinin dışına çıkabilmek cesaret ister… Eşcinsel olmasanız bile!
Cinsel yönelimin değişkenliğinin nedeni epigenetik gen değişiklikleri
Cinsel yönelim değişikliğinin epigenetik gen değişikliklerinin sonucu olması makul görünüyor. Aslında araştırmalar gösteriyor ki, tek yumurta ikizlerinden biri eşcinsel iken diğeri olmayabiliyor ve araştırmacılar bunu epigenetik faktörlere bağlıyorlar.
Bununla beraber, cinsel yönelim bazı bireylerde ortaya çıkmamış olabiliyor. Başka bir deyişle, bazı bireyler deneyip keyif alana kadar cinselliğin belli yönlerini fark edemiyorlar. Bazı kişiler, yetişkinlik dönemine kadar daha önce var olmayan sapıkça yanları olduğunu keşfedebiliyorlar. Bunu bu kadar uzun süre fark edememelerinin nedeni basitçe, daha önce böyle duygulara maruz kalmadıkları ve bu konu hakkında farkındalıkları olmamasından kaynaklanıyor.
Cinsel yönelimin kesin yaygınlığı olmasına rağmen, cinselliğin spesifik teknikler veya teröpötik uygulamalarla değiştirildiğine dair somut bir kanıta sahip değiliz. Evet, daha önce bahsettiğimiz gibi cinsellik keşfedilebilir, fakat toplumun veya mental sağlık uzmanlarının dikte ettiği şekilde tek bir kategoride toplanmayacak. Bu konuyu daha açık anlatmak gerekirse, eğer bir kişi cinselliğinin yeni ve farklı alanlarını keşfetmek isterse, bunu ancak bağımsız, bilinçli bir plan dahilinde başarabilir. Bir kere cinsel yönelim oturduğunda, bir veya birden çok neden dolayı değişebilir, ama bu durum sizin isteğinizle, çabanızla ya da otoriter bir figürün dayatmasıyla olmaz. Unutmayın ki, tüm bu girişimler yarardan çok zarar getirecektir.
Sonuç olarak, cinsel yönelim, yazı boyunca bahsettiğimiz şeylerle aynıdır: Öz duyarlık, açık fikirlilik, merak ve radikal kendini kabulleniş. Yol sizi nereye götürürse götürsün, tadını çıkarın ve asla kim olduğunuzdan dolayı bir utancınız olmasın.
Kaynak:
psychologytoday.com