Geleceğe dair üretilen olumsuz düşünceler üzerinden değerlendirme yapıp tekrar tekrar düşünmek, kaygı bozukluklarında sıklıkla görülmektedir. Düşüncelerimize bilinçli olarak odaklanıyorsak yani bu sürecin kontrolü bizdeyse düşünme süreci işlevimizi bozmaz. Ama farkında olmadan, tekrarlayıcı biçimde akla gelen girici düşünceler, işlevselliğimizi bozabilir.
Girici düşünceyi daha açık anlatırsak; zihinden uzaklaştırmak için ciddi çaba gerektiren ve bu düşüncelerden kaçınılması gerektiği hissi yaratan düşünce şeklidir. Bu düşüncelerin varlığını önemseyip, gücüne odaklanmak kişiyi daha da kaygılı yapmaktadır.
Girici düşünceleri yorumlama biçimimizi “kaynaştırma” adı altında üçe ayırıp, örneklerle inceleyelim.
Düşünce – Eylem kaynaşması
Düşünce – eylem kaynaşması, girici düşüncenin bir eylemi yaptırma gücü olduğuna inanmak demektir. Ancak bu doğru bir inanç değildir.
Örnek olarak, bebeğimiz kucağımızdayken balkona çıktığımızda aklımızdan “ya bebeğimi aşağıya atarsam?” gibi korkutucu bir düşüncenin geldiğini hayal edelim, bu düşünce bedenimizi ve zihnimizi buna yöneltebilir ve biz bir anda düşüncemizi gerçekleştirebileceğimize inanabiliriz. Ancak bu düşünce doğru değildir; çünkü aslında korktuğumuz şeyleri yapmayız. Başka bir örnek verecek olursak, üniversite sınavı sırasında birden sınıftan kaçıp gitme hissiyle dolduğumuzu düşünelim. Bu his uç noktalarda, bizi gerçekten sınıftan koşar adımlarla çıkacak noktaya getirebileceğini düşünürüz. Ancak bu da yalnızca bir inançtır; çünkü aslında bu dürtü bize bunu yaptıramaz.
Düşünce – Olasılık kaynaşması
Düşünce – olasılık kaynaşması, girici düşüncelerin o durumun ortaya çıkma olasılığını arttırdığına inanmak ve aynı şeyi diğer insanlar için de düşünmektir.
Örnek verecek olursak, eğer kaza geçireceğiniz düşüncesi aklınıza sıklıkla geliyorsa, bu durum, kazanın gerçekleşme olasılığı yüksek anlamına gelir. Eğer aynı düşünce annemiz ya da arkadaşımız için aklımıza geliyorsa, aynı şekilde onların başına böyle kötü bir olayın gelme ihtimalini artırıyoruz demektir. Ne var ki, girici düşüncelerin, bir olayın olma olasılığını arttırma gücü yoktur.
Düşünce – Ahlak kaynaşması
Düşünce – ahlak kaynaşması, toplum tarafından veya dini açıdan hoş görülmeyecek düşüncenin akla geliyor olması durumunun ahlaksızlığı işlemekle eşdeğer olduğuna inanmaktır.
“Cinsel içerikli düşüncelere sahip olmak bizi terbiyesiz bir insan yapar. Oruç tutarken pizzanın aklıma gelmesi, dindar bir insan olmamı engeller.” gibi düşünceleri bu duruma örnek olarak verebiliriz.
Sonuç olarak, kişi bu düşüncelerin istemediği sonuçlara neden olacağını zannettiği için bu düşünceleri baskılar. Fakat düşünmemek için yaptığımız baskılamalar, girici düşüncelerin daha fazla aklımıza gelmesine neden olur. Bu düşüncelerin bizim üzerimizde bir gücü olmadığını fark etmeliyiz. Dolayısıyla, günlük hayat içerisinde girici düşüncelerin zihnimize gelmesine izin verip, değerlendirmeye koymadan zihnimizden serbestçe çıkmasını sağlamalıyız.
İlginizi çekebilir: Kötüyü düşünmenin insana iyi gelen hali: Savunmacı kötümserlik