Dünyayı değiştirmek ister misiniz?
Koştum koşalı hem kendim söyleniyor, hem de herkesi söylenirken buluyorum; “Arkadaş, koşarken hep yabancılar mı tezahürat yapacak yani, hiç mi bizden kimse yok şu koca şehirde, niye destek olmuyorlar, niye gücümüze güç katmıyorlar, niye de niye…” Geçtiğimiz Pazar günü anladım ki aslında biz hep istiyormuşuz da karşımızdakine pek bir şey verme taraftarı, bir talep oluşturma heveslisi değilmişiz. Aslında pek de istemiyormuşuz desteklenmeyi, ilgi görmeyi.
İstanbul Maratonu’nda 15 km tekerlekli sandalye ittikten sonra, maraton koşan arkadaşlarımıza destek vermek amacıyla Eminönü’nden, Sarayburnu’na doğru yürüdük ve maratonun son 3 km’sinde, gelenlere bol bol şakşak yapıp, enerji olsun diye kuruyemiş verdik, kısacık sohbetleri de unutmadık; hal hatır sorduk. Ne dediğimizi anlamamalarına rağmen turistlerin neredeyse %80’i, aynı dili konuştuğumuz kişilerin ise çok çok daha azı yaptıklarımıza tepki verdi ve lütfen de olsa surat asmaktan vazgeçmedi. “Madem mutsuz oluyorsun, neden koşuyorsun” diye geçti aklımdan sürekli.
Sizin de aklınızdan “İyi de 39 km’dir koşuyor o kişi, ne tip bir mutluluk işareti bekliyordun acaba?” demek geçebilir. Ben de derim ki “Her an, her yerde koşuyor mu herkes?” Metrodaki, yoldaki asık suratlara ne demeli peki? Ben sadece tezahürat yapmaya gelmiş, koşuyla ilgilenmeyen biri olsaydım eğer bir daha hiç bulaşmazdım bu işlerle. Orada kendimi paralayıp tezahürat yapacağım ama karşılık alamayacağım, hem de neredeyse hiç kimseden…
Buraya kadar pek karamsar gelmiş olabilirim ama bunları da söylemesem olmazdı. İstasyonda araç beklerken ‘Hangi vagona binsem daha az asık surat görürüm’ diye düşünmediğim gün yok gibi. Tuvalette temizlikçiye, yolda çöpçüye “Kolay gelsin.” dediğimde şaşırmamalarını, birbirimizle iletişim kurmayı başarmış olmamızı, ezberleri az da olsa bozmayı göze almayı diliyorum ama dileğim gerçekleşmiyor. Bir gün olacak elbet. Benim hala umudum var, gemileri hepten yakmış değilim.
Gençlik değiştirecek bizleri. Sorumluluk almayı bilen, sorunları gören, şikayet etmeden çözmek için işe girişen gençler değiştirecek, gençleştirecek bizleri. Bu nedenle İstanbul Maratonu’nda TOG gençleri için attım adımlarımı ve bağışlarınızı bekliyorum. Bağışlayacağınız her 120 TL ile bir genç, yıl boyunca sosyal sorumluluk eğitimi alacak ve çevresindeki sorunları çözmek için proje geliştirerek topluma faydalı olacak. Projesi cinsiyet ayrımcılığıyla, okur-yazar kadınların artırılmasıyla, engelli haklarıyla, yani çevrede sorun olarak görülen her ne var ise onunla alakalı olabilir.
Duyarlı bir gençlik, daha duyarlı ve mutlu bir toplum sayılmaz mı? “Gençken imkanım olsa neler neler yapardım” diyenlerimiz az mı? Gelin, hep birlikte imkan verelim gençlere ve hep birlikte izleyelim yapacaklarını.
İPK profilime tıklayarak, sayfama ulaşabilir ve kolayca bağış yapabilirsiniz.
Gençliğin gücüne inanıyorum ve destekliyorum. Yanımda mısınız, bizimle misiniz?
Bağış yapmak için önce buraya, sonra da Online Bağış Yap butonuna tıklamanız yeterli.
[email protected]’dan bana ulaşabilir ve aklınıza takılan her şeyi sorabilirsiniz. Buralarda olacağım.