X

Dünyaya ihtiyacı olan bir değeri hatırlatma: Sempati değil, empati!

Her şey çok hızlı değişiyor. Bir sabah sıcacık evinizde uyanıp kahvenizi elinize aldığınızda, şöyle bir eski Twitter şimdi X denilen platformda gündeme göz atayım dediğinizde dünyanın başka bir yerinde insanların derin acılar, öfke, korku ve çaresizlikle kıvrandığını görebiliyorsunuz.

“Neyse çok şükür ben iyiyim” demek onlara da “vah vah “demek ve güne devam etmek imkansız!

Yine dünyanın birbirine düştüğü, acımasızlığın ve kötülüğün tavan yaptığı, etrafa korku salarak kendi haklılığını önce kendine sonra çevreye ispat etmeye çalışan gerçek kurbanların başrol oynadığı günler yaşıyoruz… Ağzım açık izliyorum…

Savaş kötü. Sebepsiz yere masum insanlar ölüyor. Acı çekiyor. Korkuyor. Eğer hayatta kalırlarsa belki de asla unutamayacakları görüntülere şahitlik ediyorlar. O kadar ki “iyi ki öldü de hiç görmedi, bu caniliğe, kötülüğe maruz kalmadı” diyor bir baba 8 yaşındaki kızı için.

Sığınacak yer kalmamış… Temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor insanlar. Ama nefret… Ondan bolca var. Politik çıkarlar, kişisel menfaatler yangına körükle gidiyor ve harı coşturuyor.

Yuval Noah Harari o bölgede bizzat acının içinde olan insanlar dışında kalan herkese seslendiği kısa videosunda insanları duygusal ve entelektüel olarak tembel olmamaya davet ediyor.

Halbuki durum öyle mi?

Ağzı olan konuşuyor, çünkü konuşmak kolay. Uzaktan konuşuyor. Ahkam kesiyor. Hiçbir yetki ve deneyim ve yahut birikimi olmayanlar da akıl veriyor. Gaza getiriyor. O coğrafyada yaşamanın ne demek olduğunu bilmeden konuşuyor.  Üstelik sosyal medyanın bize sunduğu ve her saniye yenilenen akışla beslenen bu “bilgi çağının” aynı oranda dezenformasyon yaydığını unutarak konuşuyor çoğu zaman. Bilgi akışının getirmesi gereken sorumluluk ve bilinçten uzak bir şekilde…

Kaynak? Keyfim… Hislerim… Fikirlerim…Değerlerim…

Ne yazık ki bu gazeteci olması gereken insanların da, haber kanallarının da tutumlarında gördüğümüz bir durum; sadece sıradan bireylerde değil.

Hal böyle olunca hakikat ve empati yerine herkes sempati akıtıyor çevresine. 

Sempati, durum ne olursa olsun bir kişiyi, tarafı haklı, doğru algılamak ve onay vermek demek. Yargı içerir. Birlikte sevinip birlikte üzülmek gibi. Ama uzaktan. (Bütün bu ağzı olan konuşuyor dediğim insanların yaptığı gibi.) İçinizde derin bir yerlerden bir benzerlik, bir ortak değer vs. ile farkında olmadığınız bir bağ kuruverirsiniz. O tarafla aynı şekilde hissetmek, o bakışın açısını anlamaya çalışmak gerekmez. Sadece tarafında olmak yeterlidir. Takım tutar gibi.

Dünyayı kutuplaştıran da bu sanıyorum.

Bu kadar ayrı uçlarda olan dünyaya ihtiyacı olan bir değeri hatırlatma niyetim var: EMPATİ. (Atın şu “S” harfini!)

Empati bir kişinin içinde bulunduğu durumu ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak demek. Kendini onun yerine koyuyorsun, onun bakış açısıyla ve hisleriyle yaşanan durumu anlamaya çalışıyorsun. Brene Brown’un da anlattığı gibi empati önce diğerinin bakış açısını görmek, anlamak, hislerini fark etmek ve tüm olana yargısız yaklaşmak demek. O kişi ya da tarafla bir hissetmek demek.

Bu çok zor bir beceri.
Neden mi?
Çünkü hiç kimse başka birinin yerine gerçek anlamda koyamaz kendini. Anlamaya çalışabilir, hayal edebilir ama asla o olamaz.
Anlamaya niyet etmek, ilk adım.
Kalbinle dinlemeye, görmeye, hissetmeye açık olmak ve en zoru senden farklı olanla kalpten bağlantı kurmak gerekir.
Sempati ayrıştırırken empati birleştiriyor.
Bir olduğunu hatırlamak gerekiyor sadece…

Yoruldum.
Çevremdeki önyargılardan, adil görünmeye çalışan sempatizanlardan, yargı dağıtanlardan yoruldum.
Bazen eskiden daha iyiydi diyorum. Haber akışının daha yavaş olması, doğru haberi ulaştırma sevdası, daha çoktu sanıyorum. (Ya da ben çocuktum ve dünyanın bu kadar “kirli” olabileceğini düşünmüyordum.)

Kalbimde, kafamın içinde John Lennon söylüyor:

Imagine /Hayal Et…
Cennetin olmadığını hayal et
Denersen göreceksin ki kolay
Altımızda Cehennem yok
Üstümüzde yalnızca gökyüzü
Tüm insanların
Sadece bugün için yaşadığını
Hayal et
Ülkelerin olmadığını hayal et
Zor değil
Ne uğruna öldürecek ya da ölecek bir şey var
Ne de din
Tüm insanların
Huzur içinde yaşadığını
Hayal et
Bana hayalperest diyebilirsin
Ama bil ki yalnız değilim
Umuyorum ki bir gün sen de bize katılırsın
Ve dünya tek yürek olur

1971 de yazmış… Hala ihtiyacımız aynı “BİR OLMAK”. Sevgiyle umutla birleşmek… Hayal etmesi zor değil…

Bu karanlık günlerde kendinize ve dünyaya birlik bilincinin gelmesi için ne yapabilirsiniz?

Madonna Londra konserinde her birimizin bir “ışık” olduğunu ve istersek bu karanlığı aydınlığa çevirebileceğimizi söylüyor. Belki sosyal medyada karşınıza çıkmıştır. Evet hepimiz sorumluyuz bu karanlıktan, sadece politikacılar değil ve ilk mumu empati ile bağ kurmaya çalışarak yakabiliriz.

Bizden farklı olanın acısını hissetmeye niyet ederek başlayabiliriz. Hayatını kaybeden tüm masumlar için bir mum yakarak…

İlginizi çekebilir: Zihnimin kontrolü kimde?

Aylin Geron: Ben Kimim? Yaşam boyu öğrenci, öğretmen, eğitmen, koç, danışman, mentör, yazar FMV Özel Işık Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatı Mezunuyum. Lisans eğitiminden sonra Sabancı, Harvard, Universiteit Leiden gibi seçkin kurumlardan eğitimler aldım. Detayları https://aylingeron.com/hakkimda/ bulabilirsiniz. Hayatıma yön veren en önemli değerlerden biri fayda sağlamak. Öğrenciyken arkadaşlarıma, çevremdeki çocuklara öğrendiklerimi paylaşarak başladım. Mezunu olduğum okula İngilizce öğretmeni olarak geri döndüğümde de çocuklarla ve gençlerle birlikte bu değerimi yaşatmaya çalışıyorum. Onlara fayda sağlarken ben de onlardan çok şey öğreniyorum. Her zaman öğrenmeye, değişime, yeniliğe meraklı ve hevesli oldum. Kendimi tanıma yolculuğuna çıkışım özgürlüğe verdiğim önemi ve yaşam tutkumu fark ettirdi: Öğrenme aşkı. Gençlerle öğretmenlikten öte bir yerlerde buluşma arzum ile önce 201eğitim ve öğrenci koçluğuna yöneldim. Ebeveyn koçluğu, DEHB koçluğu, mindfulness derken bilinçdışı ve Jung koçluğu ile tanıştım. Halen çocuklarla, gençlerle, ebeveynlerle ve hayatına değişim getirmek isteyen insanlarla işbirliği içinde çalışıyorum. Ben büyürken çevremi de büyütmek.. İşte mottom! İletişim: aygeron@gmail.com

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 



İlgili Makale