Yeni şeyleri denemeyi çok seviyorum. Bu yeniliklerin hayatıma kattığı anlara ise bayılıyorum!
Günlük olarak yerli yabancı takip ettiğim birçok blog ve web sitesi var. Genellikle trafikte geçen zamanı bu şekilde değerlendiriyorum ve hemen hemen her gün farklı bir şey okuyup öğreniyorum. Tabiki odak noktam seyahat ve seyahatle ilgili her şey; çünkü aslında seyahatin içinde yemekten sanata, kültürden tarihe, insandan deneyime kadar her şey var. Tüm bunlar benim yaşam enerjimi sürekli yüksek tutmamı sağlıyor. Yenilik deyince kalp atışları hızlanan biri olarak bakış açım; okuduğum şeylerden hangilerini deneyebilirim, hangilerini hayatıma uyarlayabilirim şeklinde. Bu yüzden mesela; ‘Seyahatseverlerin bayılarak kullandığı mobil uygulamalar’ isimli bir yazıya balıklama atlıyor, bahsi geçen tüm mobil uygulamaları indirip hepsini deniyorum. Eatwith ise onlardan sadece biri.
Mükemmel deneyime odaklanan kazanıyor!
2016 seyahat trendlerine baktığım zaman artık insanlar kilise, müze, saray gibi turistik yerleri görüp, görülecekler listesine bir tik daha atmak değil, hikaye toplamak istiyor. Trip Advisor’da bol yıldızlı, mutlaka yemek yenilmesi gereken restoranı değil, yerel insanların tercih ettiği lokantalara gitmek istiyor. Elinde bir liste ile gezmek değil, kendini sokaklara atıp umarsızca yürümek ve bilmediği o şehrin sokaklarında kaybolmak istiyor. Yerel insanlarla tanışıp, internette ve kitaplarda yazmayan şeyleri onlardan dinlemek istiyor. Paris’i bir Parizyen gibi yaşamak istiyor. Aslında insanlar artık mükemmel bir deneyim yaşamak istiyor ve mükemmel deneyime odaklanan fikirler de günümüzde çok tutuluyor.
Amsterdam’daki Eatwith deneyimim
Koskoca 2 paragraftan sonra demek istediğim şey aslında şu: Yeniliklere açık olun, tutku duyduğunuz şey her ne ise onunla ilgili sürekli güncel olun ve deneyim yaşayın, yani yaşamdan anlar toplayın!
Eatwith ile trafikteki zamanı daha etkili bir şekilde kullanma çalışmalarım sırasında tanıştım ve bu fikre bayıldım. Hem güzel yemek yemeyi çok seviyorum, hem tanımadığım birinin evinde birbirini tanımayan bir masa dolusu insanla yemek yeme fikri çok keyifli geldi hem de bu baya baya deneyim odaklı bir şey diye düşünüp ilk seyahatimde kullanmaya karar verdim.
Peki, nedir Eatwith?
Eatwith; yemek yapmayı seven insanlarla, hatta bazen şeflerle, yemek yemeyi seven insanları biraraya getiren bir platform. Tek yapmanız gereken seyahate çıkmadan önce eatwith.com üzerinden ilgili bilgileri doldurup önünüze çıkan seçeneklerden damak zevkinize uygun menüyü ve ev sahibini seçip rezervasyon yaptırmanız. Sonrası ise nefis bir deneyim, zira o masayı sizinle birlikte kimler paylaşacak hiçbir fikriniz yok 🙂
14 Şubat akşamı sevgilimle birlikte Petra’nın kanalın kıyısındaki evine gittik. Petra, yemek yapmayı çok seven bir sanatçı. Dolayısıyla evi küçük bir sanat galerisi tadındaydı. Bizi son derece nazik bir şekilde karşılayıp, yemek masasına aldı ve sofrayı hazırlarken bize içecek bir şeyler ikram etti. Amsterdam’da hiç tanımadığımız birinin evinde, bir yemek masasının çevresinde dünyanın farklı yerlerinden gelmiş 6 kişi o akşam nefis bir gece geçirdik. Nefis olan tek şey bu atmosfer değildi elbette.
Grissiniye sarılmış prosciutto ile başlayan yemek kaju fıstıklı balkabağı çorbası, rosemary ve beyaz şarap ile marine edilmiş baby chicken ile devam etti. Son vuruşu ise beyaz çikolatalı panna cotta ile yaptık. Bu enfes deneyimin kişi başı ücreti ise 31 $.
Ben muhteşem deneyimler peşinde koşarken siz de en son ne zaman yeni bir şey denediğinizi bir düşünün derim 🙂
Keyifle…